TİGRİS HABER - DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 18’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 25’inci duruşmasının 2'nci oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda devam ediyor.
‘Siyasetçiler hala yargılanıyor’
Duruşmada söz alan HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, mahkeme heyetine, “Bir tebriği hak ediyorsunuz” diyerek konuşmasına başladı. Yüksekdağ, kurdaki artışa ve ekonomik krizin derinleşmesine dikkat çekerek, “İktidar sizinle birlikte bir seçim çalışması ve kampanya yürüttü. Bu zamana kadar muhalefete ve HDP seçmenlerinin oylarına saygı duyulmadı. Belediyelerine kayyum atandı. Siyasetçiler hala yargılanıyor. 2023 seçimlerinde Türkiye toplumu ortadan 2’ye ayrıldı. Bir tarafta hileyle hurdayla yalanla seçim kazananlar ve Türkiye’nin değişimden yana oy kullananlar. Hayat da, siyaset de, itibar da, bu düzende Türkiye'nin yarısına hakkaniyetli davranmadı, saygı duymadı. Bu memleketin yarısı mağdur, onlara küs, saygı görmemiş ve hakları ihlal edilmiş olarak yaşamaya zorlanıyor. Böyle bir tabloya uyandı Türkiye. İktidarın böbürlendiği zaferin gerçek karşılığı budur” ifadelerini kullandı.
‘Bizim için ölümden öte köy yok’
Doğruları ve gerçekleri söylemekten üşenmeyeceklerine dikkat çeken Yüksekdağ, bu gerçeklere kulaklarını tıkayanların, bu gerçekleri duymak zorunda kalacağını kaydetti. Yüksekdağ, “Bizim üzerimizden seçim çalışması yürütenler, AK Parti-MHP heyeti zaten kararı vermiş. Bu dava bu hüküm üzerinden sürdürülüyor. Siz karar vermeden Erdoğan hüküm kesti. Bunun üzerinden bir seçim daha yürüttü ve bir seçim daha kazandı. Sizin hakkınızı da yemiyoruz. Sizin sayenizde kazandı. Zafer konuşmasını yaparken, mutlu olmadı ve yine nefret saçmaya devam etti. ‘Biz kaldığımız sürece Demirtaş’ı bırakmayız’ diyerek balkon konuşması yaptı. Yeni yargı sistemi böyle ilerliyor. İnsan bile diyemeyeceğimiz varlıklar ‘Selo’ya idam’ sloganı attı. Demirtaş'a idam isteyen Yüksekdağ’a da Gültan Kışanak’a da idam istiyor. ‘Sizi hapsetmek yetmedi, ölülerinizi istiyoruz’ diyorlar. Bu konuşmaların yapacak siyaset sahası neden bu kadar muhafaza ediyorsunuz. Ben 7 yıl önce ne söylediysem, bugün arkasında duruyorum. Bizim için ölümden öte köy yok. Biz ne ile karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz. Bundan sonra da bildiğimizi yapacağız. O da direnmek. Biz bu zamana kadar direne direne geldik. Bundan sonra da devam edeceğiz. Zafer sarhoşluğu yaşayanlara soruyorum: Siz bundan sonra ne yapacaksınız? Seçim kampanyasını montajla yaptılar. Bu ülkenin yarısı montaj yapan siyasetçiyi savundu. Aynı şey yıllardır bizim davamızda da yapılıyor. Bu kumpas davasında da yapılıyor. Nasıl olsa iş yürür. Kaç tane AİHM kararı var ama kimin umurunda? 7 yıldır tutukluyuz. 7 yıldır hukuk dolandırıcılığı yapıldı. Uluslararası hukuk dolandırıldı. Kendi hukukunuzu dolandırdınız. Hukuk dolandırıcılığı yaptınız” şeklinde konuştu.
