Seçim yaklaşıyor. Ve seçim yaklaştıkça eski defterler de açılıyor.
Hep söylerim eğitimden sağlığa, ekonomiden iletişime yeni bir yaklaşıma, büyük bir değişime ihtiyaç var.
Günübirlik hesaplardan artık sıyrılmalı, bireyin çıkarlarından çok toplumun genel çıkarlarını öncelemeliyiz.
Başkanlık seçiminin en etkili sloganı “Koalisyonlar bitecek, istikrar sürecek” idi.
Öyle ya, parlamenter sistemde hükümetler kurulamıyordu. En yüksek oyu alan parti hükümeti kurmak için diğer partilerin kapısını çalmak ve iktidarı paylaşmak zorundaydı.
Bu durum sanki kötü bir şeymiş gibi anlatıldı. Ülke çoklu koalisyonlardan çok çekmişti. Bundan sonra yüzde 50 artı 1 oy alan tek başına iktidar olacak ve ülke güllük gülistan olacaktı!
Hesap uzmanları, siyaset mühendisleri, Orta Doğulu kafa hep bir tek partinin ya da adayın olağanüstü cazibesiyle seçimleri kzanacağını düşündü.
Ama henüz bir dönem bile bitmeden aksaklıklar, yanlışlıklar, hatalar ve saçmalıklar ortaya çıkmaya başladı.
Koalisyonlar dönemi bitecek diye beklerken şimdi çoklu koalisyonlar seçim öncesinde başladı.
Eskiden seçim sonrası başlayan pazarlıklar, bakanlık ve arpalık paylaşımları şimdi seçim öncesinde yapılır oldu.
Eskiden en fazla iki veya üç partiyle koalisyonlar yapılırken şimdi beş, altı, yedi partiyle yapılıyor.
Bunun adı güç birliğine gitmek değildir. Kimse kimseyi kandırmasın.
Tüm mesele iktidarı elde tutmak veya iktidara gelebilmek, işte bütün mesele budur!
Küçük partiler de en azından uyanık ve şanslı başkanlarını milletvekili, cumhurbaşkanı yardımcısı yapıp devletin malından ve olanaklarından oyları ölçüsünde yararlanma derdinde.
Ülke koalisyonlardan kurtulacak diye hayal kuruldu, şimdi koalisyonsuz seçime bile girilemiyor.
Toplum gördüğüm kadarıyla artık kuru söylemlere kulak asmıyor. Elbette ideolojik yaklaşımlarını terk etmeyen ya da oy verme alışkanlığını değiştirmek istemeyen büyük bir kitle de var.
Fakat ekonomik koşullar bu seçimin temel belirleyeni olacak. Demirel “Boş tencerenin götüremeyeceği iktidar yoktur!” demişti.
Tencereyi kim dolduracak sorusundan çok tencere nasıl dolacak sorusunu zeki insanlar soruyor.
İktidar eğer yine kendisinin ekonomik sorunları çözeceğini düşünüyorsa neden şimdiden çözmüyor? Elinde her türlü sınırsız imkanı var nasıl olsa!
Muhalefet yani iktidara talip olanların tencereyi nasıl dolduracaklarına dair bir söylemini, programını duymadım.
Çaldıklarınızı geri alacağım, topluma gaz veren bir slogandan başka bir şey değil. Bize ekonomiyi nasıl düzelteceğinizi, kaynakları nasıl kullanacağınızı açıklayın.
Maaşları artıracağız, depremzedelere ev vereceğiz, arabaları ucuzlatacağız, yemek vereceğiz demek kolay, söylersin olur biter ama para kaynağınız ne, bize onu açıklayın!
Ekonomi bu kadar kötüyken birbirine benzemezlerin bir araya gelmesi ve koalisyonları çıkarları doğrultusunda yapması bizi kurtaracak mı?
Birbirine benzemezler dedim ama aslında birbirlerine mecburlar demeliydi.
Öyle ya çoklu koalisyonlar döneminde en küçük parti bile mahalle külhanbeyi gibi meydana çıkıp racon kesebiliyor.
Zaten ağır sıklet partiler de yüzde 50 artı 1 için onlara mecbur.
Ne diyelim, koalisyonlar son bulacak diye başladık binde 1 oy alanların bile koalisyonlara girmesi için çırpınır olduk.
Sonumuz hayır ola!
SAYGIYLA VE RAHMETLE…
Çok yoğun bir hafta geçirdim. Biricik amcam Abdulkadir Kılıç’ı sonsuzluğa yolculadık. Bu dünyadan hafif adımlarla, kimseyi incitmeden ve bir avuç sevgi bırakarak Hakk’a yürüdü. Mekanı cennet olsun.