Öğretmen, hayat bilgisi dersinde, bulutların yeryüzündeki suların buharlaşmasından oluştuğunu,
uzun uzun anlattıktan sonra, ön sıralarda oturan öğrencilerden birine şu soruyu sordu:
- Söyle bakalım oğlum, kara bulutlar neden olur?
Çocuk düşündü, yutkundu, bir şey diyemedi.
Onun yanında oturan küçük kız parmak kaldırarak şu cevabı verdi,
- Kirli sulardan olur öğretmenim.
Yirminci yüz yıl, insanoğlunun şimdiye kadar gördüğü en büyük savaşlara sahne oldu. Bu savaşlarda milyonlarca insan yaşamını kaybetti.
Biri biriyle savaşın acı sonuçlarından ders almayan insanoğlu, yukarıdaki hikâyede konu olan su, toprak ve hava ile mücadeleye girişmiş ve bu mücadelede teknoloji denen amansız silahı kullanmıştır.
Teknoloji silahı ile en büyük galibiyetimiz! toprak ve su ile yaptığımız Aral Gölü muharebesidir.
Bu savaşın sonunda:
Başlangıçta,
Her şey iyi gitti. Özbekistan, pamuk üretiminde dünya birinciliğine kadar ulaştı, bölgenin nüfusu da 14 milyondan 27 milyona kadar çıktı.
Sonrasında,
Bölgedeki su dengeleri bozuldu. Bilinçsiz sulama ve sızdıran kanallar nedeniyle, tarım alanları tuzlanarak çoraklaşmaya başladı.
Dicle ve Fırat gibi kardeş olan Ceyhun ve Seyhun nehirlerinin sularının kesilmesi ile Dünyanın dördüncü büyük gölü olan Aral gölü, yirmi yıl içinde yüzde kırkını kaybetti. Bugün, göl ikiye hatta üçe bölünmüş, dünyanın dördüncü büyük gölünden eser kalmamıştır. Ülkemizdeki bir kısım göllerin de benzeri akıbete yol aldığını, üzülerek sadece seyrediyoruz.
Göl alanının küçülmesiyle, bölgede yılın neredeyse üç ayı kum fırtınalarıyla geçmeye başladı. Bu fırtınalar gölün kuruyan yatağındaki tuzlu kumları 250 kilometre uzağa kadar taşıyabilmektedir. Bu da insan sağlığı açısından büyük sorunlara yol açmaktadır. Bölgede kansızlık, kanser, astım, bronşit, böbrek ve akciğer hastalıkları neredeyse 30 kat artmış durumdadır.
Bir zamanlar pamuk üretiminde dünya lideri olan bölge, şimdilerde bebek ölümü oranında dünyada birinci sıraya yükselmiştir.
İklim değişikliklerinin, göllerimizin kurumasının Türkiye’ye etkisi de bunlardan farklı olmayacaktır.
Toprağın, suyun ve havanın yanlış kullanımı maalesef yer kürede Aral benzeri birçok örnekler yaratmıştır. Kısa süreli kazançlar uğruna binlerce yıldır insan neslinin devamını sağlayan toprak, su ve havanın dengelerini bozduk ve bozmaya devam ediyoruz.
Yer altı suyu ile tarım yapan bir Mardinli çitçi ile sohbet etmiştik. Yirmi yıldır yer altı suyu ile sulama yaptığını, yirmi yıl önce yüz yirmi metreden su çıkardığını, yıllara bağlı olarak beş yüz metre aşağı inip şimdi altı yüz metreden su çektiğini ifade etmişti. Bu şekilde devam ederse bir gün suyun biteceğini, ilerde torunlarının “neden suyumuz yok, toprağımız kuru?” sorularına ne cevap vereceğini sorduğumda “ Allah kerim” demişti !..
Aral Gölü muharebesinin benzeri, 1965-1990 yılları arasında, yukarıdaki örnekte olduğu gibi, yüzlerce metre yer altındaki suların kullanımı ile Şanlıurfa’nın Suruç İlçesinde yaşanmış ve yer altı suları kurumuştur.
Başta Güneydoğu Bölgemiz olmak üzere, ülkemizin birçok yerinde, yer altı suları tarımsal sulama veya başka amaçlarla ölçüsüz kullanılmaktadır.
Güneydoğu ovalarının, Konya Ovası ve Suruç’un akıbetini yaşamaması için daha ne kadar bekleyeceğiz.
Suçu küresel ısınmaya atmadan, Ülkemiz ve bölgemizde kısa sürede köşeyi dönme hevesi ile dostlarımız ve yaşam kaynağımız toprak su ve havaya zarar veren insanlarımızı bilinçlendirmek çok önemlidir.
Bunun için önerimiz:
Valilerimiz ve Kaymakamlarımızın; ziraatçılarımız, Ormancılarımız ve ilgili kamu personelleri vasıtası ile
- Köylümüz ve çiftçimizi toprak ve su kullanımı konusunda yerinde ve sürekli eğitime tabi tutarak;
Bitki seçimi, sulama yönteminin seçimi, sulama aralığı ve dönemi, arazi tesviyeleri gibi toprak yönetimi konularında,
Fiziksel ıslah, kimyasal ıslah ve biyolojik ıslah gibi toprak ıslahı konularında çiftçinin eğitilmesi,
- Özellikle yeraltı sularının kullanımı konusunda bilinçlendirme yapılması, modern sulama yöntemlerinin kullanılması,
- İnsanımızın yaşamına katma değeri olacak ve bölgemizde yetişen Ceviz, badem ve fıstık gibi ağaçların fidelerinin ücretsiz olarak köylüye dağıtılarak planlı dikim kampanyaları düzenlemek,
- Anız yakma olaylarının önüne geçilmesi, akarsularımız ile göllerimizin kirlenmesine engel olunması.
Artık doğayla barışma zamanının geldiğini, bu değişimi gerçekleştirebilecek gücün, hepimizin yüreğinde var olduğunu biliyorum.
Ve şunu da biliyorum: Şimdi başaramazsak, her şey bittiğinde oyun da bitecek. Dostlarımız toprak, su ve hava ile barış, sonsuz bir hayal olarak kalacak
Başta okuyucularımız olmak üzere tüm insanlığa, yaşam kaynağımız olan; soluyacak hava, ısıtacak ateş, içecek su ve yaşayacak toprakla barışık yaşamlar diliyorum.
Saygılar.