Maraş, Sivas, Çorum.
Gençlik ve öğrencilik yıllarımızın acı hatırları.
Bu illerde yapılan saldırılar, katliamlar belleklerimizde çakılı duruyor.
Bu anlamda ne zaman Alevi yurttaşlara, onların bulundukları alanlara yönelik bir saldırı, taciz gibi durumlar söz konusu olsa, gençliğimizde tanık olduğumuz katliamlar düşüyor aklımıza, ciddi manada gündemimiz oluyor, rahatsızlık duyuyoruz, tedirgin oluyoruz.
Neden?
Çünkü bu ülkede hala bu pis işleri yapacak kapasitede birey varlığının yanı sıra onları harekete geçirecek, ülkeyi kaos’a sürükleyecek ‘Derin bir potansiyel, kirli bir akıl’ var…
Kim, kimler olduklarını çok net bilmemekle birlikte, var olduklarını biliyoruz, var olmalarını sağlayan iksirinde kaos olduğundan eminiz. Dün vardılar, bugün de varlıklarını hissettiriyorlar, yarınlarda da var olmak için çaba sarf ediyorlar.
Bizim, Bizlerin, demokrasi güçlerinin, ötekileştirilen bütün kesimlerin yapacağı bir tek şey var; Bunların geleceğini karartmak, varlıklarına son vermek olmalıdır.
Sıkıştıkça onlar kendilerini her fırsatta var edebiliyorlar.
İşte yine başladılar;
Ankara’da Tuzluçayır Ana Fatma Cemevi
Ege Mahallesi Şah-ı Merdan Cemevi
Gökçebel Köy Derneği
Türkmen Alevi Bektaşi Vakfı
Bu alanlara eş zamanlı saldırı düzenlediler, hem de Muharrem ayında.
Saldırıların eş zamanlı olması da planlı olduğunun kanıtı.
Aynı zamanda deneme çalışması.
‘Öyle geçerken canım sıkıldı, yaptım’ demekle geçiştirilecek bir durum değil. Bu ülkenin sağlıklı düşünen demokratları, demokrasi güçleri, en basit örneğiyle perşembenin gelişini Çarşambadan görebilecek durumdadır. 80’li yıllardan önce de sonra da yaşayanlarımızın tamamı bu hikâyenin ne olduğunu çok iyi biliyor.
Görünen yâda görünmeyen yönetenlerin, sıkıştıkça yarattıkları kaostan beslenme dönemlerinin sona erdiğini her kes biliyor. Cumhuriyetin ikinci, yüzyılına adım atılırken, kimse oyuna gelmeyecek.
Bu saldırılar; Siyasal iktidarın kendi düşünceleri dışında kalan, aleviler de dâhil olmak üzere bütün inançları yok saymasının sonucu olarak tezahür ettiği gerçeği çok net ortadadır.
Evet; Aleviyiz, Kürdüz, Türküz, Êzidiyiz, Ermeniyiz, Süryaniyiz, Arabız, Müslümanız.
Hepsinin bir arada yaşadığı, yaşayacağı bir coğrafyadayız.
İnadına birlikte yaşamaya devam edeceğiz.
Bir tespit: Cumhuriyet Halk Partisinin toplum nezdinde kabul grafiği arttıkça, alevi inanç merkezlerine, kurumlarına, derneklerine yönelik provokasyonların da devam edeceğini biliyoruz. Sakin olup, pis oyunları boşa çıkarmak gerekiyor.
#Hepimiz Aleviyiz