15 temmuz akşamı ülkemizi derinden sarsan darbe girişiminden sonra etkileri devam etmekte olup sonuçlar üzerinden de değerlendirmeler yapılmaktadır. Darbe girişiminin salt FETÖ üzerinden değerlendirilmesi eksik olacağı kanaatindeyim. Zira,FETÖ ' nün ülke siyasetine de bürokrasisine de sızdığı ve örgütün hedefleri doğrultusunda ülke yönetimini ele geçirmek,kendilerinden olmayan hiç kimseye yaşama hakkı tanımamak, ülkenin tüm kazanımlarını sahiplenmek olduğu son eylemlerinden açıkça ortaya çıkmıştır. Bu hedef yeni oluşan ve hayata geçen bir hedef değildir. 40-50 yıllara sari ve zeminin güçlendirerek gelen bir gücün dışa vurumu olarak görmek gerekir 15 temmuzu. Ülke olarak çok daha fazla bedel ödeme ihtimalimizin kuvvetle muhtemel olduğu süreci atlatmış bulunmaktayız. Ancak bundan sonra ki yıllar ve dönemler de aynı sıkıntıya maruz kalmamak için de sağlam adımlar atmak zorunda olduğumuz kesindir. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana kah siyasi kah ekonomik sebeplerle suni şekilde yaratılan ve halkın bedelini ödediği tüm sorunların üzerine daha fazla cesaretle eğilmek ve çözüm iradesini ortaya koymak ilerki dönemlerde aynı girişimlerin ülke gündeminden çıkmasının en önemli reçetesidir. Cumhuriyetin kuruluş felsefenin ülkede kalıcı huzuru, barışı ve kardeşliği sağlamadığı son olayla daha iyi anlaşılmıştır. Devlet Başkan'ı sayın Recep Tayyip ERDOĞAN ' nın bir konuşmasında "... Devleti yeniden oluşturacağız.." Mealindeki cümlesi çok önemli ve sahiplenilmesi gerekir. Bunu başarabilirsek 2023,2053 ve sonrasında da 2071 hedeflerine daha sağlıklı ve kolay ulaşma imkanını yakalamış olacağız. Devleti yeniden oluşturmanın yolu kuşku yok ki Anayasadan geçmektedir. Demokratik,çoğulcu ve sivil anayasa hedefini yakalayabilirsek, hem etnik hem de inanç guruplarının sorunlarını çözebilirsek, Türkiye'nin önümüzdeki yüzyılları parlayan yıldızı olacağından kimsenin kuşkusu olmasın. Bu saatten sonra hiçbir siyasi parti ve ya gurup yeni Anayasa konusunda geri kalma hakkı olmadığı gibi lüksü de bulunmamaktadır. Hele hele 15 temmuz gecesinden itibaren yaklaşık 25 gündür meydanları dolduran milyonlarca vatandaşın darbe girişimine karşı göstermiş olduğu cesareti ve tepkisi dikkate alındığında Anayasa konusunda ayak direyen yada engel olan siyasi parti veya gurubun yaşama şansı da kalmayacaktır. Umarım halkın darbe girişimi üzerinden dile getirdiği yeni anayasa, sivil ve demokratik yönetim talebine hiç bir siyasi parti ve gurubun tepkisiz kalmaması ve hızlı şekilde hareket etmesidir. 15 temmuz gecesinin en önemli aktörü,darbeyi def eden ve darbe ihtimaline karşı halen meydanlarda olan halkın talepleri öncelikli ele alınması ve çözüme kavuşturulması elzemdir. Siyasi partilerin tümü darbe girişimine karşı tek dil üzerinde uzlaşması önümüzdeki süreçte halkın taleplerinin çözümünü de kolaylaştıracaktır. Gerek Devlet Başkan'ı Recep Tayyip ERDOĞAN ve gerekse Başbakan Binali YILDIRIM ve gerekse ana muhalefet ve muhalefet partileri de darbe girişimine karşı iradelerini güçlü şekilde ortaya koymuş olmaları da ülkenin aydınlık yarınlara kavuşmasının önünü açmıştır. Çünkü ne ekonomi ne siyaset ne de sosyal yaşam paniklemeden yoluna devam etmiş olması bahsettiğim siyasi aktörlerin uyumu ve darbeye karşı dik duruşlarının önemli etkisinin olduğunun unutulmaması gerekir.