İslam sadece namaz, oruç, zekat değildi.
Mesela çocukları tecavüzle öldürenleri idam edip adaleti sağlamak da en büyük müslümanlık alametlerinden biriydi.
İşkence edilerek öldürülen masum hayvanların dahi intikamını zalimden söküp almaktı İslam...
İki halk savaştı mı, aralarında adaleti sağlayarak barışı bulmak, kardeşliği pekiştirmekti İslam...
Irkçılara, hamaset cahillerine, kibir budalalarına hak için tevazu göstermeden karşı çıkmaktı.
İslam Ömer gibi olmaktı, Ali gibi...
Hakiki tasavvuf bir tarafa, zamanın miskin ve tembel, cahil bırakan kof tarikatçiliklerine, embesil grupçuluklara karşı durup mümin canların birliğinden yana olmaktı, Akif gibi Kur'an ile terakki peşinde olmaktı.
İslam, sahtekar münafıkların, yanmayan kefen satıcılarının, din tacirlerinin, yobaz softaların anlattığı yalanlar değildi.
İslam yalnızca Kur'an ve sahih hadisler, sahih sünnet idi. Bu sarsılmaz yola göreydi hakiki içtihatlar, istişareler, yönetmelikler...
Sahteliklerle, zayıf rivayetlerin peşinde menfaat kayıklarıyla, bidatlerle, yalan kehanetlerle, embesil miskinliklerle hevasının peşinden sürüklenenlere ne yazık...
Kendilerini evliya diye peşkeş çeken bu saray soytarıları, canını Allah için veren gerçek evliyalar olan şühedayla hiç bir olabilir mi, kuşkusuz tırnak dahi etmezler.
Tacirliği din edinen iki yüzlüler elbette hak namına mücadeleye karşı duracaklar, elbette insanları mücadele yerine türlü bidatlerle uyuşturacaklar, ki işleri görülsün, bol bol köleleri olsun, içimizdeki kötüler kötülüğüne devam edecek, asıl soru şu, iyilerin, doğruların ittifakı nerede?
Sahtekarlar artık ifşa dahi edilmiyor, bu binbir sapkın yola sapış, tükeniş nereye kadar? İnsanları tek yol olan hakka, hukuka çağıracak davetçiler nerede?
İslam'ın işine gelen tarafını alıp işine gelmeyen tarafını gizlemeye çabalayan sinsi hilebazlara yazıklar olsun.
İslam'ı ırkçılığına peçe yapmak isteyen haysiyetsizlere yazıklar olsun.
Müslümanlar hakiki İslam hukukuna itaat etselerdi, bugün her imanlı millet tüm haklarını almış olurdu, öz anadillerde hakiki eğitimler sağlanmış olurdu, hakiki cezalar gelir, katliamlar, tecavüzler, hırsızlıklar, sapkınlıklar iyice azalmış olurdu.
İçimizdeki gayrimüslim azınlıklar dahi dünyada en güzel kanunlarla güvence altında olurdu. Harici ve rafızi ve evanjelist ve siyonist ve faşist olan bütün bir terör hadisesi kökünden kurutulurdu.
Canlarımız kudret elinde olan Cenab-ı Hakk hazretlerine kasem olsun ki, bize gereken gayret imanımızda saklıdır, yeter ki inanalım, azmedelim, başarabiliriz, dünyanın türlü türlü o vatandaşını yönetemediği boş yönetim biçimleri hep hikaye, her yerde çılgınca zulümler var, tek kurtuluş Asr-ı Saadet özüne geri dönmek, dosdoğru bir yönetime ancak o zaman yine kavuşabilir iman edenler, insanlık...
Ancak o zaman hiçbir firavun bir devleti maske edinip bir millete zulmedemez...
İslam sadece namaz, oruç, zekat değildi.
İslam barıştı, mücadeleydi, iyilikti, doğruluktu, güzellikti, erdemdi, gerçek özgürlüğün yurdu, hakiki mutluluğun ülkesiydi.
Hayatları ütopyalarla geçenlere aldırmayın, bizim önümüzde hakiki yaşanmış bir asır var, en somut örnek, tarih kitaplarında milyon kaydı ve delili olan ve her kesimin övdüğü bir asalet dönemi önümüzde rehber, o dönem gibi olmasa da yeni bir altınçağı biz de yaşayabilir, yaşatabiliriz...
Yeter ki sahiden inanalım, ihlas ile azmedelim... Vesselam...