Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası, emekliye ayrılan valiye ‘Hakkımızı helal etmiyoruz’ dedi, ortalık karıştı!
Vali yola çıktı, valilik resmi açıklama yaptı, DTSO’nun ifadelerini üslubunu kınadı, emekli valinin görev süresi içinde yaptıklarını kamuoyunun dikkatine sundu.
Tam da ‘Vali ne güzel icraatlar yapmış, DTSO’da Ayıp etti’ demiştik ki, 1,2 ve 3’üncü sanayi sitelerinin üyeleri, 2 önceki vali zamanında kendilerine tahsis edilen arazilerin bir kısmının, giden emekli vali zamanında, farklı kooperatiflere, aynı zamanda MÜSİAD isimli kuruluşa tahsis edildiğini açıkladılar.
Helallik meselesi ciddi bir mevzu olarak kentin gündemindeki yerini manşetlik haber tadında korumaya devam ediyor.
*
1,2 ve3 sayılı sanayi sitelerinin kentin dışına çıkması konusundaki çalışmaları, girişimleri, biliyoruz, olması için basın desteği de verdik. DTSO-DTB ve DESOB’un birlikte yürüttüğü bir projeydi. Hasan Basri Güzel ve Münir Karaloğlu valilerin desteği de oldu, son aşamaya getirildi. Sanayi sitesi yetkililerinin iddiasına göre, giden emekli vali, duruma son noktayı koymuş. DTSO ve DTB devre dışı bırakılmış, DESOB’ UN himayesinde çalışmaların devam etmesi kararı verilmiş. Sanayi siteleri DESOB’ UN bünyesinde olduğu için normal olabilir, ancak, tam da bu noktada arazinin bir kısmının MÜSİAD’ın kontrolüne verilmesi sağlanmış. Oysa tahsis edilen arazinin tamamının kent merkezindeki yerlerini terk edecek olan küçük sanayicilere tahsis edilmesi gerekiyor.
Yönetin anlayışı kayyım olunca, valilik yetkisi de duruma denk gelirse, ‘Mühür kimde ise kadı da odur’ oluyor, mesele de ‘Hakkın helal edilmemesi aşamasına kadar uzanıyor.
Meselenin tamamına hâkim olmadığımız için şimdilik sadece birinci derecede muhatap küçük sanayi sitesi yöneticilerini ve esnafını dinliyoruz. Onları yıllardır tanıyoruz ve inanıyoruz. Bizleri yanıltmayacaklarını da biliyoruz.
Ancak, bu hamurun daha çok su kaldıracağını da çok iyi biliyoruz.
Tahmini varsayımlarda bulunmamak, şahısları suçlamamak anlamında bu yazıyı bu kadar sınırlı tutuyorum.
Biliyorum ki, Diyarbakır’da helallik verilmeyecek, kentin hakkını helal etmeyeceği o kadar çok insan var ki, son 10 yılda haksız kazanç yoluyla zenginleşen profillerden belli olmuyor mu?
Son 10 yılın 8 yılı kayyumlu rant zincirine tabi olunca, ortaya da böyle bir tablo çıkıyor.
Asıl mesele, helalliğin başa bela olması.
Şahsi helallik de değil, koca bir kentin hakkı, hukuku yenilmiş.
Şahsi helallik vermeye kimsenin hakkı olmadığı gibi, cesareti de olmaz.
Toplumsal helallik ise, çok zor, kimse vermez.
Hesap mahşere mi kalsın?
Uzatmaya gerek yok, bağımsız yargımız ne güne duruyor?
Hazır, bu dünyada yüz yüzeyiz, yüzleşelim.
Hakikatlerle yüzleşmek, tam da zamanı, hem de biriktirdiğimiz bütün konu ve alanlarda!