Cizre'de 4 Eylül günü ilan edilen 9 günlük sokağa çıkma yasağı boyunca, "güvenlik güçlerinin saldırıları sonucu" aralarında en az 4 çocuğun ve bir bebeğin de bulunduğu 21 sivilin öldüğü iddia edilen HDP raporunda, Cizre'nin "90’lar boyunca en çok zulüm ve baskıya uğrayan kentlerin başında geldiği" belirtildi. HDP'nin 7 Haziran seçimlerinde ilçede yüzde 92 gibi çok yüksek bir oy oranına ulaşması ve geçmişten gelen tavrı nedeniyle "yeni savaş konsepti"nde hedef seçildiği savunulan raporda, "7 Haziran’dan Ağustos’un son güne kadar sadece Cizre’de, Abdullah Özdal, Hasan Nerse (17), Emin Yanaş (10), Eyüp Ergen (27), Mesut Sanrı (39), Baran Çağlı (7), Sahip Akıl (31) isimli 7 yurttaş hükümetin silahlı kuvvetleri tarafından katledilmiştir. Sokağa çıkma yasağı başlamadan günler once Cizre’ye askeri yığınak yapılmıştır. Sadece sokağa çıkma yasağının başlamasına 3 gün kala 1 Eylül günü Nusaybin üzerinden Cizreye 150 zırhlı araç ve 50 otobüsle özel harekat polisleri sevk edilmiştir" denildi.
Açıklamada yaşamını yitiren sivillerle ilgili, "21 kişiden 15’i direkt kolluk güçlerinin açtığı ateş sonucu katledilirken, geriye kalanlarda hasta olmalarına rağmen saatlerce ambulansların mahallelere girişine izin verilmemesi sonucu hayatını kaybetmiştir" denildi.
Raporda Cizre'de yaşananlarla ilgili şu iddialar dile getirildi:
* Sokağa çıkma yasağının ilan edilmesi ile 2 heyet halinde ilçeye girmeye çalışan 11 vekilimiz 24 saat sonra ancak Cizre 'ye giriş yapabildi. Bütün askeri barikatlarda engellendiler, darp edildiler, hakarete uğradılar. Vekillerin araçlar ile Cizre girişine izin verilmedi. Bunun üzerine vekillerimiz ilçe girişinden yürüyerek devlet hastanesine ulaştı.
* Polisin ağır saldırıları özellik Nur, Cudi, Yafes ve Sur mahallelerine dönük oldu. Nur Mahallesi'nde kurşun ve ağır silahlar neredeyse bütün evlere isabet etti. Saldırılar nedeni ile Nur Mahallesi bir enkaza dönüşmüş, adeta Kobanê'yi andırmaktadır. Yafes Mahallesi Berivan Caddesi üzerinde bulanan yaklaşık 40 ev özel hareket timlerinin açtığı ateş sonucu hasar görürken, 3 ev tamamıyla kullanılamaz hale geldi.
* Cizre’de "sokağa çıkma yasağı" adı altında ilçenin tüm yaşam damarları kesildi. Sokağa çıkma yasağı süresince on binlerce insanın yaşadığı Nur Mahallesi'nde su ve elektrik hiç verilmezken ilçenin tümünde GSM operatörleri kesildi. İlçe 8 gün boyunca dış dünyadan yalıtıldı. Sivillerin yanı sıra görülen her canlıya anında ateş açıldı. Yurttaşlara ait ev, işyerleri ve araçlar yakılıp, yıkılarak tahrip edildi.
* Nur Mahallesi’nde görüştüğümüz yurttaşlar elektrik trafolarının kasti olarak zırhlı araçlardan açılan ateş sonucu hedef alınarak, patlatıldığını ifade etti. Trafoların yanması ile Nur Mahallesi 8 gün boyunca karanlığa gömüldü.
İsmini vermek istemeyen DEDAŞ yöneticisi trafolardaki 8 mm. et kalınlığındaki demirlerin zırhlı araçlardan açılan ateş ile delindiğini aktardı. Söz konusu yönetici trafo direklerinde açılan deliklerin ancak zırhlı araçlardan atılan kurşunlar ile delinebileceğini söyledi.
