Seçimin asıl kazananı Deva Partisi ve Gelecek partisi oldu. Bunca parti örgütüne, teşkilata ve gürültüye bakıldığında az da olsa ittifaka oy taşıyacağı tahmin ediliyordu. Peki umulan oldu mu, kesinlikle hayır!
Politika, aslında ince bir matematik sanatıdır. Kitleleri ikna etmenin yollarını bulmak için sosyoloji, psikoloji, mantık ve tarih gibi diğer disiplinlerden yararlanır.
Her ne kadar tüm savaşlar meydanda yapılır ve masada kazanılırsa da, politikada savaş önce masada verilir ve sonuç meydanda kazanılır.
Aylar süren ittifak görüşmeleri sonrası “Millet İttifakı” adıyla bir araya gelindi de sonuç ilk baştan beri hiç umut vermedi. İktidarın deyimiyle “Benzemezler” bir umut bir şeyleri başarabilerler mi diye düşündü halk kitleleri. Fakat işin içine ince çıkar hesapları ve matematik karışınca zaman zaman basına da yansıyan güvensizlikler gün yüzüne çıkmaya başladı. Bu da toplumu temkinli olmaya itti.
Ayrıca iki partinin liderleri yaptıkları açıklamalarda blöf yapmaktan öteye geçmediler.
Şöyleki ince bir oku aklınıza saplayayım: Yıllarca iktidarın en kilit noktalarında, en can alıcı uygulamalarında yer alan bu iki partinin zat-ı muhteremleri, yani Babacan ve Davutoğlu iktidarı sarsacak hangi bilgiyi, hangi uygulamayı dile getirdiler ki? Soru işaretidir!
Türkiye’nin en kritik süreçlerinden olan 7 Haziran seçimleri hemen öncesi ve süresince yaşanan şiddet olaylarının nedenlerini söylersem diye ortaya bir şeyler gevelemişti Davutoğlu, ne açıklayacaktı ki? Soru işaretidir!
Miting meydanları için yeterli çabayı göstermedikleri ve üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmedikleri aşikar, fakat bunca gürültülerine rağmen bir alt yapılarının olmadığı da aşikar oldu. Kendi parti örgütleri bile bunlara beklenen oyları vermedi görünüyor!
CHP’nin sırtına binerek deyim yerindeyse bedavadan Deva 14 ve Gelecek 10 milletvekilini kapmış oldu. Kısacası halk dilinde güzel bir deyim vardır. Deva ve gelecek partileri “İyi yere dükkân açtılar” ve kazanan oldular. Bu pazarlama stratejisi açısından kutlamak gerekir.
Deva Partisi başkanı Babacan, arenada iyi günlerin ekonomi bakanı ve deyim yerindeyse mucize yaratacak adam olarak lanse ediliyordu. Peki, ekonomik bu darboğaza, gırtlak sıkan zamlara, intihar ettiren işsizliğe, nefes aldırmayan yoksulluğa karşı çözüm önerilerini duydunuz mu?
AB’den söz aldık şu kadar para gelecek vb absürt vaatlerin karşılığı nedir? Kimse kimseye bedavadan para vermez. İktidar Katar’dan alıyor, biz de İngiltere’den alırız demek, eşdeğerdir!
Babacan’ın perde gerisinde Abdullah Gül var diyenler, Gül de solmuş galiba, hiç ses sedası çıkmadı. Aktif politik arenaya hiçbir dahli olmadı. Bu bir tercih mi yoksa bir sindirilmişlik mi, bilmiyoruz!
Bir dönemin günah keçisi ya da asıl müsebbibi Davutoğlu ne yaptı peki? Çakma başbakan, çakma muhalefet yapmaktan başka iş başında olduğu dönemlerin öz eleştirisini yapmadı, günahlarını ortaya dökmedi. Bu bile tek başına bir güvensizlik nedenidir.
“Bir konuşursam sokağa çıkacak yüzleri olmaz!” gibi iddialı bir çıkışta bulunduktan sonra pısırıp oturdu. Ortadoğu cehenneminin, bu kan deryasının, bu mülteci akınının, bu yurtsuz kalan sefil insan selinin suçlularından biri değil midir?
Babacan ve Davutoğlu Millet İttifakının oylarına bir milim katkı sunmadığı gibi tam tersine oyların küsmesine neden olmuştur. İnsan düşünmeden edemiyor, acaba misyonlarını mı oynadılar! Belki de asıl amaçları başkaydı. Gelinen noktada gerek politik duruşları gerek seçim sonuçları gösteriyor ki varlıkları iktidarın devamına hizmet etmiştir.
Sonuç itibariyle bu seçimin kazananı Deva partisi ve Gelecek Partisi olsa da liderleri kaybetmiştir. 28 Mayıs’ta yapılacak ikinci tur seçimde bu iki liderin seçim deneyimlerini, politik güçlerini ve yeni performanslarını merakla göreceğiz.