Bir kilo peynir 60 TL, Bir kilo bulgur 12 TL, Bir kilo süt 17 TL, 1 kilo pirinç 20 TL. Dolar 14 TL’yi, Euro 16 TL’yi aşmış, bie gram altın 850 TL’ye doğru koşuyor.
Daha fazla örneğe gerek yok, temel gıdalardan 4 örnek yeterli. Diğer maddelerin fiyatlarını saymaya, kafa yormaya gerek yok. Bu ortamda, ekonominin bu iflas hali söz konusuyken toplu sözleşme görüşmelerinin, asgari ücret rakamlarının belirlenmiş olmasının hiçbir anlamı yoktur. Asgari ücret şu an 5 bin TL olsa ne olur, kaç yazar, kime ne faydası olur?
Daha vermeden, asgari ücretlinin hanesine ulaşmayan paranın havada yok oluşuna tanıklık ediyoruz. Daha belirlenmeden, muhataplarının cebine ulaşmadan yok olan bir para var ortada. Asgari ücretin kaç lira olması gerektiği konusunda yapılan görüşmelerin, belirlenecek rakamın hiçbir anlamı yok. Bugün itibariyle asgari ücret 5 bin TL olsa ne olur ki?
Sahibine ulaşmayan, vermeden alınmış-çalınmış bir para var ortada.
Dün bu yazıyı yazdığım sıralarda, Halk TV ekranlarında Emin Çapa’yı dinliyorum, Etiyopya ve Afgan parasının Türk lirası karşısındaki değerinden söz ediyordu.
Hiçbir sistemin olmadığı, yönetim biçiminin dahi belli olmadığı bu iki ülkenin para politikasının Türkiye’yi geride bırakacağı aklımıza gelir miydi.
Bu iki örnek dahi Türkiye'yi yönetenleri utandırmalıdır.
Ülke batıyor, freni boşalmış kamyon gibi üzerimize üzerimize geliyor.
Bu iktidar bu ekonomiyi toparlayabilir mi?
Asla, hiçbir şekilde toparlama ihtimalleri yok.
Bu durumla ilgili daha önceki yazı başlıklarımı hatırlatmakta yarar var;
“Harç bitti amele paydos”
“Freni boşalan kamyon”
Bu iki başlık iktidarın bitişine işaret eden başlıklar olarak ‘Cuk’ diye oturan başlıklar. Daha fazla ısrar etmenin bir anlamı yok.
İktidar için iktidarda kalmanın bir anlamı kalmamıştır.
Halk için de iktidarın iktidar olmasının hiçbir anlamı yoktur, kalmamıştır.
Daha fazla ısrarın bir anlamı yok.
İktidar için kısmet bu kadarmış!
Yeteri kadar zarar verdiler.
Daha fazla zarar vermeden gitmenin zamanı geldi artık.