Çatışma ortamının bir an önce sonlandırılması gerektiğini söyleyen İşleyen, "Camiler çok kıymetli, ancak bir müminin kalbi Allah katında camiden daha kıymetlidir. Çünkü aslolan insandır. Gözümüzü o kadar kavga, hırs, nefret, şiddet bürümüş ki, neredeyse tarihte hiçbir kavgada bile dokunulmayan kutsal, tarihi mekanlara, mabetlere, mescitlere, camilere bile dokunulur hale gelmiştir. Söyleyeceklerimizi sevgi, barış ortamında kardeşe birbirimize söylemek ve farlılıklara da tahammül etmesini başarabilmeliyiz” diye konuştu.
Diyarbakır'ın Sur ilçesi Fatih Paşa mahallesinde bulunan ve kubbelerinin kurşun ile kaplı olmasından kaynaklı Diyarbakır’daki ilk Osmanlı eseri olan tarihi Kurşunlu Camisi, bölgedeki çatışmalı ortam içinde kalarak defalarca zarar görmüştü. 1516 - 1521 yılları arasında yapılan tarihi cami önceki gün ise bölgede çıkan çatışmalar arasında kalarak yandı. Tarihi Kurşunlu Camisinde çıkan yangına, bölgede süren çatışmalar nedeniyle itfaiye ekipleri yangına müdahale edememiş, yangın akşam saatlerinde kendiliğinden sönmüştü.
Bölgede süren çatışmalardan tarih ve kutsal mekanların zarar görmesi tüm Diyarbakır halkını derinden üzerken, Kurşunlu Camisinin çatışmalar arasında yanarak tahrip olmasını, Tigris Haber Gazetesi olarak, Diyarbakır İl Müftüsü Burhan İşliyen'e sorduk.
"Cami kayıpları telafi edilir ama insan kayıplarının telafisi yoktur"
Tabii ki kurşunlu caminin Anadolu topraklarında, Diyarbakır'da Osmanlının inşa ettiği ilk camidir. 1516 - 1520 tarihleri arasında yapılan caminin hem sembol, ilk hem tarihi hem de mimari bir değeri vardır. Diğer camilerin ifade ettiği değerin yanında bir de böyle bir değeri vardır. Fakat asıl şu noktaya vurgu yapmak istiyorum ki, camiler inşa edilir, belki birçok tarihi, arkeolojik değerlerimizi kaybedebiliriz. Ama bunların bir şekilde telafisi olur, ancak insan kaybımızın telafisi yoktur. Burada üzerinde durulması gereken asıl nokta insanlar kayboluyor. Haklı ve meşru hiç bir sebebi olmayan bir kavgada gencecik fidan gibi gençler hayatlarını kaybediyorlar. Bunu sadece bir taraf açısından söylemiyorum işin doğrusu. Nerede olursa olsun ölen insanlar bu toprakların üzerinde doğup büyüyen, yetişen insanlar. Ve kayıp bu toprakların kaybı, bu ülkenin kaybı. İnsan kaybı bizim kaybımız.
Barışın, sevginin dili egemen olmalı
Dolayısıyla her nerede olursa olsun insanlarımız bir an önce ne söyleyeceklerse bunu kavga etmeden, birbirlerini öldürmeden, barışı, sevgiyi merkeze alarak söylemeliler. Böyle bir dil oluşturmamız lazım. Birbirimizi dinlemeye, anlamaya tahammül etmemiz gerekir. Biz bu topraklar üzerinde hedefi olan, planı olan çok sayıda çevrenin olabileceği kanaatindeyiz. Ve bu çevrelerin kendi hedeflerini, emellerini, gayelerini gerçekleştirmek için bu topraklarda yüz yıllardan beri kardeşçe yaşayan insanları birbirine kırdırtma politikası izlediği kanaatindeyiz. Dolayısıyla bugün asıl üzerinde durulması gereken nokta budur. Eğer bu kavga, çatışma ortamı sona erdirilemezse, kamu düzeni sağlanamazsa Allah korusun, camiler de yanar, evler de yanar. Çocuklar da yaşlılar da zarar görür, insanlar ölür. Camiler çok kıymetli, ancak bir müminin kalbi Allah katında camiden daha kıymetlidir. Çünkü aslolan insandır. Gözümüzü o kadar kavga, hırs, nefret, şiddet bürümüş ki, neredeyse tarihte hiçbir kavgada bile dokunulmayan kutsal, tarihi mekanlara, mabetlere, mescitlere, camilere bile dokunulur hale gelmiştir. Bu kabul edilebilir bir şey değildir. Diyarbakır peygamber toprağıdır, sahabe toprağıdır. Bugün kavganın, çatışmanın olduğu yerler 640'lı yıllarda yüzlerce sahabenin kanı dökülerek fethedilmiş topraklardır. İnsan buna hürmet etmeli, saygı göstermelidir. Siz nerede ne adına, neyin kavgasını veriyorsunuz. Bu sorular sorulmalı ve insanlar bulundukları pozisyonu gözden geçirmelidirler. Yaşamış olduğumuz hayat bu dünyadan ibaret değil, bu hayatın birde ebedi olan kısmı var. Ahirette yaptıklarımızdan, yapmadıklarımızdan Allahın önünde hesaba çekileceğimiz bir gün var. Yani neyin kavgasını verdiniz diye sorarsa Allah bize, niye öldünüz, niye öldürdünüz diye sorarsa bize Allah katında verecek değerli, anlamlı cevaplarımız olmalı. Bu cevabımız yoksa, bu kavgayı sürdürmenin de bir anlamı yoktur. Ebette cami gerçekten büyük bir kayıptır. Bugün insanlarımızın dikkatleri bu noktaya çekilmiş olabilir ama insanlar ölüyor. Telafisi olmayan kayıplarımız var. Biz, betondan, taştan, tuğladan yenilerini ve daha güzellerini yaparız camilerin ama hayatını kaybeden insanı geriye getiremeyiz. Eğer hayatını kaybeden insan bir de uğruna hayatını kaybetmesini değmeyen bir takım idealler uğruna yaşamını yitirmişse onun ahreti de berbat olur. En kötü ölüm de bu ölümdür. Asıl üzerinde durulması gereken insan saygınlığını muhafaza etmek, söyleyeceklerimizi sevgi, barış ortamında kardeşe birbirimize söylemek ve farlılıklara da tahammül etmesini başarabilmektir.
"Çatışmaların sona erdirilmesi elzemdir."
Merhum Baro Başkanının da hayatını kaybetmesine sebep olan hadise kavga ve çatışma ortamının devam etmesidir. Önemli olan bu kavganın sonlandırılmasıdır. Önemli olan insanların söyleyeceklerini kardeşçe ve barış diliyle söylemesidir. İnsanların meramını ifade etmeleri için yeteri kadar araç var elimizde. Basın yayın organları, dernekler, vakıflar, siyasi partiler, sendikalar var. Bugün herkes fikrini söyleyebilecek durumdadır. Kavga etmenin bir anlamı yoktur. Bugün süren çatışmalı ortamın sona erdirilmesi elzemdir. Bu çatışmalı ortam sona erdirilmediği sürece Allah korusun, daha nice can kayıplarımız, mescit kayıplarımız, tarihi eser kayıplarımız olması muhtemel gözükmektedir. Herkesin bir an önce barış dilini, sevgi dilini, muhabbet dilini hakim kılması gerekiyor. Herkes meşru alanda kalarak mücadelesini yürütmelidir.
Özel Haber: Ali ABBAS YILMAZ