Hava serin. Güneş ışınları her yere sinmiş. En belirgin hareketlilik kuşların cıvıltıları. Bunların varlığı, doğaya canlı bir renk katıyor. Güneşten yansıyan ışıltı, yapraktaki çizgileri belirginleştiriyor. Yol hareketli. Doğadaki sessizliği, arabaların akışı bozuyor. Birazdan insan hareketliliği başlayacak.
Canlılığın Sesi
Her şey capcanlı. Her renk gülümsemede. Her ses ayrı bir ahenk. Fark etmek gözleri kamaştırıyor. Sessizlik büyüleyici. Bunu bozan insanın algısı ve birikimleri. Hiçbir gürültü ve patırtı insan zihni kadar etkili değil.
Gün Başladığı Gibi Bitmiyor
Doğa, gün ayrımı yapmaksızın canlılığını sürdürüyor. Akış daimi olduğunda, canlılık, devam eder. Canlılık, var olmanın neşesi haline gelir. Akış, yaşamsal deneyimlerle engellendiğinde, canlılık, sönükleşir. Gün başladığı gibi bitmez. Başlangıcın bu hali canlı bir akışı getirmez. Güne başlamak herhangi bir zihinsel akışa girmeden, bunun farkındalığını yaşamaktır.
Canlı Olmak ve Var olmak
İnsan ile doğa arasında bir fark var. Doğa canlı akışını yürütürken, insan bu gerçekten koparak yaşamaktadır. Doğa, engelleri aşarak belirginleşen bir yaşam gücü iken, insan engellere takılmaktadır. Engellerini aşmayan insan, takıntılarıyla sürüklenir. Bu takıntılar insana hükmeder. Hayat karşısında savunmasız kalmanın temel nedeni budur.
Güne Başlamak Kendinden Başlamaktır
Kendinden başlayan insan, güne sağlam başlayan insandır. İç bütünlüğün ne ise yürüyüşün de odur. Sade bir içsellik, sağlam bir yürüyüşü getirir. Gün, bununla anlam kazanır. Güne sağlam başlamayanların dönüp kendi içsel yani zihinsel durumuna bakmaları gerekir. Her şey buradan başlar ve burada biter. Güne güzelliklerle ve aldığımız nefesi fark ederek başlayalım.