AKP'nin Meclis'te milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırma çabasının HDP üzerinden bütün topluma baskı, tehdit ve hükümet terörü uygulama girişimi olarak değerlendirilen bildirgede, AKP'nin tekçi devlet anlayışına karşı tüm kesimlere "birlikte durdurabiliriz, birlikte kazanabiliriz" çağrısı yapıldı.
Halkların Demokratik Partisi'nin 2 Nisan Cumartesi günü Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş başkanlığında toplanan Parti Meclisi toplantısının sonuç bildirgesini açıkladı. Toplantıda dünya, bölge ve Türkiye'deki gelişmelerin ele alındığı ifade edilirken, içinden geçilen siyasi süreç değerlendirmesi yapıldı.
'Birlikte durdurabiliriz, birlikte kazanabiliriz'
Türkiye'de düşünce ve ifade özgürlüğünün birçok alanda ağır saldırılarla karşı karşıya bulunduğu bir dönemin yaşadığına dikkat çekilen bildirgede, bu dönemde barıştan söz eden herkesin ağır baskılarla karşı karşıya kaldığı ifade edildi. Bildirgede, "Bütün bu olup bitenler karşısında suskun ve tutumsuz kalmak en hafif deyimle suç ortaklığıdır" denilerek, bu gidişatı durduracak olan vicdanlı kesimlerin dün olduğu gibi bugün ve yarın da mücadelelerinden vazgeçmeyeceği ve bu karanlığa doğru gidişi asla kabul etmeyecekleri kaydedildi.
Bildirgede, HDP'nin bu karanlığa karşı mücadelesindeki kararlığı vurgulanarak, şu çağrıya yer verildi: "Bu gidişattan endişe duyan, yeniden barışı konuştuğumuz günleri özleyen, demokratik bir ülke hedefi olan, tek adamlığa, otoriterliğe, 'tekçi' toplum ve devlet anlayışına boyun eğmeyen, barışçı bir dış politika arzusunda olan tüm siyasi çevrelere, meslek gruplarına, sivil toplum kuruluşlarına, bireylere bir kez daha 'birlikte durdurabiliriz, birlikte kazanabiliriz' çağrısını yapıyoruz."
'Savaşın sorumlusu AKP'dir'
Kürdistan'dan yaşanan savaş koşullarının sorumlusunun AKP olduğu bir kez daha hatırlatılan bildirgede, "AKP-Saray iktidarının Suriye'de hayata geçirilen' ortak ve demokratik yaşam ve yönetim" modeline karşı düşmanca tutumunun, DAİŞ, El-Nusra, Ahrar ül-Şam gibi insanlık düşmanı örgütlerle kurduğu ilişkilerin sadece Suriye halklarını değil, Türkiye halklarını da tehdit ettiği belirtildi.
Bildirgede, HDP'nin hem ülke içinde hem de dışarıda barışçı bir politik ortamın ve ilişkilerin sağlanması mücadelesini sürdürmekte kararlı olduğu ifade edilerek, "Bu ortamın kurulabilmesi, savaşın durdurulması ve yeniden çözüm sürecine girilebilmesi için İmralı'da Sayın Abdullah Öcalan'a yönelik tecride son verilmesi gerekmektedir" denildi.
'AKP, yeni bir Arap kuşağı oluşturmayı amaçlıyor'
Ortadoğu'daki gelişmelerinde ele alındığı bildirgede, şöyle denildi: "Bu iktidarın demokratik çözüm sürecini ve bu sürecin sağladığı toplumda büyük destek gören çatışmasızlığı tarumar etmesi. Cizre, Silopi, Sur başta olmak üzere Nusaybin, Şırnak ve Yüksekova'da evleri tankla, topla yıkması, tarihi dokuyu yok etmesi, yüzlerce sivilin yaşamını yitirmesine neden olması, hem yaşamları ve yaşam alanlarını yok etmekte, hem de birlikte yaşama umudunu zayıflatmaktadır. Bu yıkımla iktidar yandaşlarına yeni rant alanları yaratılmaktadır. Bunun yanı sıra ciddi toplumsal sorunlara yol açacak bir demografik yapı değişikliği de planlanmaktadır. Bu plan, 50 yıl önce Baas rejiminde baba Esad'ın 'Arap kuşağı' oluşturması gibi, Suriyeli göçmenlerin AKP'li müteahhitlerin inşa ettiği bölgelere ve yapılara yerleştirilmesidir. Sınır hattı boyunca Cizre, Silopi, Nusaybin, Ceylanpınar, Viranşehir başta olmak üzere, o hattın tamamına Arap Suriyeliler vatandaş haline getirilerek yerleştirilmeye çalışılmaktadır."
Yaraları birlikte saralım
Sonuç bildirgesinde, AKP-Saray iktidarının harabeye çevirdiği şehirleri yağmalamasına ve kimliksizleştirmesine fırsat vermeden, o şehirlerin tarihine, çoğulculuğuna ve dokusuna uygun bir şekilde imar edilmesinin sağlanması gerektiği hatırlatıldı. Bu bağlamda da "Cizre'den Sur'a Dayanışma Kampanyası" için tüm parti örgütlerine, demokrat ve vicdan sahibi yurttaşlara, sivil toplum örgütlerine, meslek gruplarına bir kez daha azami çabayı gösterme ve yaraları birlikte sarma çağrı yapıldı.
Bildirgede, "AKP-Saray iktidarının baskı, zor ve katliamlarla ördüğü bu süreç, aynı zamanda onurlu bir duruşa ve mücadeleye tanık olduğumuz bir süreçtir" denildi.
Bildirgede, 1 Mayıs Dünya İşçi Bayramı'nda da alanlarda olunacağı anımsatılarak, "1 Mayıs'ta, dünyanın bütün işçi ve emekçilerinin, ezilen halklarının mücadele geleneğinin ışığında, AKP-Saray iktidarına karşı yeni bir yaşamı birlikte ve eşit koşullarda örme kararlılığı vurgulanacaktır" ifadelerine yer verildi.
'Hükümet terörü uygulama girişimi'
Dokunulmazlık tartışmalarına da değinilen, bildirgede şöyle denildi: "İktidarın, Meclis'te milletvekillerimizin dokunulmazlıklarını kaldırma çabası, bizim üzerimizden bütün topluma baskı, tehdit ve hükümet terörü uygulama girişimidir. Saray-AKP iktidarının, HDP'nin olmadığı bir siyaset alanı ve Türkiye yaratma planı, demokratik siyaset alanını kullanılamaz hale getirme çabasıdır. Konuşan, düşüncesini özgürce ifade eden milletvekili de olsa 'biz ona dokunuruz' şeklindeki tehdit, halkın kararlılığını ve mücadelesini dün olduğu gibi yarın da asla geriletemeyecektir. HDP ve dostlarını bir tehdit olarak gösteren ve Meclis'te dokunulmazlıklarını kaldırarak partiyi siyasetin dışına itmeye çalışan, yeni anayasa tartışmalarından uzak tutarak 'AKP-Saray Anayasasını' oldubittiyle hayata geçirmeyi hedefleyen zihniyet bilmelidir ki, bunlar arızalı demokrasinin tamamen berhava edilmesinin adımları olacaktır." (DİHA)