Bir süredir Ankaradayım. Kulis kentidir Ankara. Özellikle siyaset arenası açısından canlıdır, hareketlidir. Bol sıfırlı kulisler gerçekleşir, algıya dönük dedikoduların yoğunluğu göze ve kulaka çarpar.
İktidar sevicilerin uğrak alanıdır aynı zamanda Ankara. Siyaset sahnesinde kendine yer bulamayan eskimiş siyasilerinde yeni yaratılmış mevzilerde yer edinme arayışlarının sahnesidir başkent.
‘Geliyor gelmekte olan’ sloganını takip eden ‘siyaset bezirganları’nın CHP saflarına doğru harekete geçtiği yönünde siyasi dedikodular yapılıyor. Cumhuriyet Halk Partisi kulisleri bu ara siyaset bezirganlarının arayışı nedeniyle çok canlı.
Ankara-Diyarbakır hattında kulislerinin varlığı gerçekten rahatsız edici. CHP Diyarbakır il teşkilatında yıllardır aşılamayan, devam eden didişme, kavgalı zemin, parti ile hiç alakası olmayan, 20 yıldır AK Parti nimetlerinden yararlanan, öncesinde de ANAP, DYP gibi iktidarların saflarında olanların iştahını kabartmış, muhtemel iktidar ortağı (partinin-CHP’nin) kapılarını zorlamaya başlamışlar.
Yıllardır CHP’nin yükünü taşıyanların emeklerini hiçe sayan, sol-sosyalist-sosyal demokrat anlayışın gereğini santim yerine getirmeyenlerin CHP genel merkez koridorlarında kendilerine zemin yaratma çabaları iktidar yardakçılığı değil de nedir? Bu yetmezmiş gibi kentte de biz geliyoruz algısı yaratıyorlar.
Kendilerini siyasetin vazgeçilmez unsurları olarak gören, aslında toplum nezdinde hiç bir karşılıkları olmayan yıpranmış isimlerin, eski siyaset jargonuyla kendilerini yeniden var etme çabasının cumhuriyetin ikinci yüzyılına uygunlukları elbette ki tartışmalıdır.
AKP iktidarının nimetlerinden yararlanmayı düşünmeyen, o kulvarda olmayı kendilerine ve halka zul olarak gören, o kulvara yaklaşmayanların ısrarla ayakta tutmaya çalıştığı alanı gasp etmeye çalışanların çabasını boşa çıkarmak elbette ki gerçek CHP lilerin görevidir.
‘Paramız var, oyumuz var, falan filan aile-aşiret mensubuyuz’ gibi tanıtımlarla kapıyı zorlayanların kabülü, Diyarbakır’ın ve Cumhuriyet Halk Partisinin halkçı duruşuna uyumlu değil, kabul edilemez.
Diyarbakır gibi bir kentin özgün dinamikleri de bunu kabul etmez, aynı zamanda yeni yüzyılın siyaset sosyolojisine de uymuyor.
Siyasi iradesi gasp edilen bir kentten söz ediyoruz. İradeyi gasp edenlere, onları temsil edenlere, kentin değerlerini har vurup harmanda savuranlara bugüne kadar tek laf etmeyen, eleştirmeyen, karşı çıkmayan mevcut iktidar artığı olan iktidar sevicilerinin, Diyarbakır il teşkilatını, milletvekili adaylığını şimdiden ele geçirme çabalarına CHP genel merkezinin de izin vermeyeceğine olan inancımı CHP’nin bildiğim, tanıdığım tabanı ile açıkça paylaşıyorum, tartışıyorum.
Kapalı kapılar arkasında değil, açıkta, kamuoyunun nezdinde tartışıyorum.
Aksi olursa, Diyarbakır’a da, partiye de yazık olur. Eski, yeni, kavgalı, kavgasız Diyarbakır CHP’nin tüm unsurları bir araya gelmeli, aralarındaki husumetlere son vermeli, haketmeyen sızmalara izin vermemeli, Genel merkezi de bu konuda duyarlı olmaya davet etmelidir.
Bir değişim, dönüşüm olacaksa da partinin içinden olmalıdır, ya da örgüt içeriden kontrollü bir şekilde herkesi içine çekecek biçimde yeniden dizayn edilmelidir. Yani herkesi bir arada tutacak bir yapılanma şart.