Hayat pahalılığı yoksulluk ve açlık sınırında yaşayan insanları iyice köşeye sıkıştırdı. Yaşamsal ihtiyaçlarını deyim yerindeyse namerde muhtaç olmadan karşılamanın önemi büyük oldu.
Yaşam koşullarının köşeye sıkıştırdıgı insanlar daha ne kadar fedakarlık edeceğiz diyorlar. Bu durum biraz da şuna benziyor. Sırtlarında hayatın ağır yüküyle uzun bir tünele giren insanlar, tünelin ucundaki ışığa ulaşmak için can hıraş yol almalarına benziyor.
Yol uzun ve zahmetli. Bu yolculukta tünelden çıkış nasıl olacak? Yolcu tünelin ucundaki ışığa varacak mı? Yoksa sırtındaki yükün altında mı kalacak.
Haberleri izlerken çiftçinin tarlada ürettiği markette yedi kat fiyatına satılıyor diye. Üreten kazanamıyor, tüketicinin alım gücü yetmiyor. İnsanlar çaresiz kalıyor.
Günler geceleri kovalıyor. Her gece güne evriliyor. Güneşin her doğuşu, karanlığı alt etmesi yaşam umudunu canlı tutuyor. Ama günün aydın olması için tek başına yeterli olmuyor. Gün ancak inasanin sevdikleriyle, dostlarıyla birlikte olursa gün aydın oluyor.