Bölgemizdeki birçok köy, yerleşim yeri terk edilmiş bir tapınağın, bir kalenin, bir sur kalıntısının sığıntısı, ilticacısı gibi duruyor, ne yapsa bütünleşemiyor, dahası bir türlü doğal parçası, devamı olamıyor, ayrık durmaya devam ediyor. Belki de yok edici, sonu gelmeyen bir istilacı, öfkesi dinmeyen bir işgalci gibi her bir taraftan kuşatmaya, alt etmeye yeminli akılsız bir düşman olarak yoluna devam ediyor demeliyim bu köylere. Başka da nasıl tanımlayabilirim ki gördüklerimi, bir türlü sırtı yere getirilemeyen Dêra Metîna Manastırı’nın başına gelenleri, her geçen gün biraz daha tırtıklanan, biraz daha yok edilen tarihi, bu topraklarda yaşamış, bize can olmuş herkesten bir parça geçmişimizi, koruyamadıklarımızı...
*
Mardin’in Mazıdağı ilçesine bağlı Dêra Metîna (Gümüşyuva) köyünde siyah bazalt taşından yapılmış, başka yerde eşi, benzeri olmayan yuvarlak mimari yapılı inziva kulesi hala ayakta olan erken dönem Hıristiyanlardan kalma bir manastır ile Roma-Bizans döneminden kalma bir kale kalıntısı bulunuyor. Oldukça geniş bir bölgeye hakim, dev bir kaya kütlesinden oluşan yüksek bir platonun üzerine inşaa edilmiş, her bir yana açılan önündeki uçsuz bucaksız vadilere tepeden bakan kilisenin yuvarlak yapılı üç katlı daracık bu ilginç inziva kulesi görenlerde hayranlık bırakıyor. Yapılışında Roma-Bizans dönemine ait bir kalenin içinde yer aldığı düşünülen şimdi ise köyün ortasında, etrafında yükselen köy evleri arasında varlığını korumaya devam eden muhteşem inziva kulesinden hemen fark edilen yıkıntı bir halde duran manastırın durumu içler acısı. Uzun yıllar ahır ve samanlık olarak kullanılan özel mülk manastıra ait kilisenin iki ana yapısı, bunca bakımsızlığa, her türlü doğal tahribata, kaçak kazılara maruz kalmış olmasına rağmen varlığını korumaya devam ediyor. Şimdi ise köyün başıboş köpeklerinin, etraftaki evlere ait tavukların, hindilerin, kuşların sıcak yaz günlerinde sığınıp dinlendikleri, nefes aldıkları bir yer olarak varlığını sürdürüyor…
*
Kesin olarak ne zaman yapıldığı bilinmeyen Dêra Metîna Manastırı’ndan geriye kalan kilise kalıntısını ve hala ayakta kalmayı başarabilmiş yapılarının girişleri üzerinde yer alan kabartmalardan anlaşıldığına göre erken Hıristiyanlık döneminde inşa edilmiş. Kimi anlatımlara göre ise Roma-Bizans döneminde Mardin topraklarına doğru uzanan Karacadağ’ın güneydoğusuna düşen, Mazıdağı’na, Diyarbakır’a ile Viranşehir-Derik tarafına açılan bölgeye hakim, oldukça stratejik bir tepede, sınır kalesi olduğu düşünülen tarihi kalıntıların içinde bulunan manastırın yeri, aynı zamanda gümüş madeni açısından zengin bir bölge olarak biliniyor. Kervansarayları ile de bilinen Dêra Metîna köyü, bölge ticaretine de ciddi katkıları olmuş, önemli bir üretim merkezi olarak da tarihteki yerini almış. Bir zamanlar bölgenin alış veriş merkezi ve uzak yerlerden gelen kervanların uğrak yeri olarak da bilinen Dêra Metîna köyü, tarihteki konumunu korumasa da geçmişe ait hikayelerle anılmaya devam ediyor…
*
Diyarbakır-Urfa-Mardin üçgeninde yer alan kalabalık Kürt Metîna aşireti ve manastır kompleksindeki kiliseden adını alan Dêra Metîna köyündeki tarihi maden galerilere, girişi kapatılmış mağaralara, sahip olduğu tarihi kalıntılara yönelik bugüne kadar kayda değer hiçbir bilimsel çalışma, arkeolojik araştırma yapılmamış. Kendi kaderine terk edilen manastır ve diğer tarihi yapı ve kalıntılar ile Metîna bölgesinde bulunan birçok tarihi yerleşim yerlerinden Kevirşîn köyünde yer yer ortaya çıkan mozaikler, kale ve kaya mezarları, Golberan köyündeki kaya mezarları, Girê Sor köyü höyüğü, Gola Gulê köyündeki konak misali yıkık yapılar gibi kaderine terk edilmiş olması içler acısı bir durum. Bölge tarihi açısından önemli bir yere sahip olan Metîna bölgesinde bir an önce yüzey araştırmasının yapılması, bilinmeyen tarihi yerlerin tespit edilmesi, bir an önce koruma altına alınması gerekiyor. İlgili kurumların bilgisine…