Birileri birinden, birilerinden gücü oranında, gücünü kullanarak, zorla, cebir yoluyla, şiddetle söke, söke para alabilir mi, malına mülküne söke, söke el koyabilir mi?
Hukuk devletinde olmaz.
Hukuku işleten ülkelerde olmaz.
Türkiye’de oluyor mu, el koyan var mı?
Var elbette.
Söke, söke şahıslarında, devletinde kasasındakilere el konuluyor.
Devlet bankalarının kasalarını söke, söke soyuyorlar.
Elbette ki hukuk devletiyiz!
Söke, söke, çöke, çöke kelimelerini ülkenin genel argo literatürüne yazdırdık.
Aman ha!
Sökmeyi, Çökmeyi unutmayalım, lazım olabilir.
Madem alıştık bu sökme, çökme işlerine, o zaman iktidarı da söke, söke almalı. İpliklerini pazara çıkarana dek sökmeli, bir daha sökmeli, sonra da tepelerine çökmeli.
Tabi ki hukuk devleti normları çerçevesinde sandık marifetiyle iktidarı söke, söke almalı, devleti-milleti söke, söke soyanları, devlete millete çöke, çöke büyüyenlere de hesap sorulmalı.
İşçinin, köylünün, çiftçinin, esnafın, öğrencinin, ev kadınının, gazetecinin, öğretmenin, daha doğrusu toplumun büyük bir kesiminin emanet ettiğini söke söke alma hakkı doğdu. Çünkü emanete ihanet var. Emaneti geri alacak kesim yüzde 40 ila yüzde 60 arası bir kesim. Yüzde 40’lık kesim zaten kalıcı, dirençli, hep vardı, varlığını sürdürdü, ülkeyi tamamen teslim almalarına engel oldu. Döneme göre gidip dönen yüzde 20’lik kesimin de artık mevcut iktidardan bir beklentisi kalmadı. Çünkü ülkenin kötü yönetildiği konusunda ikna olmuş vaziyetteler.
İşte tam da bu nedenlerden dolayı, iktidarı söke, söke almanın vakti ve zamanıdır. Halkın teslim ettiği emanete sahip çıkılmadığında, o emanetin yine o halk tarafından geri alınacağını unutan iktidarların sandık serüvenlerinin sonu her zaman hazin olmuştur.
Her şey yalan, bir tek halkın söke, söke geri aldığı gerçek.
Onun adı da yok edilmek istenen iradedir, özgürlüktür, devletin-milletin değerleridir. Halk yeri zamanı geldiğinde yok edilmek istenen değerleri sandık marifetiyle söke, söke geri alır.