Osmanlı’da tebaanın bir kulu olmaktan Cumhuriyetin hakkı,hukuku yasalarca belirlenmiş eşit bireyleri olmayı yüz yıl geçse de benimseyip,beceremeyince….
Son günlerdeki yargı kurumları arasında başlayan ve süren tartışma, kaos bitecek gibi görünmüyor.
Ülkemizin kuruluşu yargı, yasama ve yürütme erklerinin bağımsızlığı üzerine bina edildiği varsayılsa da. Maalesef hiç bir zaman tam anlamıyla bir yargı bağımsızlığından söz etmek mümkün olamamıştır.
Av.Can ATALAY, Gezi davasından tutuklu iken yapılan Genel Seçimlere girmek için müracaat ediyor. Bizim bölgemiz insanlarının çok iyi bildikleri gibi Milletvekili seçilme şartlarına sahip olduğuna dair ve diğer istenen belgeleri ilgili birimlere sunuyor ve müracaatı kabul ediliyor.
Seçimlerde Hatay Milletvekili seçilen Can ATALAY’ın mazbatası da cezaevinde kendisine teslim ediliyor. Ancak milletvekili seçilmesi ve TBMM’de komisyon başkanlığına da seçilmesi mümkün olan ATALAY’ın özgürlüğüne kavuşması, haliyle görev yapması maalesef mümkün olamıyor.
Anayasanın 40.Md si uyarınca ‘Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir.’ hükmü uyarınca
‘Bireysel Başvuru’ hakkını kullanan Can ATALAY, mahkemenin ‘hak ihlali’ kararına ve Anayasa’nın 153. Maddesinin ‘Anayasa Mahkemesinin kararları herkesi bağlar’ amir hükmüne rağmen bir türlü serbest bırakılmıyor.
Uygulanmıyorsa uygulanmıyor, bize ne Milletvekili seçilen ATALAY’dan, bize ne Anayasa mahkemesi kararından diyebilirsiniz, lütfen demeyin!
Bakın aynı mahkemenin 2 gün önceki ‘dezenformasyon’ kararı ile haber alma özgürlüğünüzün kısıtlanması yanında bir çok gazeteci yasal takibata uğrayabilecek.
Yine bugün-yarın görüşülecek 100. Yıl nedeniyle emeklilerimize verilecek ikramiyeden aldığı emekli maaşı yetmediği için çalışmak zorunda kalan emeklilerimizin de bu ikramiyeden yararlanıp yararlanmamasına yine bu Anayasa Mahkemesi karar verecek!
Özetle iktidarın icraatlarının var olan yazılı Anayasa’nın ilgili maddelerine uygunluğunu denetlemekle yükümlü Anayasa Mahkemesi kararları her zaman herkesi memnun etmeyebiliyor…
Anayasa’nın 153. Md.si “Anayasa Mahkemesinin kararları Resmi Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” demektedir.
Ancak Anayasanın bu açık hükmüne rağmen varlıklarını Anayasadan alan bazı yargı kurumları ve tüzel kişiler şu veya bu gerekçelerle bu hükmü görmezden gelebiliyorlar.
İşte gürültüde tam bu noktada kopmaktadır.
Muhalefet Parti Başkanları, sözcüleri, Barolar hukuk adamları bu yaklaşımı bir ‘yargı darbesi’ olarak nitelemekte ve bu darbeye karşı duracaklarını açıklamakta, yürüyüşler düzenlemekteler.
CHP’nin yeni seçilen Genel Başkanı Özgür ÖZEL, Cumhurbaşkanına hitaben yapmış olduğu konuşmada, elinde tutmuş olduğu Anayasa kitapçığını göstererek ‘siz bu Anayasada yer alan hükümlere uymazsanız, birileri de sizin bu Anayasadan alan yetkilerinizi sorgular.’ dedi.
Cumhurbaşkanı ERDOĞAN ise ilk olarak Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararına destek açıklamalarıyla kendi partisinden Anayasa Mahkemesi kararına uyulmasını onaylayanların yanlış yaptığını söyledi.
Hemen sonra 10 Kasım Atatürk’ü anma toplantısında yapmış olduğu konuşmada ‘biz taraf değil hakemiz, gerekirse Anayasanın ilgili maddelerini değiştirerek sorunu çözeriz’ dedi.
Üretilmiş bir ‘Devlet krizi’ gibi görünen bu olayın çözümü de uzayacak görünüyor!
Yargıtay Başkanlığı da akşam saatlerinde yapmış olduğu açıklamada ‘temel hak ve hürriyetlerin korunmasının sadece AYM’nin değil, tüm yargı organlarını görevidir.’ derken. Açıklamanın devamında AYM’nin vermiş olduğu bu kararıyla Anayasanın 14. Md sini işlevsiz hale getirdiğini ileri sürmektedir.
Anayasa Md.14 özetle;’Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.’ demektedir.
Oysaki hukuk adamlarından sürekli dinlediğimiz bir yaklaşım vardır. ‘Bir yasayı değiştirmek için çabalamak ne kadar meşru bir haksa, o yasa yürürlükte olduğu sürece ona uymak mecburiyeti de hukukun bir gereğidir.’
Kim ne derse desin Anayasanın 153. Md si
(Anayasa Mahkemesinin kararları yayınlandıktan sonra yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.)
Orada durdukça önce onun gereğini yapacak sonra gerek duyduğunuz değişiklikleri yapmak için isterseniz adım atacaksınız!
Tabii ‘Hukuk Devleti’ olma iddiamızda ısrarlıysak…