* Özellikle Nur, Cudi ve Yafes mahallelerinde hakim tepelere konuşlanan zırhlı araçlar 8 gün boyunca ilçeyi ateş yağmuruna tuttu. Mahalleleri gören yüksek binalara yerleştirilen keskin nişancı polisler kadın, çocuk, yaşlı, çocuk demeden evlerinin pencerelerinde, balkonlarda, avlularda, damlarda olan herkesi kurşuna tuttu. Cudi Mahallesi’nde 7, Nur Mahallesi’nde 6 ve Yafes Mahallesi’nde 2 olmak üzere toplam 15 sivil yurttaş polisin açtığı ateşle yaşamını yitirdi. Cudi Mahallesi’nde yaşamını yitirenlerin neredeyse tümü keskin nişancılar tarafından katledildi.
* Sokağa çıkma yasağı nedeni ile özel mülkler ve ticarethaneler kullanılamaz hale geldi. Binlerce ton gıda çürüdü.
* Sokağa çıkma yasağı nedeni ile 8 gün boyunca belediye cadde ve sokaklarda biriken çöp yığınlarını toplayamadı. Çöplerin toplanamaması sonucu ilçenin her yanında salgın hastalık tehlikesi baş gösterdi.
* Sokağa çıkma yasağının olduğu günlere Cizre Devlet Hastanesi adeta bir savaş üssüne dönüştürüldü. Çok sayıda özel harekat timi hastane çevresinde, acil kısmında ve hasta yatış katlarında bütün hastane çalışanlarına sözlü hakaret ve psikolojik şiddette bulunmuştur. Günlerce Devlet hastanesinde sadece bir doktorun çalıştığı tespit edildi. Çünkü sokağa çıkma yasağı nedeni ile doktorlar ve diğer hastane çalışanları ya ilçeye gelememiş , ya da can güvenliği nedeni ile ilçeyi terk etmiştir. Sokağa çıkma yasağının ancak 7’inci gününde Mardin ve Kızıltepe'den Cizre'ye gönüllü çalışmak için SES üyesi doktorların hastanede çalışmalarına izin verilmiştir.
* Cizre Devlet Hastanesi'nde görüştüğümüz ismini vermek istemeyen sağlık çalışanı hastanede maruz kaldıkları polis şiddetine ilişkin heyetimize şunları anlattı: "Hastanedeki sağlık çalışanları olarak polisler tarafından darp edildik, hakarete uğradık. Yasağın olduğu ilk akşam kafamıza silah dayayan kolluk güçleri, yaralı polislerin olduğunu kendileri ile zorla götürmeye çalıştılar. Çatışma alanına zorla götürülmek istenen hemşireler çığlık çığlığa ağladı."
* Sokağa çıkma yasağı nedeni ile taburcu olduğu halde hasta ve yakınlarının çıkışına özel harekat polisleri izin vermediği tespit edildi. Bazı hastalar ve refakatçiler ilk 3 gün boyunca hastanede mahsur kaldı.
* 4 Eylül, Mehmet Emin Levent (25) Nur Mahallesi Özgür Sokakta saat 01.00 civarı komşularının çığlığı üzerine evinden dışarı çıktığı sırada kapısının önünde polislerin zırhlı araçtan açtığı ateş sonucu yaralanmış, ambulansın gelmesine izin verilmemesine bağlı olarak kan kaybından dolayı yaşamını yitirmiştir.
* 4 Eylül’de, kolluk kuvvetlerinin yoğun saldırısı, tanklar tarafından atılan bombalar ve sonrasında meydana gelen patlamalar nedeniyle Hacı Ata Borçin (70) ve Xetban Bülbül (65) adlı 2 yurttaşımız kalp krizi geçirerek yaşamlarını yitirmiştir.
* 5 Eylül Nur mahallesi Botaş Caddesi'nde polisin zırhlı araçtan boma atar silahla attığı bombayla 1’i ağır 4 kişi yaralandı.
* 5 Eylül Cizre’nin Aşk Tepesi’nde konuşlandırılan keskin nişancıların açtığı ateş sonucu 15 yaşındaki H.B. ayağından ciddi yara almıştır. Güvenliği sağlanamayan yurttaş hastaneye götürülememiş, tedavisi diğer yurttaşlar tarafından yapılmaya çalışılmıştır.
