“Kürt seçim ittifakı”nın gerçekleşmesi için yoğun bir çalışma yürüten AZADÎ Hareketi Siyasi İşler Sorumlusu Sıdkı Zilan ile ‘Kürt ittifakı’nın son durumunu konuştuk.
“Kürt seçim ittifakı”nın gerçekleşmesi için yoğun bir çalışma yürüten AZADÎ Hareketi Siyasi İşler Sorumlusu Sıdkı Zilan ile ‘Kürt ittifakı’nın son durumunu konuştuk.
‘İttifakın iki yönü var biri teorik diğeri pratik’
Kürt ittifakının tarihsel köklerine değinen AZADÎ Hareketi Siyasi İşler Sorumlusu Sıdkı Zilan, “Kürdistani ittifakın iki yönü var; birinci yönü teorik diğeri ise pratik yönüdür. Kürdistani ittifakın teorik yönü Şeyh Ehmedê Xanî’den başlayan bir özlem, rüya vardır. Kürtlerin bir statü sahibi olması, diğer milletlerle eşit bir muhataplık ilişkisinin olmasıdır. Fakat dar anlamda bu ittifak Kuzey Kürdistan’daki siyasetin yakınlaşması, işbirliği yapması ve ortaklaşmasını kast ediyoruz. Sadece belli bir partiye, örgüte yönelik olarak da – olursa olur olmazsa olmaz meselesi de – değildir” diye konuştu.
‘Türkiye’de Kürdistani seçmenlerin yüzde 30 dolaylarında bir karşılığı var’
5 Kürt partisi arasında sağlanan ittifakı değerlendiren Zilan, şunları söyledi: “Biz yaptığımız Kürdistani ittifakı dar çerçevede bir ittifak olarak görüyoruz. Hem toplumsal karşılığımız hem de gücümüz sınırlıdır. Bu konuda objektif olmak zorundayız, yoksa başarısızlık daha ilk adımdan başlar. Türkiye’de Kürdistani seçmenlerin yüzde 30 dolaylarında bir karşılığı var ve 7 Haziran’da malumunuz HDP yükseliş trendine girdi ve bunun 13 puanını aldı. Ama tabii bu oran en nihayetinde bu potansiyelin ancak yarısına karşılık geliyordu. Süreç bu potansiyelin tamamına ulaşmaya olanak sağlayabilirdi ancak bu hendeklerle sabote edildi. Biz hendeklere karşı olan Kürdistani çevreler olarak buna karşı çıktık ve ‘Kürdistan’a evet savaşa hayır’ dedik. Yani, barışın siyasi ve diplomatik yollarla mücadelesini verme taraftarı olduğumuzu dile getirdik. Şiddet ile bu haklı davayı kirletmenin bir manasının olmadığını defalarca dile getirdik.”
‘Türkiye siyasetinde vesayet bir realitedir ama değişmelidir’
Türkiye siyasetinin genelinde bir vesayet sorunu olduğunu belirten Zilan, “Tabii hendekleri HDP’nin desteklediğini söylemiyorum ama istendiği ölçüde sesini yükseltemediğini de ifade etmek istiyorum. Bu durum da ne ayıp ne de günahtır. HDP üzerinde bir vesayet olduğundan dolayı ona rağmen yaşanan süreçlerdir bunlar. Tabii bu vesayet konusu bir tek HDP’de yok, aynı şey HÜDA PAR için geçerlidir veya CHP için de geçerlidir. CHP’de de Kemalist bir vesayet var. Şuan AKP için de farksızdır. Şuan AKP’de özgürlük mü var? Bana göre AKP’de de bir Reis sultası var. Maalesef Türkiye siyasetinde vesayet bir realitedir. Tabii bu realitenin değişmesi de lazım, çünkü bu meşru bir şey değildir” dedi.
