Ölüme çare bulunmadığı müddetçe( ki günümüze kadar bulunmamış ve bulunacağına dair bir ümit de yok.) ölümden sonrası için tedbirler almak ve bir şeyler yapmak gerekir.
Her gün kabirler kazılıp birileri mezara gömüldüğüne göre, sıramız geldiğinde, zamanımız dolduğunda bizimde kabrimiz kazınacağı bir gerçektir.
Spor toto, Loto, milli piyango gibi kumar oyunlarında kazanma şansı çok düşük ( yüz binde, milyonda bir) olmasına rağmen ya çıkar ümidi insanları bu kumarı oynamaya sevk eder ya işte bizde ölüden sonra hayat var olasılığını göz önünde bulundurarak ona göre yaşamaya çalışmalıyız.
Din dışında hiçbir ilim ve değer ölümden sonrası için neler yapılması gerektiği konusunda bilgi vermez.
Bütün dinler de ölümden sonraki hayatın ya cennet veya cehennem olacağıdır. Yani dünyadaki hayat gibi çok çeşitli olmadığıdır.
Son din olan İslam’ın kaynağı; Allah kelamı olan Kur’an ve Kur’anı yaşayarak bize anlatan Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve selemin sünnetidir.
Kur’an’ın Allah kelamı olmadığını iddia etmek için; onun benzerini, sürelerden bir süresinin (114 sure) veya ayetlerinden bir ayetin(6666 ayet) aynısın yapmak gerekir. Ya da bilimsel olarak çürüterek veya yanlış olduğunu ispat etmekle olur. Oysa ki bin dört yüz yıldan fazladır inanmayanalı, cehennem azabıyla tehdit eden Kur’an, ne geçmiş zamanın Arap dilinde dahi olan inkarcıları ve ne de günümüz ilminin bunu başarmadığıdır ve başarmayacağıdır.
O zaman olması gereken Kur’an’ı dinlemek, öğrenmek ve ona göre yaşamaktır. Hayatımızı zorlaştırmayan, helal dairesinde keyfe kafi gelen, ilim, bili, teknolojik gelişmelere engel olmayan bu dini bilmek ve ona göre yaşamak menfaatimize olduğudur.
Din; insana saadeti dareyn, yani iki cihan saadetini düşünür. Yüce Allah Nuh suresi 1-4 ayetleri:
“ Kendilerine yakıcı bir azap gelmeden önce kavmini uyar, diye Nuh’u kendi kavmine gönderdik.”
“Nuh şöyle dedi: Ey kavmim! Şüpheniz olmasın ki, ben sizi “Allah’a kulluk edin; O’na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki, Allah bir kısım günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir vadeye kadar tehir etsin” diyerek apaçık uyaran bir kimseyim. Bilinmeli ki Allah’ın tayın ettiği vade gelince, artık o ertelenmez. Keşke bilseydiniz!”
Aslında tüm peygamberlerin ortak görüşüdür bu. Günümüz İslam dinini anlatanlarda aynı şeyi yapmaktalar. Ücret ve menfaat karşılığı değil Allah’ın rızası için insanları müjdeleme/uyarmak tan başkada bir şey yapmadıklarıdır.
Ölüm ve sonrasının cennet veya cehenneme gidileceği dinin bir gerçeği olmasın rağmen biz Müslümanların Cennetteki hurileri, köşkleri, bağları, bahçeleri ve konforu bilip burasını kazanmak için nazlanırken, Cehennemdeki zemheri, limi, ateşin yakışını, sekeri, zebanileri, zakkumu ve daha nice azapları ebedi biçimde göreceğimizi unutuyoruz.
Dini anlatmak veya dinlemek kişinin ahretini ilgilendirdiği için dünyevi bir şey beklemek abestir. Ancak insanlar bu davete çok azı icabet etmiş ve etmektedir. Yine Nuh suresi:
“(Sonra Nuh:)Rabbim! Dedi, doğrusu ben kavmimi gece gündüz (imana) davet ettim:”
“Fakat benim davetime, ancak kaçmalarını arttırdı.”
“Gerçekten de (İmana gelmeleri ve böylece) günahlarını bağışlaman için onları ne zaman davet ettiysem, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, (beni görmemek için) elbiselerine büründüler, ayak dirediler, kibirlendikçe kibirlendiler.”
“Sonra, ben kendilerine haykırarak davette bulundum.”
“Dedim ki: Rabbinizden mağfiret dileyin: çünkü O çok bağışlayandır.”
Hz. Nuh (as) surenin devamında Allah’ın nimetlerini anlattıktan sonra:
“Bunlar da, büyük hileler, büyük desiseler kurdular!”
“Ve dediler ki: sakın ilahlarımızı(veya değer yargılarımızı) bırakmayın; hele Vad’dan, Suva’dan, Yeğus’tan, Ye’ük’tan ve Nasr’dan asla vazgeçmeyin!”
“(Böylece) onlar gerçekten birçoklarını sapıttılar. (Rabbim!) Sen de bu zalimlerin ancak şaşkınlıklarını artır.”
Tarih tekerrürden ibarettir denilir ya işte Nuh aleyhi selamın kavmine anlattıkları ve onların isyanı, diğer peygamberlerin ki ile aynı olduğu ve günümüz de pek farklı bir şeyin olmadığıdır. Netice itibari ile peygamberlere asi olanların akıbetlerinin hiç iyi olmadığı gibi günümüz insanlarının dine değer vermemelerini neticesinde ölümden sonraki hayatlarının pek iyi olmayacağı gerçeğidir.
Selam ve dua ile.