Dünyanın neresine giderseniz gidin, bu şehrin insanları kadar duygularını doruklarda yaşayan başka bir halk görebilir misiniz bilmiyorum. Zaten insanı insan yapan da bu duygulardır. İnsanoğlunun sahip olduğu ve 4 ana başlıkta toplayabileceğimiz ortak temel duygular şunlardır: SEVİNÇ, ÖFKE, ÜZÜNTÜ VE KORKU… Diğer tüm duygularımız bu 4 temel duygunun yaşadığımız coğrafya, topluluk ve benzeri diğer dış etkenler sonucu birleşim ve etkileşiminden doğar.
Öyle bir kentte yaşıyoruz ki, insanları bu 4 temel duyguyu da sonuna dek doruklarında yaşadılar ve hala yaşıyorlar. Tüm sevinçlerini doyasıya, aşklarını çılgınca sevdalarını gizlemeden rahatça ortaya koyabiliyor. Öfkeleri deseniz, bir başka… Yöre insanını öfkelendirmeye gelmez, köpürür hemen. Üzüntüleri ağıt olur, uzun hava olur dillerden dökülür yürekleri dağlar. Korkuları ise, elbette vardır ama asla korkularına yenik düşmezler. Dillere destan kara sevdaları da vardır bu sevdalar yüzünden aklını yitirenleri de…Tabi ki bu duygu yoğunluğu, Diyarbakır insanının günlük yaşamına da damgasını vurur. Yemek kültürü bile bu duygu selinden etkilenmiştir. Yaptığı işe gönlünü verip, severek icra eder. Beğenilmek ve taktir edilmek hemen herkesin ortak dileği, Diyarbakırlının da en doğal hakkıdır. İşte bu nedenlerden dolayı ortaya konulan her eserde olduğu gibi yemeklerinde de en güzeli en lezzetliyi her daim yakalamışlardır. Çünkü o eserde emek var, duygu var.
DİYARBAKIR CİĞERİNE COĞRAFİ İŞARET GELİYOR
Ben bu yazıyı kaleme aldığım sırada belki de bu belge alınmıştır bile. Çalışmalarda son aşamaya gelinmiş. Diyarbakır Burma Kadayıfından sonra sıra ciğerde…Müjdeyi Lokantacılar Kebapçılar ve Tatlıcılar Odası Diyarbakır Şubesi Başkanı HAŞİM ELKAAN verdi. Kendisi; bir zamanlar Bağlar Kaynartepe Mahallesinden komşumuzdu. İnsan gururlanıyor, birçok eski tanıdıklar bugün Diyarbakır’da etkin mevkilere gelmişler. Hepsine görevlerinde başarılar diliyorum. Sohbetimiz genelde Odaya bağlı esnafların sorunları ve dolayısıyla Diyarbakır ile ilgili idi.
Önündeki dosyaya takıldı gözüm bir an, meğerse içinde Diyarbakır’daki pandemi sürecinde sadece kendi odalarına bağlı esnafların çalıştırdığı elemanlardan tam 1500 tanesi işsiz kalmış. Hemen hepsinin kaydı o dosyada bulunuyordu. Yani Diyarbakır’daki işsizler ordusuna sadece bu sektörden tam 1500 kişi daha eklenmiş. Yavaş yavaş da olsa bir normale dönüş süreci yaşanmakta. Diyarbakır’ın tanıtımında etkin olan bu sektör, kente kattığı rant ile de ön planda gelmektedir. Özellikle Kayapınar İlçemizde adeta birbirleriyle yarışır hale gelen, milyon liralar harcanarak Avrupa ve hatta Dünya standartlarında yapılan mekanlar; bu ilçemizin modern yüzü ve Diyarbakır’ın göz önündeki vitrinidir. Kişisel olarak şunu söylemek isterim; bugün bu mekanlardan birine girdiğimde (özellikle tatlıcılar ve ünlü markaların şubeleri olarak faaliyet gösteren kafeler) adeta Antalya’daki 5 yıldızlı Otel lobilerinde bir mola vermiş gibi hissediyorum. Hizmetlerindeki kusursuzluk, ikramlarının zenginliği ve titizlik de cabası… Çoğu yerde günümüzde arık maalesef rastlanamayan bir “AHİ EVRAN” kültürünün özelliklerinin, Diyarbakır’da idame ettirilmesi de ayrı bir gurur kaynağı.
DEDİM YA, HAKKINDIR DİYARBAKIR!
Yemek kültürün, tarihin, coğrafi güzelliklerin, efsanelerin, yaşattığın geleneklerin, şarkıların türkülerin, surların, kalelerin hemen her şeyin ve de en önemlisi bu kentte yaşayan insanınla her alanda en güzele en iyiye layıksın. Modernleşmenin, özünü kaybetmek olmadığının en bariz örneklerinden birisin. ALLAH YOLUNU DA BAHTINI DA AÇIK ETSİN.