Her gelişin bir de gidişi vardır.
Erken ya da geç, ya da zamanı gelince!
Gidişler her zaman geçerlidir.
Dönüşü olur mu?
Ortama bağlıdır.
Diyarbakır’da çocukluğumuzda mahalle aralarında çocuklarına kızan annelerin sıkça kullandığı beddualara maruz kalmak da var maazallah!
Şöyleydi;
‘GİDİŞİN OLA DÖNÜŞÜN OLMAYA’
Çok ağırdı, ama yürekten değildi, dildeydi.
Ana yüreği bu, zaten dönüşlerde yumuşamış şekilde karşılardı çocuğunu, özrü de içinde olmak kaydıyla ‘Her şey dâhil’ statüsünde bir baş okşama, ardından da ‘Ana kurban’ lafı, hem af, hem geri dönüş vizesi, hem de özür manasında bir ‘Ana diplomasisi’ gerçekleşirdi.
Birey, ev, aile, köy, il, ilçe, ülke; birbirine ekleyerek yarattığımız yol yürüyüşünün sonucunda yaşamlarımızı teslim ettiğimiz ülke, devlet, büyük aile statüsü ve de bu erkleri yürütmesi için yetki verdiğimiz aracı kurum iktidar çıkıyor karşımıza.
Artık bir tek aile, anne, baba değil, çok sayıda, anne, baba var.
Yanmış yürekler, parçalanmış aileler, yok sayılmış aile bireyleri, kimlikler, mezhepler, dinler, diller…
Ve de onların tamamını mutsuz etmiş bir aracı kurum!
İşleri zor.
Bir tek anne değil ki, o kadar çok ana var ki, yüreği yanmış.
Ben şimdiden duyuyorum seslerini, çok sayıda haykırış var.
Ve diyorlar ki;
‘GİDİŞİN OLA DÖNÜŞÜN OLMAYA’…
Bence bu da iyi, gidip dönmemek, birde teneke bağlanarak gönderilmek var.
Geçmişte de tanıklıklarımız oldu, olmadıysa da okuduklarımızdan öğrendik, teneke bağlanarak gönderilenler olduğu kadar, geride hoş bir seda bırakarak gidenler de var.
Ama sonuçta herkes gidiyor.
Seçenekler önemli.
1-Hoş seda bırakarak gitmek
2-Teneke bağlanarak gitmek
3-Beddua ile gitmek
Bence en doğrusu demokrasiye uygun karakterde, sandık marifetiyle tıpış, tıpış gitmek.
Açlık, sefalet, işsizlik, yolsuzluk, hırsızlık gibi konuların her sabah gündem olduğu bir ülke statüsünden çıkmanın zamanı geldi.
Sebep, gerekçe, neden, niçin gibi sorular sormaya mahal kalmıyor yurttaşın kararlılığı karşısında.
Ne yapalım; kısmet bu kadarmış.
Vatandaş kararını vermiş, şimdiden kesin, net, kararlı konuşuyor;
‘GİDİŞİN OLA DÖNÜŞÜN OLMAYA’