Uzaktan çok uzaktan çümbüş ve defin sesi… Nerden geliyor nasıl geliyor? Bilemiyorum. Sorguladığım sorgulamaya çalıştığım düşünce dünyamdan“Hediye ile Medine” yi oluşturup yansıtmak ,onları ele almak istiyorum ….
“Hediye ile Medine”
Kadınlardı.
Yaman bakışlı, alımlı, zarif kadınlar…
Toplumun örf -adetleri ve ananeleri ile yaşamaya çalışan kadınlar…
Hem musiki icra eden hem Diyarbekir Belediyesi’nin maaşlı temizlik işçileri Hediye ile Medine…Diclenin kadınları…
Geceleri yakılan onbinlerce fanus ve meşalelerle aydınlatılan Dicle nehri…
Ut, tanbur, santur, kanun, çarpare, şeştari, berbuti, çeng, rebab, musikar, nefir, beleban, ney ve diğer aletlerle baykara fasılları yapılırken, çayda çeraglarla sabah ezanına kadar süren sazlı, sözlü yedi sekiz ay yapılan musiki ziyafetleri…
Dünyanın çok az yerinde buna benzer musiki âlemleri görülürdü. Bu musiki ziyafetleri içinde kadınlarda bir dünya oluşturmuşlardı kendilerine, yaşamlarındaki kesitlerin gölgesinde, düğünlerde…
Düğünlerin kadınlardan oluşmuş kalabalığında bir köşede oturmuş, def ve cümbüşün Mezopotamya’dan esen ezgilerini, çok sesliliğin sesi olup yansıtan, yaşatan kadınlarımız…
Diyarbekir’in ipek parçalarından biri olan mantin çarşafın içinde ne de güzel görünürlerdi.
Parmakları her defe ve cümbüşe değende çıkarttıkları sesler gülen görünen yüzleri içten içe ağlatırdı. Her ses bir haykırıştı onlar için bir haykırış… Mutlu görünüp mutsuz yaşamak aslında zor olandı. Onlar düğünlerin sesli korusu, oyunların ritimkarı iki kadın.
Etrafta birçok kadın, alavala çarşaflar içinde kadınlar.
Alavalayı “Hediye ile Medine”ye benzetiyorum, neden mi?
Çünkü çarşafa bakıldığı zaman görünen renk ile çarşafı döndürdüğünüzde ortaya çıkan renk arasında farklılık görülürde ondan. İşte bu eğlence dünyasında, dışları ile içleri bir olmayan kadınlarımız.
Hacı Üves’in dükkanından alınan maruken , vistra kumaşlarla tiril tiril ve dökümlü görünen elbiseler kadını nede güzel gösterirdi.Def ve cümbüşün ritmiyle ritim kazanan bedenler.
Yılı merak ediyorum. Duvardaki miladi takvim 1961’i gösteriyor. Erkekler ayrı yerde eğlenirken kadınlar ilahilerin, şarkıların, türkülerin âleminde gezinirlerdi.