Foto Haber: Salih Yeşil
TİGRİS HABER - Diyarbakır'a hayat veren Dicle Nehri'nin taşıdığı alüvyonların oluşturduğu minik ova görünümlü Dicle Vadisi'nde kurulan Hevsel Bahçeleri, sonbaharın renklerini yavaş yavaş geride bırakarak mevsime veda ediyor.
Geleneksel yöntemlerle 8 bin yıldır aralıksız tarım yapılan ve taşıdığı kültür mirası nedeniyle UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alınan Hevsel Bahçeleri, görenlere adeta bir görsel şölen sunuyor. Sonbaharın sona ermesiyle renklere veda etmeye hazırlanan Hevsel Bahçeleri, geleneksel tarımdaki şöhretinin yanında son yıllarda turistik bir mekân olma yolunda da emin adımlarla ilerliyor.
Batı kıyısının tarihi Diyarbakır surlarına, Doğu tarafından ise mistik söylencelerin ilham kaynağı olan Kırklar Dağı, güneyde ise ilk çağlardan günümüze kadar devam eden tarihi İpekyolu'na bağlayan Ortaçağ dönemine ait On Gözlü Köprüsü'ne dayandığı Hevsel Bahçeleri, bir vaha gibi kentte hayat veriyor. Taşıdığı su ve alüvyonlarla Hevsel Bahçeleri'ne hayat veren Dicle Nehri'nde artık geleneksel taşımacılık izine rastlanmazken, şimdilerde ise kentte sınırlı sayıdaki balıkçıya ekmek kapısı oluyor.
Arazi tehdit altında
Hükümetin ısrarlı yapılaşma çabalarına karşı kentteki sivil toplum kuruluşları Hevsel Bahçeleri'ne yönelik bu tehdidi şimdilik mahkeme kararlarıyla engellerken, hükümet ve Dicle Üniversitesi Rektörlüğü, Hevsel Bahçeleri'nin yanı başında bulunan Dicle Üniversitesi'nin arazisini parsel, parsel yapılaşmaya açmasıyla Hevsel Bahçeleri'ne yönelik tehdidi sürdürüyor.
Hevsel Bahçeleri üzerindeki tehdit sadece hükümet ve Dicle Üniversitesi Rektörlüğü ile sınırlı kalmıyor. Hevsel Bahçeleri'nin rant potansiyeli aynı zamanda Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin de iştahını kabartıyor. Belediyenin "sosyal tesis" adı altında birkaç betonarme yapıyı inşa ettiği Hevsel Bahçeleri'nin kıyı işgali, Dicle Vadisi'ndeki kafe ve işletmelerin genişleme çabasıyla gün be gün bir parçası betona teslim olarak daralıyor.
8 bin yıllık geleneksel tarım alanı
Kenttin surların içine hapsolduğu dönemde ulaşımı Mardin Kapı üzerinden sağlanan Hevsel Bahçeleri'nin kuruluş tarihi bilinmemekle birlikte, 8 bin yıla yakındır geleneksel tarıma ev sahipliği yaptığı konusunda bulgular mevcut. Meyve, sebze yetiştiriciliğinin yanı sıra kentin kereste ihtiyacının karşılanması için kavak, çınar, çam ve dut, sedir, köknar, ladin, ardıç, servi gibi 22 çeşit ağaç türünün boy verdiği Hevsel Bahçeleri, aynı zamanda kendine özgü endemik türlerin de yaşam bulduğu bir vaha.
10 gözlü köprü, ticari geçiş yolu
Yakın tarihe kadar, özellikle kelek denilen, kereste ve hayvan derisinden yapılan bir tür sal ile yük taşımacılığının da yapıldığı ve Hevsel Bahçeleri'yle ayrılmaz bir bağ oluşturan Dicle Nehri'nin kendine özgü alabalık türü, kentteki sınırlı sayıdaki balıkçıyı kendine çekiyor.
Tarihi surların çevrelediği Diyarbakır'da Mardin Kapı üzerinden ulaşımın hala popülerliğini koruduğu Hevsel Bahçeleri, aynı zamanda tarihi bir yapıya da uzun süredir konuk ediyor. Kürt Mervani Beyliği tarafından, İpekyolu'nu kullanan ticari kervanların Dicle Nehri üzerinden geçişini kolaylaştırmak için kurulan On Gözlü Köprü, bütün ihtişamını yapıldığı ilk gün gibi koruyor.
Başkentleri Diyarbakır'ın Silvan (Ferqîn) İlçesi olan Mervaniler tarafından 1064 -1065 yılında kurulan ve 10 kemerinden dolayı On Gözlü Köprü olarak anılan köprü, günümüzde ulaşıma kapatılmış olsa da bir doğa görseli sunan Hevsel Bahçeleri'ne hâkim bir noktada olması nedeniyle doğaseverlerin, fotoğrafçıların, turistlerin ilk uğrak yerlerinden biri durumunda.
Hevsel Bahçeleri aynı zamanda çeşitli kuş türlerine barınak olmakla birlikte, kuşların göç yolu üzerinde bulunması nedeniyle göç mevsiminde kuşlar için bir ara durak konumunda. Kuşların yavaş yavaş terk ettiği Hevsel Bahçeleri, sonbaharın sona ermesiyle canlılığını kışın derin sessizliğine terk etmeye hazırlanıyor.