ANKARA - CHP ve MHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, seçim kampanyasına ilişkin Çırağan Sarayı’nda basın toplantısı düzenledi. İhsanoğlu’nun ailesinin de hazır bulunduğu basın toplantısına çok sayıda köşe yazarı ve basın mensubu katıldı. Konuşmasına dua ile başlayan Ekmeleddin İhsanoğlu, “Cumhuriyetimizin en kritik dönemlerinden birinde, cumhurbaşkanının ilk kez vatandaşların oylarıyla belirleneceği bu dönemde, Türkiye’nin 12’nci cumhurbaşkanı adayı olarak huzurunuzdayım” dedi.
Konuşmasına “Ey azizler” diye devam eden İhsanoğlu, “Bu çok hassas dönemde seçime giderken, ülkemizin içeride huzurunu korumaya, komşularıyla ihtilaflarını çözmeye her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Ey azizler diye hitap etmek istiyorum. Çok hassas dönemden geçiyoruz. Her zamankinden daha fazla huzura ihtiyacımız var” diye konuştu.
MHP, CHP dahil, AK Parti ve diğer tüm partilerin seçmenlerinin, tüm Türkiye’nin cumhurbaşkanı adayı olduğunu kaydeden İhsanoğlu, “Hiçbir partiye diğer partilerden daha yakın veya uzak değilim. Her partide namusuyla çalışan bürokrat, teknokrat var. Hepsine sonsuz saygı besliyorum. Benim tüm ülkede sevdiğim saydığım milletim vardır” ifadelerini kullandı.
“Gençlerime çapulcu dedirtmem”
Ekmeledin İhsanoğlu, 28 Şubat’ta gencecik kız çocuklarına “sıkmabaş” diye bağıranlar olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
“Ben buna karşı dokuz çocuğun yanında durdum. Makamım elimden alındı, kürsüm kapatıldı. Ben öğrencilerime sıkmabaş diye hakaret ettirmem. Okuma hakkının elinden alınmasına da izin veremezdim. Gün geçti yeni bebekler doğdu. Ülkeleri için sokağa çıktılar. Dün nasıl gençlerin yanındaydım, bugün de yanındayım. Ben talebelerime, gözlerinden sevgi fışkıran gençlerime çapulcu dedirtmem. Bir Türk çocuğuna böyle hakaret edilmesine izin vermem. Geçen sene bugün kaybettiğimiz Ali İsmail Korkmaz da onlardan biriydi. Ben bir daha bu acıların yaşanmaması için bu yola çıktım. Onun da, tüm kaybettiğimiz canların da ruhu şad olsun. Elbette her yerde her zaman bu gibi demokratik gösterileri suiistimal etmeye çalışan gruplar olacaktır. Şurada bin kişi toplansa, önce su satan esnaf, sonra polis, sonra o küçük gruplar. Devletin görevi sapla samanı ayırmaktır. Bu ülkeyi üçe beşe bölmekle, her fırsatta ikilik çıkartmakla siyaset yapılır belki ama devlet yönetilemez. Analar bu çocukları doğuruyor, yemiyor içmiyor büyütüyor. Edirne’deki evlatlarımız çok kıymetli, Hakkari’deki evlatlarımız da çok kıymetli. Kadınlarımız da çok kıymetli ama ne yazık ki kadınlarımız ne siyasette, ne de istihdamda hak ettikleri noktalara gelebilmişlerdir. Halen çocuk gelinlerde dünya üçüncüsüyüz. Kadın cinayetlerde de üst sıralardayız. Ben kadınlarımızın tüm hak ve hürriyetleriyle yaşadığı bir ülke hayal ediyorum. Ben çocuklarımızın katil olmayacağı, kimsenin kimsenin canına kast etmeyeceği bir Türkiye hayal ediyorum.” (iha)