Ben ve yazarımız Şeyhmus Diken’in, Demokratik Toplum Kongresi Eş Başkanı Hatip Dicle ile gerçekleştirdiğimiz, gazetemizde iki gün yayınlanan röportajı yayınlanmadan yazıp, okumuştum. Yayınlandıktan sonra bir kez de gazetedeki şekliyle okudum. Tamamını okumanızı tavsiye ediyorum.
www.tigris haber.com adresinde 1 ve 2 bölüm halinde duruyor.
Röportaja başlamadan önce ki, bizimde kafamızda oluşturduğumuz tabloydu. Dicle, ses kaydına başlamadan, DBP ve HDP ilgilendiren siyasi konularda konuşmama ilkesini aktardı, sadece Demokratik Toplum Kongresinin işlevi ve genel siyasi konularda söyleşi yapmamızı önerdi. Bizim de kafamızda böyle bir düşünce olduğu için sıkıntı değildi, konuya kendi yaşamı ve siyasi konumuyla başladık.
Siyasi bir hareketin genel politikalarının uygulanması aşamasındaki görev bölümlerinin ihlal edilmemesi, herkesin kendi alanındaki sorumluluğu çerçevesinde konuşarak, görev alanını tanımlaması son derece önemliydi bizim için. İster istemez genel politikalara hitap eden soru ve cevaplar oldu, ancak bu durum da zorunluluktu.
Röportajın tamamının dışında ben özetle birkaç konuya değinmek istiyorum. Birincisi; Hatip Dicle’nin Türkiye sosyalist hareketi ile başlayan, DDKD-Şivancılar hareketi ile devam eden ve PKK hareketi ile buluşan siyasi yaşamı, 15 yıllık ceza evi hayatı oldu.
Toplum yaşamını düzenleyen ve düzenleyecek bir kurum olarak bilinmesi ve tanınması gereken Demokratik Toplum Kongresi, yasal statüsü olmamasına rağmen, sivil toplum hareketi statüsünde üst kurum olma özelliği gerek devlet gerekse toplum tarafından kabul edilebilir bir yerde duruyor.
DTK’nin görevi tek başına siyasi çalışma yapmak değil. İçeriden yâda dışarıdan birileri bu şekilde algılayabilir ancak, değil. Toplum yaşamını düzenleyen Sosyal Komisyonların varlığına işaret etti Hatip Dicle ve bilinmesinin gerekliliğine vurgu yaptı. Engelliler Meclisi, Kadın Meclisi, Gençlik Meclisi, Spor Meclisi, Sağlık Meclisi, Madde Bağımlılığıyla Mücadele Meclisi ve Emek Meclisi gibi, bu alanda bulunanların kendilerinin oluşturdukları meclisler var. Toplumsal Uzlaşma ve İkna Komisyonu var. Toplum içindeki sorunlara hakemlik yapmak üzere oluşturulmuş. Kan davalarından aile sorunlarına kadar hakemlik yapıyor. Sadece tefecilik ile ilgili sorunlarla ilgilenmiyorlar.
Yani sağlıktan temizliğe kadar, karşılaşılan sorunların çözümü konusunda DTK’yı harekete geçirmek mümkün. Belediye hizmetlerinden memnuniyetsizlikte buna dâhildir. Kendi kendini yönetme statüsünün hazırlayıcısı olarak da yorumlamamız gereken DTK’nın, devletten talep ettiği sivil toplum yasası varlık nedenini daha da pekiştirecek.
‘Avrupa Yerel yönetimler Özerklik şartı’ konusunu konuştuk. Aklıma gelmeyen bir duruma parmak bastı Hatip Dicle. Avrupa bunu 1988 yılında düzenlemiş, günün koşullarına uygun değilmiş. Avrupa yeniden düzenlemelere gidiyor. Üzerinde tartıştığımız konunun eskimiş olmasının sorunlarımıza çözüm olmayacağı gerçeğini kavrıyorum söyleşi sırasında.
Söyleşimizdeki konuların tamamı önemli, anlamlı ve konuşmamız gereken konulardı elbette. Ancak, benimde sürekli üzerinde durduğum ve sorunlarımızın çözümünün anahtarı olacak son bir konu var ki, hepimizin ısrarcı olması gerekiyor.
‘TOPLUMSAL MUTABAKATLI YENİ VE DEMOKRATİK BİR ANAYASA’ diyorum.
Hatip Dicle’de son noktayı koyuyor; “EVET, YENİ ANAYASA SON NOKTADIR, HEPİMİZİ BAĞLAR’ diyor.
‘Karmaşıktan basiti hedeflemek, aşılması zor engelleri önümüze koyar. Basitten karmaşığı hedeflemek, aşılması zor görünen engellerin sabırla, tek tek aşılmasını sağlar.