MGK bildirisinin "siyasete müdahale" anlamına geldiğini söyleyerek tepki gösteren HDP Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, bildiriye "MGK'nin genel sekreterlerinin sivil olması, zihin dünyasının da sivil ve demokratik olmayı sağlamaya yetmiyor" sözleriyle yanıt verdi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın hükümeti görevden alarak Binali Yıldırım'ı yeni bir Başbakan olarak ataması ve ilk Bakanlar Kurulu toplantısının Beştepe'de, yine Erdoğan başkanlığında yapılmasının ardından dün ilk kritik Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı gerçekleştirildi. Rojava sınırına askeri yığınak yapıldığı, Kürdistan'daki savaşın şiddetlendiği bir dönemde yapılan MGK toplantısının sonuç bildirgesinde, önceki bildirilerin sınırları zorlanarak, siyasete doğrudan müdahaleyi içeren ifadeler yer aldı.
AB ile ilişkileri şimdiye kadar 'desteklediği görüntüsü veren' ordunun önemli bir bileşeni olduğu MGK sonuç bildirgesinde, Erdoğan'ın eğilimleri doğrultusunda AB'ye önemli eleştirilerde de bulunuldu.
MGK halk iradesini tanımadı
Sonuç bildirgesinde bölgede yürütülen saldırılar ve benzer konuların ele alındığı belirtilerek, dokunulmazlıkları kaldırılarak Meclis'ten atılmak istenen HDP neredeyse "milli güvenlik gündemi" olarak toplantı gündemine dahil edildi.
Ayrıca sandık sonuçlarını tanımayan MGK, kimin halkın siyasi temsilcisi olup olmadığına da karar verdi. Bildirgede, bölgede yürütülen "operasyonlara" dikkat çekilerek, "Halkın desteğini alamayan ve teslim olmaktan başka bir çaresi bulunmayan terör örgütünün ve siyasi uzantılarının bölgede yaşayan vatandaşların temsilcisi olamayacağı vurgulanmıştır" denilerek HDP'nin aldığı 6 milyon oy yok sayıldı.
Bölge halkının temsilcisi olamayacağı ileri sürülen HDP, hem 7 Haziran'da hem de son seçimlerde bölge halkının yüzde 65 oranında desteğini almıştı. Yine HDP bileşeni olan DBP bütün bölge illerindeki belediyeleri elinde bulunduruyor.
6 toplantıdır en kısa sürede bitiriyor!
Yine aynı bildiride, "Kamu düzenini sağlamak amacıyla yerleşim yerlerinde itina ile icra edilen operasyonlarla vatandaşların en kısa sürede huzurlu ve güvenli bir ortama kavuşturulması, sıkıntıların giderilmesi gerektiği teyit edilmiştir" de denildi. Huzurlu ve güvenli bir ortama kavuşturulacağı belirtilen birçok ilçede yapılan saldırılar sonucunda adeta yaşam alanı bırakılmaz iken, "operasyonların en kısa sürede bitirileceği" yönündeki sözlerle ilk sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği Ağustos 2015 tarihinden beri geçen 10 aylık sürede sık sık vurgulandı.
MGK'nin saldırıların başlatıldığı 24 Temmuz'dan beri gerçekleştirdiği 2 Eylül, 21 Ekim, 18 Aralık 2015 ile 27 Ocak, 24 Mart toplantılarında da neredeyse aynı cümleler kullanılmıştı.
DAİŞ'e karşı mücadele yürüten YPG rahatsızlığı
Son günlerde Rojava sınırına askeri yığınak yapılırken, MGK toplantısında da bir kez daha DAİŞ ile mücadele eden YPG hedef alındı.
PYD'nin Moskova dışında Prag, Stockholm, Berlin ve Paris'te temsilcilik açılmasına tepik gösterilen bildirgede, "Bu tutumun dostluk ve müttefiklikle bağdaşmadığı" ileri sürüldü ve "verilen kararların yeniden değerlendirilmesi" istendi. DAİŞ'e yönelik neredeyse MGK'de değerlendirme yer almazken, "güvenli bölge ve uçuşa yasak bölge" talepleri yenilendi.
HDP Sözcüsü Bilgen: siyasete müdahale anlamına gelir
HDP Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, "dokunulmazlıkların kaldırılarak siyaseti yeniden dizayn etme" yaklaşımının bir devamı olduğunu söylediği MGK bildirgesinin siyasete müdahale anlamına geldiğini ifade etti.
Bilgen, bu konuda şunları söyledi: "MGK'nin genel sekreterlerinin sivil olması zihin dünyasının da sivil ve demokratik olmayı sağlamaya yetmiyor. Açıkça bir partiye oy veren seçmenlere iç düşman kategorisine sokan bir partiyi suçlayarak hedef gösteren yaklaşımın hukuk devletinde kabul edilebilir bir tarafı olamaz. Bu konuda bir açıklama yapmak ve yasal bir partiyi bu şekilde tarif etme hakkının olmadığını kamuoyuna deklere etmek kurulun başkanı ve kuruldaki siyasi temsilcilerin görevidir. MGK olağanüstü dönem hukukunun bir parçasıdır. Bugünkü uygulamaların da o dönem konsepti ile yeniden örtüşmüş olması dikkat çekiyor"
HDP Örgütlenmeden Sorumlu Eş Başkan Yardımcısı Nadir Yıldırım ise konuya ilişkin tepkisini şu sözlerle dile getirdi:
"MGK'nin bu bildirisi yabancı olduğumuz bir bildiri değil. Kürt siyasi hareketi her zaman, her zeminde bu tür muamelelerle karşılaşmıştır. Kürdistan'ın her yerinde, şehirlerinde, sokaklarında sonuna kadar direnişi esas olan siyasi temsilcilerinin asla diz çökmeyeceğinin yarattığı korkudur bu. Partimizi kast ederek, 'terörün uzantısı' olarak göstermelerini de anlıyoruz. Halkımız, gerçek temsilcisinin de asıl terörizmi geliştiren güçlerin kim olduğunu da çok iyi biliyor. Sokaklarda, kentlerde, Meclis'te de haklımızı temsil etme direnişimiz devam edecek. Bu lanetli yaklaşım, inkar ve imhayı esas alan Kürdü reddeden anlayışın 2016 yansımasıdır. Asimilasyoncu zihniyet devam ediyor. Buna karşı direnmekten başka yol yoktur. En iyi bildiğimiz şey direnmektir. Her türlü direnişi sürdürmeyi devam ettireceğiz."