GÜNDEMLERİN GETİRECEKLERİ

Mümin Ağcakaya

 

 

Son süreçte iktidar ve muhalefet arasında yürütülen dosyalar savaşına, Zarrab’ın ABD’de mahkemede yaptığı itiraflar da eklenince gerilimin her geçen gün yükseldiğini görmekteyiz. Her geçen gün şiddetlenen bu kutuplaşma bir anafor gibi toplumu içine çekmektedir. Dosyalar da ortaya atılan iddialar- ithamlar ağır. Milyar dolarlara ulaşan iddialar. Komplo mu gerçek mi? Kamuoyu genel olarak siyasal eğilimine göre taraf ve karşıtı olarak saf tutarken; birde kendisini bu gelişmelerin dışında gören üçüncü kesim var.

 Görüntülü ve yazılı medya da neredeyse bir ,dizi film gibi her haber saatinin ilk gündem konularını oluşturan bu gelişmeleri merakla, heyecanla izliyoruz. Dozu gittikçe artan karşılıklı söylemler ve havalarda uçuşan dolarlar ve iddia edilen ilişkiler başımızı döndürmeye devam ediyor.

Taraflar ortaya atılan iddialar üzerine karşılıklı var-yok, sahte-gerçek üzerine üslubu da zorlayan benzetmelerle birbirlerine ver yansın ediyorlar. Bu atışmaları izleyenler; çoğu zaman işin özünü bir kenara bırakarak, kim kime daha usturuplu cevap verdi diye de düşünmeden edemiyor. Napolyon’un “Haklı olmak için, doğruyu yapmak yetmez, birde yönetilenlerin buna inanmaları gerekir. Güç kamuoyuna dayanır.’’ Belirlemesinde olduğu gibi taraflar siyasetin doğasında olduğu gibi burada da; halkı kendi yanında görmek istemektedir. Çünkü siyaset güç işidir. Gücün kaynağı ise halkın kendisidir.

 Bu kutuplaşmada, tarafların birbirlerine karşı yürüttükleri ajitasyon ve propaganda da, bilinen klasik siyaset kurallarını da aşarak iddia ve ithamlarını psikolojik savaş boyutuna da taşırdıklarını izlemekteyiz. Bu tarz yaklaşımlarla her kesim, toplumda etkisini güçlü ve canlı tutmak istemektedir. Söylemlerde kamuoyunu bilgilendirme ikincil plana düşerken; duygulara hitap etme de öncelik tercih edilmektedir. Gündemlerimiz çok sık değiştiği için bu gündemler de bir süre sonra eskiyecek, gittikçe sıradanlaşacak ve yeni gündemler bir öncekinin yerini alacaktır.

Biraz sağduyulu gündemleri takip etmeye çalışanlarda ise bir kaygı görülmektedir. O da; bu gelişmelerin faturasının ilerde, halka nasıl yansıyacağıdır. Vatandaş olarak bütün bunlardan sonra günlük yaşam nasıl etkilenecek. Cepteki paranın alım gücü kendini koruyacak mı yoksa alım gücü daha da düşecek. Bu soru kafaları karıştırmaktadır. Bütün bu gelişmelerin sonunda faturanın kendisine çıkması yoksulluk sınırında yaşayanların belini bir kat daha bükecektir.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.