Helalleşmek insanlar arasında yaşanan toplumsal ve bireysel haklarını birbirlerine karşı bağışlama ve haktan vazgeçme söylemidir. Diğer bir değişle toplumsal uzlaşma, uyum ve barış arayışıdır.
Bu söylem İslami bir söylemdir. Seküler yapının kullandığı bir jargon olmamasına rağmen islami jargondan ödünç alınarak muhafazakar milliyetçi yapıya ve onun iktidar gücüne karşı bir mesaj içerir.
Zalim ile mazlumu haklı ve haksız gibi bir yere koymadan ve sorgulamadan helalleşme gerçekleştirmek Türkiye realitesi açısından mümkün mü? Onca yaşanan hukuksuzluk, hırsızlık ve adaletsizlik sorgulanmadan bir helalleşmenin gerçekleşmesini talep etmek ve beklemek ne kadar gerçekçi bir yaklaşımdır.
Kılıçdaroğlu'nun helalleşmek çağrısı toplumdaki karşılığı nedir?
Gururu, kimliği, güveni ve onuru yıpratılmış, dağıtılmış bir toplumun öfkesini teselli etmek mümkün olabilecek mi? Bu çağrının asıl muhatabı toplum olmasına rağmen neden Kılıçdaroğlu bu çağrıyı yapma ihtiyacı duyuyor?
Helalleşmek çaresi yenilemi kul hakkını meşru kabul edilebilirlik çağrısını taşır. 20 yıllık iktidar döneminde yaşanan onca zulüm baskı adresli hukuksuzluk varken bunu sorgulamadan yargılamadan nasıl bir helalleşmeyi topundan bekleyebiliriz yada toplumun beklentisi bu mudur?
Türkiye'nin sosyolojik ve politik okuması bir helalleşme çağrısı değildir. Sessiz kitlelerin çağrısı öfkesi ve beklentisi bu değildir.
zalim ile mazlumu haklı ile haksızı bir teraziye koymadan böyle bir çağrının karşılığı toplumda olamaz.
Peki buna rağmen Kılıçdaroğlu neden böyle bir çağrı yapma ihtiyacı duyuyor? Bilindiği gibi helalleşmek kavramı İslami bir jargondur ve bu çağrı muhafazakar milliyetçi yapıya politik bir mesaj içerir.
Şöyle ki: AKP iktidarı gidici olduğu belli ve karar alıcı merkez gücüne karşı, tepeden aşağıya doğru yumuşak bir iktidar değişiminin olabileceğini sinyallerini veriyor. Mevcut iktidar içinde sivrilmiş uçları yıpranmış yapıları tasfiye ederek ve birkaç kişiyi günah keçisi seçerek iktidarın el değiştirebileceğinin mesajını veriyor.
AKP sonrası olası bir CHP iktidarı sürecine doğru gidilirken, yumuşak bir sürecin başlatılabileceğini karşı tarafa beyan ediyor. Bu gücü ürkütmeden tepki ve öfkesini üzerine çekmeden helalleşebileceğini söylüyor.
20 yıllık süreç zarfında onca yaşanan zulüm, baskı, haksızlık, yolsuzluk sorgulanmadan adalet ve hukuk tecelli edilmeden insanların vicdanı, onuru onarılmadan bir helalleşmeyi gerçekleştirmek doğru ve gerçekçi değildir.
Toplum hakkını hukukunu helalleşerek ahirete havale etmeyecektir, beklentisi bu değildir.
CHP'nin Kılıçdaroğlu zihniyeti, islami bir jargonla helalleşmek kavramını geliştirerek, dağılmış, parçalanmış, umutsuz kitleleri yeniden sisteme entegre etme arayışıdır.
Şimdi tarihte bütün iktidarlar kurumsal devlet gücünü toplum üzerinde bir denetim mekanizmasına dönüştürmek isterler farklı politik siyasi partiler ayrı ayrı kulvarlarda olsalar bile, tek görevleri vardır o da toplumu sisteme yeniden entegre etme ve pekiştirme mücadelesini vermek. Siyasi bir parti çok büyük tahribatlar yaratsa bile, diğer bir parti bu güvensiz umutsuz dağıtılmış yapıyı yeniden bir umut ışığı yakarak sosyolojik olarak toplumu kendi eliyle sisteme entegre ederler. Özellikle devletçi milliyetçi yapılarda bu çokça görülen bir yöntemdir.
Türkiye'deki siyasal kültürel yapının sosyolojik refleksleri devletçi, milliyetçi bir yapıdır. Ayrı ayrı partiler olsa da genetik politik kodlarına işlenen devletçi biatçı bir kültürdür.
Kılıçdaroğlu'nun helalleşme söylemi 20 yıllık AKP iktidarına karşı radikal ve gerçekçi bir söylem değildir. Zalim ile mazlumu, haklıyla haksızı yerli yerine oturtmadan parçalanmış, dağılmış ve büyük tahribatlara maruz kalmış sosyal, politik ve ekonomik yapının derin yaralarını travmalarını helalleşme ile onaramazsınız.
AKP sonrası olası bir CHP iktidarının, yaşanan onca adaletsizliği, hukuksuzluğu sorgulayacak gücü, iradesi ve kararlılığı yoktur. Bunu beklemekte gerçekçi değildir.
Buna rağmen Kılıçdaroğlu ve CHP eşrafı helalleşmekle ne yapmak istiyor?
Amaç şudur: AKP' nin 20 yıllık iktidar sürecinde parçalanmış, dağılmış, umutsuzluğa düşmüş, derin travmaları yaşayan ve iktidara, sisteme güvensiz, inançsız toplumu CHP eliyle yeniden güven ve umut aşılayarak sisteme entegre etme arayışıdır. Bilindiği gibi CHP devletçi gelenekçi yapının en iyi sürdürücü gücüdür. Güvensizliğe ve inançsızlığa düşmüş toplumu devletçi ve milliyetçi söylem üzerinden yeniden formlandırılarak sisteme entegre edeceklerdir.
Türkiye'nin en önemli açmazı ve çıkmazı olan Kürt sorununa kalıcı ve güçlü bir çözüm CHP'den beklemek doğru olmayacaktır. Kürtlerle doğru ve gerçekçi bir şekilde helalleşmeden zalim ile mazlumu yerli yerine oturtmadan yapılabilecek bütün helalleşmeler gerçekçi ve kalıcı değildir.