İttifak görüşmeleri 7 Haziran’dan sonra başladı
7 Haziran seçimlerinden bu yana ittifak arayışlarının sürdüğünü dile getiren Zilan, “Haliyle benim Kürt muhalefeti diye nitelendirdiğim partilerle biz bir araya geldik. Yani 7 Haziran süreci sonrası ve hendek meselesi döneminde bir araya gelerek istişarelerde bulunduk. Yine, Güney Kürdistan ‘Bağımsızlık referandumu’ meselesinde de bu partilerle bir ortaklaşmamız oldu ve birlikte ciddi bir lobi faaliyeti yürüttük. Bu süreçte Osman Baydemir ve bazı HDP’liler üzerinden olumlu bir tavır sergilendi. Ama HDP’nin resmi tavrı ikircikliydi. HÜDA PAR’ın da keza olumlu bir tavrı vardı. Yalnız her iki partide gelip bizimle bu süreçte ortaklaşmadılar. Yine, referandum döneminde PKK de Barzani’nin yıpratılması üzerinden bir tutum aldı. Biz o dönem tüm partilerden randevu istedik ama AK Parti bu talebimize olumlu bir yanıt vermedi. CHP’ye gittik ve Genel Başkan düzeyinde görüştük. Kürdistan referandumuna karşı çıkılmaması gerektiği, bunun Türkiye’nin zararına olmadığı, Barzani’nin Türkiye düşmanı olmadığı ve referandumun Kürtlerin de hakkı olduğu konusunda lobi faaliyeti yaptık” şeklinde konuştu.
‘Biz Kürt meselesinin kesinlikle şiddetten de bağışık olduğuna inanıyoruz’
Kürt sorunun çözümünü şiddetten bağışık olarak ele aldıklarını ve şiddeti tasvip etmediklerini ifade eden Zilan, şöyle konuştu: “Biz yine Afrin meselesinde de hiç tereddüt etmeden net bir tutum aldık. Biz PKK’den, YPG’den bağışık olarak Afrin’i savunduk. Kürt davasını da PKK’den bağışık savunuyoruz, çünkü ondan önce de Kürtler, Kürdistan meselesi vardır. Yani, bu dava bizim dedelerimizden kalan bir davadır. Biz Kürt meselesinin kesinlikle şiddetten de bağışık olduğuna inanıyoruz. Yani, biz silah, bomba işlerini, meskûn mahal çatışmalarını vs. tasvip etmiyoruz. Bunları kim yaparsa yapsın kötüdür. Biz şiddet dışı bir seçeneğiz. Biz ne devletin “terör” diye tanımladığı olgu ile mücadele ederken takındığı tavrın hukuka uymadığını, orantısız şiddetin sınırı aştığını, şehirlerimizi harap ettiğini, köylerin boşaltıldığını ve Sur’un, Cizre’nin ne hale getirildiğini hepimiz gördük. Aynı zamanda PKK’nin de savaş hukukuna uyduğunu söyleyemeyiz. İkisi de bu konuda sabıkalıdır. Haliyle bu noktada biz farklıyız ve tüm yanlışları cepheden eleştirebiliyoruz.”
‘HDP – HÜDA PAR ittifakı sağlansaydı Türkiye siyasetinde Kürtler kilit bir konuma gelirdi’
İttifakı genişletme amacıyla HÜDA PAR ve HDP ziyaretlerini değerlendiren Zilan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tabii biz ittifak olarak seçimlere de müdahil olalım dedik. Her ne kadar gücümüz, teşkilatlanmamız sınırlı olsa da HDP ve HÜDA PAR dışındaki tüm Kürt partilerle bir araya gelerek ittifak seçimlerde ortak tutum alma konusunda görüşmelere başladık. Tabii biz öncelikle ittifak içinde bir partinin seçim yeterliliği kazanabilmesi üzerinden bir güç birliği düşündük. İttifak görüşmeleri içinde bulunan HAK PAR’ın seçim yeterliliğini kazanamaması üzerine geriye Kürdi cenahta seçime katılan iki parti HDP ve HÜDA PAR kalıyor. Bunun üzerine HDP – HÜDA PAR ittifak ederse biz de desteğimizi sunalım dedik. Tabii bizim öngördüğümüz şekilde bir Kürdi ittifak olmuş olabilseydi bu devrim niteliğinde bir gelişme olurdu. Böyle bir durum ise hem Türkiye siyasetini hem de Kuzey Kürdistan siyasetini etkilerdi. Yani, oylar ikiye katlanır ve Türkiye siyasetinde Kürtler kilit bir konuma gelirdi. Yine Cumhurbaşkanlığını da Kürtler belirlemiş olurdu, çünkü Kürtlerin desteğini arkasına alamayan hiçbir güç Cumhurbaşkanlığını kazanamazdı. Tabii bu beklenti gerçekleşmedi. Burada da birçok manipülasyon yapıldı. HDP ve HÜDA PAR arasında herhangi bir görüşme gerçekleşemedi.”