* 5 Eylül, polisin rastgele açtığı ateşle ona yakın sivil yurttaş yaralanmıştır. Saray güçlerinin engellemeleri sonucu yalnızca 4 yurttaş hastaneye kaldırılabilmiştir, hastaneye kaldırılan yurttaşların isimleri; B.İ. (16) Ümran Asrak (18), Zinet Dirican (30), Meryem İşcen (40). Diğer yaralı yurttaşlar hastaneye kaldırılamadığından isimleri öğrenilememiştir.
* 5 Eylül, yaşını öğrenemediğimiz Deniz Gökay adlı yurttaş özel harekat polislerinin açtığı ateş sonucu ağır yaralanmıştır.
* 5 Eylül, polis yaşananları görüntülemek isteyen Dicle Haber Ajansı muhabirleri Nuri Akman ve Cihan Ölmez’e Kobanê caddesinde Akrep tipi araçtan ateş açmış, muhabirler kendilerini ara sokaklara atıp kurtulmuşlardır.
* 6 Eylül, Nur Mahallesi’nde polislerin zırhlı araçtan ateş etmesi sonucu evinin önünde bulunan Sait Çağdavul (19) boynuna ve koluna isabet eden kurşunlarla ağır yaralanmış, hastahaneye götürülemediği için aile bireylerinin gözleri önünde hayatını kaybetmiştir.
* 6 Eylül, Nur, Cudi, Sur ve Yafes mahallelerinde polisin saldırısı sonucu 3 kişi yaralandı, yaralılar ambulanslara ve mahallelerden çıkışlara izin verilmediği için evlerde vatandaşlar tarafından tedavi edilmek zorunda kaldı.
* 6 Eylül, Nur Mahallesi'nde bulunan Sait Çağdavul, 35 günlük Mehmet Tahir Yaramış isimli bebek, Cizre Devlet Hastanesi'nde bulunan önceki gün polislerce katledilen Mehmet Emin Levent (25) ve yaşanan patlamalar nedeniyle kalp krizi geçirerek yaşamını yitiren Hacı Ata Borçin (70) ve Xetban Bülbül (65) isimli yurttaşların cenazeleri güvenlik güçlerinin sürekli saldırısından dolayı defnedilemedi.
* 6 Eylül, Cizre'deki 3. Tank Taburu'ndan HDP'li milletvekilleri ve gazetecilerin de bulunduğu Nur Mahallesi'ne yönelik yapılan top atışları sonucu, top mermilerinin isabet ettiği 3 evin yandığı öğrenildi.
* 6 Eylül günü akşam saat 9-10 civarı yaralanan komşusu Bahattin Sevinik’i (50) hastahaneye götürmek için arabaya bindirirken zırhlı araçtan açılan ateş sonucu vücuduna 9 kurşun isabet eden Suphi Sarak (50) çocuklarının gözü önünde katledilmiş, bizzat katleden zırhlı araçtaki polisler tarafından bedeninin çocukları tarafından yerden alınmasına izin verilmemiştir. Komşusu Bahattin Sevinik de hastaneye götürülmesine izin verilmediği için hayatını kaybetmiştir. Ayrıca aynı araçta bulunan bir yurttaş da yaralanmıştır.
* 6 Eylül, Nur Mahallesi’nde 35 günlük olduğu öğrenilen Muhammed Tahir Yaramış adlı bebek evleri taranınca panikle eve doğru koşan annesinin kucağından düşüyor. Bebeğin sürekli kusmasına karşın aranan ambulans can güvenliği gerekçe gösterilerek gelmemiştir. Muhammed bebek daha hayattayken bulunduğu sokağın başına gelen ambulansta polislerce taranmıştır. Sarayın ve AKP’nin özel savaş güçlerinin ambulansın mahalleye girişini engellemeleri nedeniyle 35 günlük bebek müdahale edilemediği için yaşamını yitirmiştir. Küçük bebeğin cenazesi zırhlı araçların ve keskin nişancıların sokağa çıkan herkese ateş etmesinden dolayı Nur Mahallesindeki camide daha once katledilen Sait Çağdavul’un cenazesiyle beraber 30 saat boyunca bekletilmiştir. HDP Milletvekillerinin girişimleriyle cenazeler ancak 2 gün sonra hastahaneye getirilebilmiştir. (DEVAMI YARIN)