"Kendi eliyle kendini yok etmek" diye bir tabir vardır. Bu tabir hem şahıslar hem de toplum-yönetimler için geçerlidir.
Bir Mümin; adaleti, hakkı, dürüstlüğü, emin olmayı, sevgiyi ve merhameti, helale riayet etmeyi ıskalayarak dünyevileşme ve menfaat hırs ve tutkusuyla, kendini yok etmiş olur.
Bir yönetim de (Devlet-Şirket-sivil toplum); kendine güvenenleri hayal kırıklığına uğrattığında veya değişik gerekçelerle dışladığında, adaleti, herkes için hakkı, tedbirli ve merhametli olmayı ıskaladığında, gücü dengesiz kullandığında, dün hak gördüğünü bugün red ettiğinde, kendini zayıflatmış ve yok oluşunu hazırlamış olur.
Dünyevileşme hali kendini müstağni görme halidir, Ahiret ve hesap verme inancını ıskalama ve kendini her şeye yeterli, en iyiyi, en doğruyu bildiğine ve adeta bir merkez olduğuna inanma halidir.
Bu hal hem insanlar hem de devlet-şirket-sivil toplum yönetimleri için geçerli bir haldir.
"Muhakkak ve mutlaka insanoğlu kendini müstağni gördüğünde azgınlaşır." (Alak:6-7) diye buyuruyor bizi Yaratan, halimizi en iyi bilen Rabbimiz.
Müstağni görme haline savrulan Müminlere Allah yardım etmez. Çünkü bu hal; HUDUDULLAH'a riayetsizlik ve bu hududu çiğneme halidir.
Bu hal kişi ve toplumlarda sürtüşme ve çatışmayı doğurarak memnuniyetsizliğin yükselmesini beraberinde getirir.
Kişi göreceli olarak halinden memnun olabilir, bu dönemseldir ve geçicidir. Her an memnuniyetsizlik hali nüksedebilir ve feveran başlayabilir. Oysa memnuniyet halinin kalıcı olması için halin sorgulanması, eksikliklerin yanlışlıkların düzeltilmesi gerekir. Toplum genelinde de memnuniyet halinin etkili ve yaygın olması, kişi memnuniyetini etkileyen ve arttıran bir faktördür elbette.
İçinde bulu8nulan hal ortadadır ve herkes ve kesimin bir şekilde şikayetleri ve yakınmaları vardır. O zaman düzelmek ve düzeltmek gerekir.
Düzelmeye nereden başlamalı?
Düzelmeye; adil, dürüst, doğru sözlü olma, vadinde durma, emin olma, merhametli ve vicdanlı olma, her hal ü karda hakka riayet etme, helale yönelip haramdan sakınma, kanaatkar olmayı israf etmemeyi bilme, kendisi için istediği ve hak gördüğünü kardeşi için de hak görüp isteme halini yol olarak belleyerek yürüme gayret ve iradesini kuşanmayla başlanmalıdır.
Kendini düzeltmeyenin, düzelmeyi ve düzgün olmayı hep başkalarından bekleyenlerin; düzelme istidadına zarar verdikleri bilinmelidir.
İçinde yaşanılan kan deryası coğrafyanın düzelmesi isteniyorsa; toplumda yaygın ve etkin olan dünyevileşme-menfaatperestlik-güçperestlik-menfaat için her hal ve şekle girebilme durumu- adaletsizlik-yalancılık-aldatıcılık hallerinin normal olmaktan çıkartılması ve tersinin hayatlara hakim kılınması zorunludur.
Kişi önce kendine bakmalı, kendini düzeltmeli ve etrafına bu düzgün haliyle örneklik oluşturarak düzelmeye katkıda bulunmalı. Fiiliyata geçmeyen sözün bir anlam ve etkisinin olmadığı unutulmamalıdır.
Kişi önce kendini, yok olmaktan, balçık boyutlu bir beşer olmaktan kurtarmalı ve Allah'ın ruhu boyutuna yönelmelidir ki, diğer insan-topluluk-yönetimlerin de Allah'ın ruhu boyutuna yönelmesine katkıda bulunsun.
Wesselam.