"Dünyanın her yerindeki halkların sesi olan basın olmadan, toplumun sesi olmayacağı gerçeğini unutmayalım. Bugün dünyanın her yerinde iktidarlar tarafından çok az olsa da insan hakları uygulanmak zorunda kalınıyorsa, bunda basın mensuplarının emeği olduğunu unutmayalım. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutluyorum."
Aralık 2019'dan itibaren, yani Pandemi başladığından beri, evimizde ulusal TV kanallarını izlemiyoruz.Uydu kablosunu bile bağlamamışız. Yalnızca Android televizyon ile internet yayınlarını, yani Google, Netflix, YouTube gibi platformları kullanarak dünyayı takip ediyorum.Diğer yandan cep telefonum aracılığıyla sosyal medyadan önemli haberleri alıyorum. Ancak ara sıra misafir olduğum yerlerde TV yorumcularını, tartışma programlarını ve haber yayınlarını izlemek zorunda kalıyorum. Özellikle her konuda uzman olduklarını iddia eden aynı kişilerin yer aldığı analistler beni şaşırtıyor.
Pandemi, deprem, terör, sıcak-soğuk savaş, sosyoloji, toplum bilimcisi, hukuk, siyaset, ekonomi, ekoloji, uzay, teknoloji, eğitim, borsa, suç analisti, teoloji, kadın hakları, insan hakları(...)kısaca evrendeki tüm konular da her hazan aynı kişilerden oluşan uzmanlarla dolu, önceleri öyle kızıyordum ki, hiç mi konunun asıl uzmanları yerine hep aynı yüzler var diye.
Biraz inceledim ve onlar haklı, ben yanlış anlamışım. çünkü doğru olanı yapıyorlar. Kendilerince Türkiye’nin menfaati için hepsinin ortak paydası vatanmış. Onların neyi doğru anladığını sizinle paylaşayım.
İnanın seyretmeme kararının almamın nedenlerini aşağıda sıralayacağım.
Her hangi bir konu ile ilgili algı yaratırken,
- Konunun durumunu yalnızca algıya uygun olarak sunuyorlar.
- Konunun durumunu doğru analiz eden faktörleri hedefe koyup, manipüle ediyorlar.
- Hitap ettiklerinin ezberinden ayrılmıyorlar.
- Her durumu dilemma mantıkla sundukları gibi gerçekleri sürekli kurguladıkları dilemma mantıkla ezberleri sunuyorlar.
- Algıda seçiciliği ellerinden geldikçe kullanıyorlar.
- Yaratıkları algıya uygun olmayanları da hedefe koyuyorlar.
- Her şart altında mağdur ve mazlum rolünü oynuyorlar.
- Mutlaka komplo teorisi uzmanı kendince hitap ettiğiniz kesimin kabul ettiği kişileri kullanıyorlar.
- Ama, Fakat, Lakin sözcüklerini çok fazla kullanıyorlar.
- Doğru bilgileri görmezden gelip, sürekli kurguladıkları algı ve manipülasyon senaryosuna sahip çıkıyorlar.
- Hitap ettikleri kitleye dini ve milli baskıyı kontrolsüz ve hoyratça uyguluyorlar.
- Cevap veremeyecekleri soruları ya görmezden geliyorlar ya da saptırma, kişiselleştirme ve safsata ile geçiştiriyorlar.
- Tüm eleştirileri karşı tarafın işbirliği ve işbirlikçisi olarak gösteriyorlar.
- Uyduruk bilgileri tarihsel bilgi olarak sunup, karşı taraf da aslında kökü ve mantığı olmayan düşman yaratıyorlar.
- Bunları veya bir kısmını uygularken karşı görüşte olanları aşağılıyorlar. Öyle böyle değil, fütursuzca küstahlaşıyorlar.
- Bir gün öncesinde yapılan edilenlerin hesabını sormak yerine hep bir gün sonrasından bahsediyorlar.
Bu durumu mutlaka kendi ekonomik ve sosyal çıkarları için kullanıyorlar. Bundan çıkar sağlayan kendi kesiminizden olduğunda onu görmezden gelip, ona hiç değinmeyerek, konuyu senaryoya uygun aynı ezberlerle devam ettiriyorlar.
Fikri takip algı ve manipülasyonun düşmanı, fikri sabit dostudur, deyimi öncelikleridir.
Ne demiş Dr. Paul Joseph Goebbels,
"Bir yalan ne kadar büyük olursa ve sürekli söylenirse, kitleleri daha çok etkiler. O yüzden yalanları sürekli olarak söylenecek".
Peki, yalan mı söylüyorlar? diye sorarsanız. Haşa!Haşa!Böyle bir şey kabul etmem. Sadece görevlerini yapıyorlar.
m.nesim.sevinc@gmail.com