‘Sandığın tek başına demokrasiyi temsil ettiği söylenemez’
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi bir önceki Eşbaşkanı Gültan Kışanak da, kumpaslar üzerinden halkın iradesini cezaevinde tutanların halkın iradesine saygı duymaktan bahsedemeyeceğini belirterek, şunları kaydetti: “Halkın iradesini olanlar hala cezaevinde, Can Atalay’da hala cezaevinde. Siyasi partilerin kapısının önünde dahi açıklama yapamadığı, sendikacıların sokağa çıkamadığı, kadınların sokakta sürüklendiği bir ülkede sandığın tek başına demokrasiyi temsil ettiği söylenemez. Onun için mücadeleye buradan başlayacağız. Haklarımızı kullanmaya, örgütlenmeye, özgür irademize sahip çıkmaya devam edeceğiz. Demokrasi ancak böyle gelir. Yoksa manipüle edilen yöntemlerle yapılanlara tek başına halk iradesi açığa çıktı denilemez.”
‘Bu ülkeyi demokrasi düşmanlarına bırakmayacağız’
Kobane Davasının seçimleri kazanmak üzere açıldığını belirten Kışanak, “Kobane Kumpas Davası sandıktan böyle bir sonuç çıkmasının en önemli müsebbiplerinden bir tanesidir. O nedenle kazanacaksak burada kazanacağız. Kobane Kumpas Davasını Türkiye kamuoyuna anlatacağız. Bunların yalan olduğunu anlatıp, teşhir edeceğiz. Biz Kobane Kumpas Davasını anlatamazsak seçimlerde kazanamayız. Hakikat burada kumpas dosyalarının arasına kilitlenmiş. Bu ülkeyi demokrasi düşmanlarına bırakmayacağız. Manipülasyon, kara propaganda faşizmin en önemli araçlarından bir tanesidir. Hakikat de demokrasi mücadelesi yürütenlerin en önemli aracıdır. Küçücük bir zorlanmada bile kendi kişisel bekasının kaygısına düşen Süleyman Soylu, ‘Sayın Erdoğan beni çağırdı. Bu belediyelerden rahatsız olduğunu söyledi. Bende onları iki gün içinde görevden aldım’ demek ki bizim görevden alınmamızın hukuki bir gerekçesi yok. Sarayı rahatsız etmişiz. Bizzat bu operasyonu yapan, hakkımızda sahte delil üretmek için işbirliği yapan, kumpas dosyalarını derdest eden, sizi de enstrüman haline getirenler döner sizi de satarlar. Bu kumpas dosyalarının nasıl yürütüldüğü tek tek ortaya dökülecek. Zulmün karşısında yılgınlığa kapılmamak lazım. Zulüm mücadele gerekçesidir” ifadelerini kullandı.
‘Muhalefet muhasebe yapıyorum adı altında oyalanmasın’
Ülkede ekonomik krizin olmasına rağmen seçim kampanyasında kimsenin bu durumdan söz etmediğini dile getiren Kışanak, Kobanê Davası’nın bu yüzden açıldığına vurgu yaptı. Kışanak, “Onun için sabah akşam bu dava meydanlarda konuşuluyor. Halkın sofrasından çaldıkları ekmek konuşulmasın diye. Memleketin hakiki sorunlarını konuşmaktan uzak durarak seçim kazanılamaz. Mevcut iktidar kara propaganda üzerine yarattığı algılarla bu seçimi almaya ve muhalefeti de hakikatı konuşamaz haline getirdi. Bence özeleştiri verilecekse burada verilecek. Muhalefet muhasebe yapıyorum, eksiklerimi görüyorum adı altında oyalanmaya ve hırsızın hiç mi suçu yok durumuna düşmeye fırsat vermesin. Yaratılmak istenen toplumsal algı bütün suç muhalefetin hırsızın hiç suçu yok. Bu duruma izin vermemek gerekiyor. Bu halkın özgürlüklerini, sofrasındaki ekmeği, barış hakkımızı elimizden çalan bu iktidara karşı bir saniye bile durmadan mücadele etme zamanı gelmiştir. Demokratik mücadele böyle bir şeydir. Her zaman önüne bakar. Eksiğini görür yanlışını görür ama daha iyisini yapma iddiasını hiçbir zaman kaybetmez. Biz de daha iyisini yapma iddiasıyla bu davada kumpasa karşı mücadele edeceğiz. Umudumuzu emeğimizden, hakikatimizden alıyoruz. Umudumuz harekete geçmektir. Halklarımızın, ortak gelecek arzusunu kaybetmeden demokratik bir gelecek inşasına daha çok sahip çıkacağına inanıyorum” dedi. (Haber Merkezi)