Gidiyorum uzaklaşıyorum kendimden her şeyden kalbimin orta yerinde sessizce yalnızlıklar büyütüyorum,
her şey satılık Bu şehirde fiyatı bile belirlenmiş
sevgi, aşk umut, inanç... piyasaya sürülmüş
gülüşler ,bakışlar gösteri dünyasında ,tezgahtarın bağrışmalarında can çekişiyor
hiç kimse kendisi değil
bu şehirde
birbirlerinin gözlerine dokunmadan
hızla uzaklaşıyorlar karışıyorlar kalabalıklara herkes bir o kadar
acımasız ve tedirgin,
bir o kadar telaşlı
ve intikam dolu
kirlenmiş sözcükler
her gün durmadan
yalan öretiyor
Nereye baksan
kiminle konuşsan
her şey sahte, kavgalar bile
dokunmalar, gülüşler
ambalajlı, cilalı sözcüklerle
Süslenmiş ,şehir turları atıyor
Kutsadıkları
O gösterişli
O şatafatlı
dünyalarında bile melankolik mutluluklar büyütüyorlar
herkes yalnızlığını egosunda doyumsuz ,aç gözlü yüreğinin orta yerinde karaya oturmuş
kalbin sahilinde
endişeler büyütüyor,
ağlıyor yitirdiklerine
Ulaşamadıklarına
Bu şehir
ne çok beklentili
Ne çok EGO yüklü
Bakışlar büyütüyor..
Gidiyorum ve durmam diyorum bu şehirde
Bu şehirde
Herkes durmadan histerik hezyanlar tüketiyor
Teşhir ediyorlar
duygularını ,ruhlarını, bedenlerini ,aşklarını
vitrinde
satışa sunuyorlar
alıcı bekliyor
Her şeyin doğallığı ,
bir sabun köpüğü gibi kayboluyor, yeni imajların içinde
başka yüzlerde
başka maskelerde
Aksediyor ediyor, yüzleri
Gidiyorum durmam diyorum Bu şehirde
Hiç kimse, kimseyi anlamıyor
herkes anlaşılmazlığın cenderesinde
duvarlar örüyor benliklerine
ne tuhafdır ki ,
o kalın bariyerlerin arkasında herkes anlaşılmayı,onaylanmayı bekliyor.
Ahhh şu kemiksiz diller yokmu,
ne çok acımasız akıyor bu şehirde
Herkes çatallı dilleriyle
Zehir zemberek dolaşıyor Bu şehirde
Hem de acımasızca korkusuzca ve utanmadan
Birbirlerini dokundukları sarıldıkları yerlerden kanatıyorlar , deşiyorlar
ezip geçiyorlar
birbirlerinin üstünden
Açı ,acı bağrışmalara
aldırış bile etmeden
Umarsız, gamsız
Çekip gidiyorlar
arkalarına bile bakmadan
Birbirlerinin sofralarında sohbetlerinde
birbirlerinden habersiz birbirlerine
pusu kuruyorlar itibarsızlaştırıyorlar
yargısız darağaçları kuruyorlar
Ve bir birbirlerinin Can çekişmesini izlerken
Zafer turları atıyorlar
Bu şehrin caddelerinde ..
O birbirlerini kanatanlar
O Pusu kuranlar
Belli bir zaman sonra sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi yan yana gelip sevgi gösterisi yapıyorlar
Bu şehrin bu kentin duygusuz ,ruhsuz insanları
Her gün tüketip, fırlattıkları kendi karakterleri olduğundan habersiz
bu şehir, kasvetli, gergin sabahlarla uyanıyor
mutsuz, yalnız kabalıklar çoğaltıyor
Bu şehrin yüreği üşüyor caddelerinde çaresiz karanlık bakışlar geziyor kaçıp gizlendikleri odaları, yalnızlıkları var ,kutsal sandıkların kilitlerini yüreğinde taşıyorlar, güvendikleri bir limanları bile yok, ve çaresizce yine kendi limanlarına sığınıyorlar
kendi karanlık ormanlarını gittikleri her yere taşıyorlar
güvensizlikler örüyorlar yalnızlıklarına, gülüşlerine kilitli kapılarına
görünen dünyanın gösterişli insanları
ne çok yalnız,
Ne çok çaresiz
Ne çok güvensiz
bir başına kalmış ortada
Bu şehir sanki üstüne üstüne geliyor, çemberler örülmüş ruhlarına,
onca yaşanmışlıklarına direngenliklerine rağmen bir gün ,bu hayat diz çöküp anlından öpmedi onları
Bu şehirde Kime dokunulsa nereye gidilse nankörlük kol geziyor birikmiş gözyaşı dolaşıyor
Ahdı vefası yok bu şehrin
tedirgin , huzursuz gelecekler büyütüyor
Yalnız gecelerinde...