Depremin üzerinden 35 gün geçti, en az zararla atlatan illerde bile hala sorunlar var, eksikler var, görevi kötüye kullananlar var. Yazmak, anlatmak zorundayız. Diğer illerden vazgeçtik, en az zararla (400’ün üzerinde can kaybı) çıkılmasına rağmen, Diyarbakır’da hala az hasarlı, ağır hasarlı, hasarlı binaları konuşuyoruz.
Yani bu 30-35 gün içerisinde bazı binalara 3 ayrı hasar raporu verenler kimler?
Az, orta ve çok hasarlı belgeleri kimler nasıl, ne şekilde hangi kriterlere göre hazırlıyor, veriyor?
Doğrusu benim olduğu kadar, Diyarbakırlıların da merak konusu.
Özellikle son günlerde çevre şehircilik müdürlüğünden yana şikâyetler geliyor. Binaları inceleyen ekipler, her nasıl ve ne şekilde rapor tutuyorsa, iyice sarpa sarmış durumda. Az hasarlı, hasarlı, ağır hasarlı raporların çakışması ve çatışması nedeniyle insanlar ne yapacaklarını şaşırmış vaziyette.
Gazetemizin dünkü sayısında manşetten verdiğimiz haber işin özetiydi.
Süreç içinde, az, orta ve ağır hasarlı 3 ayrı rapora maruz kalmış 54 daireli sitenin sakinleri 18 gün binalarında oturduktan sonra, eşyalarını dahi almalarına fırsat verilmeden evlerinden çıkarılmaları örneklerden biri. Çok sayıda bu durumda olan bina var ve bir çözümsüzlük söz konusu.
Sorun çözülmediği gibi, çetrefilli bir hal alıyor.
Hasar tespiti yapan özel şirketler mi devrede?
54 daireli sitenin sakinleri böyle bir duruma işaret etti.
Kendilerine adres gösterilen şirkete karot almaları, inceleme ve rapor için toplam 64 bin TL ödeme yapacaklarını ifade ettiler. (Bunlar bakanlık referanslı, sertifikalı şirketlermiş)…Başka türlü nasıl olacak, birileri karıştıracak, birileri de düzeltecek ki rant alanları oluşsun.
Bu işlerin tamamı devletin, devletin kurumlarının işi olmasına rağmen, depremden dolayı ne yapacağını şaşırmış vatandaşa yük bindirmek, para harcatmak meselesi söz konusu olunca da aklımız karışıyor.
Yine mi fırsatçılık, yine mi haksız kazanç kapıları?
Diye de düşünmüyoruz değiliz!
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Sayın Murat Kurum bugün Diyarbakır’da olacak. Bakan beyin, depremden zarar gören yurttaşlara zaman ayırıp birebir sorunlarını dinlemesini rica ediyoruz. Sorunlar dinlenirse çözülür.
Sadece çadırkent ziyareti, yetkililerin vereceği brifing ile sınırlı bir gezi olursa, beklentilere de cevap aramanın zaten bir anlamı yok.