‘HÜDA PAR kuzeyde ana muhalefet koltuğuna oturdu’
HDP – HÜDA PAR görüşmesinin gerçekleşememiş olmasının Kürt ittifakı açısından bir kayıp olduğuna vurgu yapan Zilan, şunları söyledi: “ HÜDA PAR’ın seçime giren tüm partilere yaptığı bir görüşme talebi vardı ve HDP buna cevap vermekte gecikince dolayısıyla bu seçim ittifakı süreci de bitmiş oldu. Tabii bu durumda HDP kendi listesi ile seçime girecek. Keza HÜDA PAR da kendi adaylarıyla seçime girecek. Tabii HÜDA PAR’ın baraj sorunu var ve ben şahsen HÜDA PAR’ın mecliste temsil edilmesini isterim. Çünkü HÜDA PAR’ın mecliste olması Kuzey siyasetine de bir denge getirecektir. HÜDA PAR kuzeyde ana muhalefet sayılır ve kuzey siyaseti tek kutupluluktan kurtulur, rekabet ortamı oluşur. HÜDA PAR kurulmadan önce HAK PAR bu dengeyi sağlamaya adaydı ancak şuan ibre HÜDA PAR’dan yana döndü. HÜDA PAR kuzeyde ana muhalefet koltuğuna oturdu ve hem nitelik hem de nicelik açısından çok ciddi de bir potansiyele sahiptir. Yani ben HDP’nin barajı aşmasını, HÜDA PAR’ın da meclis dışında kalmamasını istiyorum. Yani hem Türkiye siyaseti geneli için hem de Tüm Kürtler için söylüyorum, herkes mecliste temsiliyetini bulsun.”
‘Seçim ittifakı yapmayabilirler ama mutabakat sağlamak zorundadırlar’
HDP – HÜDA PAR arasında bir görüşmenin zorunluluğuna işaret eden Zilan sözlerini şöyle sürdürdü: “HÜDA PAR’la görüştüğümüzde diyaloga açık olduklarını ifade ettiler. Bugün için HDP – HÜDA PAR arasında bir görüşme gerçekleşmemiş olması görüşmeyecekleri anlamına da gelmez. Görüşmeliler de çünkü yarın aynı köye gidip oy isteyecekler. Haliyle görüşmek, oturup bir çay içmek zorundadırlar. Seçim güvenliği için işbirliği yapmak için toplumsal barış için mutabık kalmaları lazım. Seçim ittifakı yapmayabilirler ama bu mutabakatı sağlamak zorundadırlar. HDP’nin HÜDA PAR ile görüşmemesi ya da bu işi ağırdan alması sorunlu bir meseledir. Sadece HDP – HÜDA PAR değil hepimizin bir araya gelmesi lazım. Diyelim yarın seçim çalışması için aynı mekâna geldiler, birbirlerine selam vermeyecekler mi? İşte tam da bunun için şimdiden kamuoyu nezdinde görüşmek yararlı olacaktır kanaatindeyim. Tüm partilerin seçim çalışmaları esnasında karşılaştıkları bir ortamda selamlaşmalarında, oturup bir çay içmelerinde toplumsal bir maslahat yok mudur? Her şeyi seçim ittifakları üzerinden düşünmemek lazım.”
‘Önerilerimizi paket şeklinde en yakın zaman içinde HDP’den yetkililer ile paylaşacağız’
Zilan, HDP “Kürt seçim ittifakı” arasında süren görümlerin geldiği aşamayı ise şöyle değerlendirdi: “Şuan ittifak görüşmelerinin geldiği noktaya ilişkin ise şunları söyleyebilirim; Blok ile HDP arasında gelinen noktada hâlihazırdaki durum şudur: Biz yazılı bir metin sunduk ve onlar da bu prensiplere karşı olmadıklarını ve programlarına yakın bulduklarını ifade ettiler. Yani, diplomatik bir dille olumlu bir mesaj verdiler. Tabii bu olumlu bu mesajlar anlamlıdır ancak biz bunu niyetlerin ötesinde yazılı bir mutabakata bağlama taraftarıyız. Bunun için de öncelikle ittifak bileşenleri olarak kendi aramızda önerilerimizi yazılı hale getirerek bunu HDP’ye ileteceğiz. Yani, siyasal bakışımızı, temsil meselesine yaklaşımımızı bir paket şeklinde en yakın zaman içinde HDP’den yetkililer ile paylaşacağız. Yani, bir iki gün içerisinde bu müzakerelere başlayacağız. Tabii henüz bu iş olmuş bitmiş şeklinde de kamuoyunu yanlış yönlendirmek istemem. Hâlihazırdaki durum yüzde 50 – 50 şeklindedir.”