Başta Atilla İlhan ve Asım Bezirci olmak üzere, (ki bu iki isim sol görüşlü şair ve yazarlar) İkinci Yeni şairlerine en ağır eleştiri olan,
“Toplumcu-gerçekçi işlevi yerine getirmeyen metinler yazmış olduğu” iddialarıdır.
Sezai Karakoç’u bir kenara bırakırsak İkinci Yeni şairleri, ideolojik olarak Sosyalizmi benimsemişlerdir. Hatta İkinci Yeni şiirinin yaşça en büyük olanı İlhan Berk bir söyleşide,
“Ben ideolojik olarak hep Marksizm’i benimsedim. Bu fikrim değişime uğramadı. Şiire de ilk olarak toplumcu gerçekçi akımı benimseyerek başladım ve bu akım doğrultusunda dizeler yazdım. Sonra idrak ettim ki toplumcu gerçekçi şiir bir tıkanıklığa doğru sürükleniyor. Ben de bu tıkanıklığın önüne geçmek için İkinci Yeni olarak adlandırılan şiir tarzına yöneldim.” Demiştir.
Bu sözlerden anlaşılacağı üzere İkinci Yeni şairleri ideolojik olarak Sosyalizmi benimsemiş olsalar da şiir anlayışları toplumcu gerçekçi anlayıştan bir hayli uzaktır. Hatta denilebilir ki, İkinci Yeni, Toplumcu gerçekçi şiire karşı bir şiir anlayışıdır. İkinci Yeni şairleri özgün bir tarz oluşturmak için kendi ideolojik şiir anlayışlarına bile zıt olan ve tartışmaları günümüze kadar uzanan, her iki kesim tarafından tenkitlere konu olan, buna rağmen şiir tarihimizde nadide bir yer edinen bir hareket oluşturmuşlardır. Bu hareketin en önemli objelerinden biri imgelemedir. İmge İkinci Yeni şiirinin yapı taşlarındandır. Öyle ki bireysel bir şiir olarak görülen ve İkinci Yeni şiirinin bayraklarından olan Cemal Süreya’nınÜvercinka şiirini irdeleyecek olursak:
Bilindiği gibi Üvercinka,
“güvercin kanadının kısaltılmış halidir” bu şiirin Cemal Süreya tarafından ilk eşi Seniha’ya yazıldığı da rivayet edilir.
Şiir erotik unsurlar barındırsa da asıl vurgulanmak istenen ve kıta sonlarında yinelenen “Afrika dahil” cümlesidir. Bu cümle,
“Dünya ile bütün kara parçaları ve Afrika ile bitişik bir halde sunuluyor. Şiirin yazıldığı sıralarda Afrika’da bağımsızlık hareketleri yeni yeni kıvılcımlanıyor. Gazetelerde Kongo’da Lumumba’nın söyledikleri manşetlerde veriliyor. Başlangıçta değindiğimiz gibi erotizmle başlanan şiir, sömürgeciliğe ve kurtuluş hareketlerine bağlanılıyor. Tabi bu da öyle apaçık verilmiyor, sezdiriliyor başka bir deyişle okurlara imgeleme yöntemiyle sunuluyor. Şiirde değinilmesi gereken başka bir noktaysa üçüncü kıtadaki,
“Sabahları acıktığı için haklı. Gününü kazanıp kurtardı diye güzel” dizeleri. Bu dizelerde vurgulanmak istenen:
Acıkmak eylemi bütün canlılarda var olan doğal bir eylemdir. Acıktıktan sonra doymak herkesin hakkıdır. Ama bu hak her yerde tanınmıyor. Kadın bu hakkı “Gününü kazanarak kurtardı’ğı için (güzelleşiyor)” Bilindiği gibi “Emek” toplumcu gerçekçi şiirinin olmazsa olmaz sözcüklerinden birsidir. İşte burada da kapalı kapılar arasında okurun karşısına çıkıyor. Kadın emeğiyle, alın teriyle gününü kazandığı için fiziksel güzelliğini, manevi bir güzellikle bütünleştiriyor. Ve bu bütünlük özgün bir tema oluşturuyor. Üvercinka’dan da anlaşılacağı üzere İkinci Yeni şiiri aslında toplumsal meselelere çok da uzak kalan bir şiir değildir. Bu hareket, imge ve kapalılık üzerine inşa edildiği için (bunda dönemin siyasal baskısı da etkilidir.) Toplumsal olaylar aşikâr bir şekilde verilmiyor, sezdiriliyor. Bu da haksız ve ağır eleştirilere maruz kalmalarını sağlıyor. Buna rağmen metinler irdelendiğinde bu eleştirilerin çok da yerinde olmadığı görülüyor. İkinci Yeni şairleri, toplumsal olaylara kapılı kapılar ardında bakmayı yeğliyor, imgelemeye sıkça başvuruyor,metinleri bu doğrultuda yazıpokurlara bu perspektifi sunuyor.