Sanal evrimin dönüşüm hızına yetişemeyenlerdenim. Çoğu olayı bir izleyici edasıyla izleyip çoğu kez başkaları yerine utanma ihtiyacı hissetmekteyim. Bu evrimin yansımaları en edepsiz küfürlerden bile daha küfür…
Bu evrim de diğer tüm evrimler gibi üzerinden zaman geçtikçe insanlığın sapkınlıklarına maruz kalarak sapkın bir zihniyetin duvar tuğlalarının üstüne yeni duvarlar örüyor.
Birey cebinde taşıdığı sanal evin gerçek ev olduğunu düşünüp orada pijamayla rahat bir şeklide fink atıp duruyor. Bilmiyor ki o evin aslında bir çarşı, bir pazar hatta bir AVM olduğunu. O sanal evin içinde yüksek sesle müzik dinleyip, alt kat komşum rahatsız olur mu demeden deliler gibi zıplayıp, içindeki kini - nefreti tükürük gibi o evin muhtelif yerlerine tükürüp istediği zaman o evi sessize alarak rahatlıkla uyuyabiliyor.
Birkaç tuşa dokunup birkaç şey yazmak çok masumca ve zararsızca geliyor ilkin oysa oyun olarak oynanan Pubg, Counter – Strike ve benzeri oyunlar da zararsız ve masumca. Ancak bu oyunları oynayan bazı kişilerde şiddet eğiliminin bu sanallık üzerinden kişiye geçtiği bilinmektedir.
Kişi, anlık duygularla hadsiz bir söz hakkına sahip olduğunu zannederek o sanal evden insanların canına mal olabilecek şeyler yazabiliyor ve belli bir kitleyi hunharca yargılayabiliyor. Bir topluluğun inancına, diline, ırkına, mesleğine ve diğer değerlerine çok kolay bir şekilde saldırıda bulunabiliyor. Hal böyle olunca toplumsal kaosa da zemin hazırlanıyor.
Misal biri birinin acısından, kederinden mutluluk duyabiliyor. Bu acıdan aldığı hazzı insanlığını ve acizliğini unutarak ayan beyan yazabiliyor. Çok uzak değil. Van depreminde Van halkına bayrak, taş ve sopalarla iğrenç bir ırkçı saldırı olmuştu. Ve bu saldırı sosyal medya mecralarında iğrenç yorumlarla taçlandırılmıştı. Elazığ depreminde yine ırkçı saldırılar sosyal medyanın ana konusu olmuştu. Son olarak İzmir’de yaşanan depremde ise ırk üzerinden değil din üzerinden utanç verici yazılar yazılmış ve bu durum kimi Homomediaslar tarafından ilahi güçle ilişkilendirilmişti.
Bu kişilerin büyük bir çoğunluğu kendini bir gruba ait hissedip diğer tüm grupları parazit gibi görürler. Misal Azerbaycan – Ermenistan arasındaki bir sorun Homomediaslar tarafından bizim sorunumuz olarak dikte ettirilmeye çalışılıyor. Ve bu zorbalık iki ülke arasında bir taraf seçmemiz gerektiğini öngörüyor. Oysa bizim taraf seçimimiz iki komşu ülkenin barış içinde yaşamasına yönelik olmalıdır.
Homomediaslarda beyin tersine evriliyor. Misal Amerika’yı mı protesto edecekler mantık şu; dolar yakmak, Amerikan üretimi olan I Phone’lardan kınamalı video çekmek. Çin’i protesto edelim derken Çinli yerine Japon dövmek, Özbek pataklamak. Rus’u Rus kadınlarla birlikte olarak protesto etmek…
Homomediaslar gün geçtikçe türemeye devam ediyor. 65 yaşındaki amca bekara ev vermiyorken, sanal alemde eskort sitelerinde gezip, arkadaşlık sitelerinde fake hesaplarla profil açmakta. Bir saat sonra ise dijital saatinden gelen ezan sesiyle kendine çeki düzen verip namazını kılmakta ve anlık tövbe ritüeline bir yenisini eklemekte. Duasında Hristiyanı “gavur” kelimesi ile yaftalamakta ve sadece Müslümanlar için iyilik ve ihsan dilemekte. Namazı bittikten sonra Homomedias evrimine katkı sağlayacak müstehcen sitelere girip müstehcen videolar izlemekte daha sonra ise tweet atarak “Müslümanın kızı orasını, burasını açmaz” deyip din dersi vermekte…
Homomediasların en sevmediğim özellikleri ise daima haklı olmaları ve empati yoksunu davranışlarla kendilerini insanüstü varlıklar olarak görmeleridir. Bir şey bilmedikleri halde her şey hakkında bilirkişi raporu yazacak kadar boş bir özgüvene sahiptirler. Sorsan tam bağımsız insanlar olarak tanımlarlar kendilerini oysa fikirleri belli başlı bir grubun bir parçası olduklarını açık bir şekilde göstermektedir. Elbette insanlar gruplar halinde yaşayabilir bu çok normal. Ama o grubun bir parçası haline gelerek diğer gruba zarar verme ve yaşama hakkını gasp etme hiç de doğal bir durum değil.
Homomediaslarda “benim düşüncemde olmayanların nefes alması bile israf” düşüncesi mevcut. Oysa bilmiyorlar beyazı, beyaz yapan siyahtır. Siyah olmadan beyazın ne anlamı vardır?
Aziz Kuzu