Bu aralar taktım atasözlerine ve deyimlere, çok riyakâr bir toplumuz her çeşit melanetlik biz de, arsızlık, hırsızlık, yolsuzluk biz de, toplum olarak zaten küflenmişiz, kirlenmişiz de kimsenin haberi yok, aslında var da kimse dillendirmeye cesaret edemiyor!
Su çürümüş,
Tuz kokmuş,
Ekmek küflenmış!
Var mısınız atasözlerini ve deyimleri irdelemeye?
“Zenginin malı züğürdün çenesini yorar!”
Zengin görünce de mayışırız, el-etek öperiz “Gelen ağam, giden paşam” diyen de biz!
Servetin kaynağı sorulduğunda da “Mülk Allah’ındır” biz emanetçiyiz diyen de biz!
“İyi insan lafının üstüne gelir!”
O insanın yüzüne gülümseyen de biziz, “İti an çomağı hazırla!” diyen de biz, arkasından dedikodu yapıp sinkaflı cümleler kuran da biziz!
“Yalancının mumu yatsıya kadar yanar!”
Yalancılar meydanlarda siyasi nutuklar atıp tutarlar, atış serbest!
Allah ne verdiyse; nasılsa yalanın vergisi, dilin de kemiği yok!
Ego tavan yapmış, ben yaptım oldu, benden önce buzdolabı yoktu, fırın yoktu, traktör yoktu… Yoktu… Yoktu!
Mum sönüyor, ampul patlıyor, millet birbirine bakıp gülümseyerek alkışlıyor…
Artık yalancının mumu yatsıya kadar değil hemen sönüyor, Pinokyo yalan söyledikçe burnu uzuyor, burnu uzadıkça güzelleşiyor, doğruları konuştukça da burnu kısalıyor ve neşeleniyor, bunu bir oyun olarak görüyor!
Ve Pinokyo siyasileri görüp-tanıdıkça yalanın bir oyun olmadığını bir hastalık olduğunu anlıyor bir daha da yalan söylememeye yemin kâsem ediyor!
“Minareyi çalan kılıfına uydurur!”
Çalıyorlar ama yol yapıyorlar, gerisi laf-ı güzar!
Hırsızlığa teşvik ediyorlar, ilginç olan yapılan yollar da ücretli!
Avrupa’da tek paralı yol bizim ülkede, o yüzden Avrupa bizi kıskanıyor, biz neden yolları, köprüleri paralı yapmıyoruz diye hayıflanıyorlar, çatır-çatır çatlıyorlar, ohhh-ohhh-oxeşşşş!
Ve o yüzden de siyasileri avuçları patlayıncaya kadar alkışlıyorlar!
“Bir elin nesi var iki elin sesi var!”
İşimize gelirse doğru söz deriz de anayasal hakkımızı kullanmaya kalkışınca da çete, örgüt kurmak ve örgüte üye olmaktan yargılanırız!
İşimize gelmeyince de nerde çokluk orda bokluk der işin içinden çıkarız, vesselam!
“Eğri oturup doğru konuşalım!”
“Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar!” demiş atalarımız, yani doğruları dile getirmeyin, ya susun ya alkışlayın ya da biat edin!
“Devletin malı deniz, yemeyen domuz!”
Güya çok Müslüman’ız ya, çalarız, çırparız, domuzlaşırız ama domuz eti yemeyiz!
Domuz eti yiyenlere de gâvur-kâfir yaftasını yakıştırıp lanetleniriz!
“Atın ölümü arpadan olsun!”
Dönemin Başbakanı ekonomik kriz çıkınca;
“Kamuda çalışanlara altı ay ücret vermeyelim enflasyonu düşürüp, krizi atlatırız” der!
Ne zekâ değil mi; üstelik bunu söyleyen de ekonomi profesörü…
At da ölür binici de, meydan onlara kalır!
“Denize düşen yılana sarılır!”
Koynumuzda yılan besleriz, yılan büyüyünce de, bana dokunmayan yılan bin yaşasın der geçeriz sonra da o yılan tarafından da zehirleniriz!
“Komşu komşunun külüne muhtaçtır!”
Komşularımızla hep kavgalıyız, komşularımızın kuyusunu kazarız, camilerine göz koyup, komşunun camisinde Cumayı eda etmeye yelteniriz!
Sözde yolsuzluğa karşıyız, dindarız, ağzımız her daim cami ama hırsızlığı meşrulaştırırız, “Bal tutan parmağını yalar.” der geçiştiririz!
“İyilik yap at denize, balık bilmezse Halık bilir!”
Balıkları aç bırakıp, yarına Allah Kerim deyip geçiştiririz, ardından da merhametten maraz doğar diyen de biziz!
“Dost kara günde belli olur!” ama “Düşenin de dostu olmaz”deriz bir tekme de biz savururuz!
“Ev alma komşu al deriz!” ev alıp komşuyu kovmaya çalışırız, ardından da “Komşu-komşunun külüne muhtaçtır” diyen de biz!
“Bir Türk dünyaya bedeldir!”
Askerlerimizin başına çuval geçirilir, iki askerimiz diri-diri yakılır, on vatandaşımız Mavi Marmara gemisinde öldürülür tık yok!
Bir dolar 30 liraya bedeldir!
“Cana geleceğine mala gelsin” deriz, ama “Mal canın goncasıdır” der, zırlarız!
Malı götüremezsek; “Azıcık aşım kaygısız başım” deriz, fırsatını bulursak “Atın ölümü arpadan olsun” deyip, avantanın peşinden koşarız! Avantacılığa karşıyız ama, “Bedava sirke baldan tatlıdır” deriz, Sirkeci’deki tüm sirkeleri indre-gandi yaparız!
“Gün doğmadan neler doğar,” “Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir,” güya rüşvete karşıyız ama, “Beleş atın dişine bakılmaz” deriz!
Zararın neresinden dönersen kardır, ardından battı balık yan gider der, zırlarız!
“Yalakanın iyisi, sahibi osurunca derin nefes alandır!” nefesi kir kokar, küf kokar, bok kokar, şükür eder hamdolsun der!
Burası Türkiye, trajikomik olayların yaşandığı ülke; atası ayrı dilden konuşur, evladı ayrı dilden!
Bu ülkede dünya insanlarla birlikte döner, komünisti milliyetçi olur ırk kutsar, ümmetçi olur ağzı cami kalbi murdar olur!
Sosyalisti liboş olur, entel otlanır maganda kusar!
Solcusu bozkurt işareti yapar, sağcısı 6. Filoyu kıble yapıp namaza durur! Ataları ayrı alem, evlatları ayrı alem, Hitler’e özenirler “Badem Bıyık” bırakırlar, Mevlana’dan dizeler okurlar:
“Ne olursan ol gel!”
Ardından da biat ve şükür etmeyeceksen sen gelme derler!
Hasılı ikiyüzlü bir toplumuz!