Geri dönüşe “MAYIN” engeli

Çözüm süreci ile birlikte yaklaşık bir yıldır bölgede yakalanan huzur ortamı her ne kadar köye geri dönüşleri gündeme getirse de, dönüşlerinin önündeki en büyük engellerden biri olarak mayınlar görülüyor.

Ellerin tetikten çekildiği süreçle birlikte, mayınlar can almaya devam ediyor. Birçok köye mayınlar yüzünden geri dönüş yapılamıyor. İHD’nin rakamlarına göre bölgede son bir yıl içerisinde, mayınlar yüzünden 4 çocuk yaşamını yitirdi. 9’u çocuk 13 kişi de yaralandı. Mayınlar son 10 yıl içerisinde ise 260 asker ile 56 sivilin ölümüne, 622 asker ile 112 sivilin de yaralanarak, sakat kalmasına neden oldu. Sivil toplum örgütleri, Türkiye’yi 10 yıl önce imzalayarak, taraf olduğu ancak yeniden süre uzatma talebinde bulunduğu Ottowa Sözleşmesi’ndeki yükümlülüklerine yerine getirmeye çağırdı.

Mehmet PİŞKİN/Gencer ARPACI
DİYARBAKIR - Yaklaşık bir yıldır devam eden “çözüm süreci” sayesinde yakalanan huzur ortamı, 1990’lı yıllarda köylerinden göç etmek zorunda bırakılan yurttaşlar için geri dönüşleri de gündeme getirdi. Ancak gerek dönüşler için yeteri imkân sağlanmaması gerekse halen birçok köy ve arazide gömülü bulunan mayınların temizlenmemesi, bunun somut bir boyut kazanmasını engelledi. Ellerin tetiklerden de çekildiği süreçte, mayınlar can almaya devam etti. İHD’nin rakamlarına göre, sadece çözüm sürecinin başlamasından bugüne kadar 4 çocuk mayın yüzünden yaşamını yitirdi. 9’u çocuk 13 kişi de yaralandı. 

1 milyon 3 bin 943 mayın gömülü
Ancak Türkiye, çözüm süreci ile birlikte mayınların temizlenmesi için daha fazla çaba göstermesi beklenirken, 1 Mart 2004’te imzaladığı Ottowa Sözleşmesi’nin yükümlülüğünü, üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen yerine getirmediği gibi, yeniden süre uzatma talebinde bulundu. Bu talebe ilişkin hazırlanan rapor da, Türkiye’deki mayın gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. Raporda, Türkiye sınırları içerisinde ve sınır bölgelerinde 3 bin 174 mayınlı arazinin olduğuna ve bu arazilerde, 1 milyon 3 bin 943 mayının toprağa gömülü halde bulunduğuna dikkat çekildi. Bu arazilerin 214 milyon 732 bin 127 metrekarelik bir alanı kapsadığı da vurgulandı. Ayrıca, 346 arazide ise mayın olacağına ilişkin şüphelerin olduğuna işaret edildi. Raporda, şu illerde mayınlı arazilerin bulunduğu kaydedildi: Diyarbakır, Batman, Siirt, Mardin, Tunceli, Bingöl, Bitlis, Ardahan, Hakkari, Şırnak, Van, Kars, Iğdır, Ağrı, Gaziantep ve Hatay.
10 yılda 316 kişi öldü
Raporda, Türkiye’nin sözleşmeyi imzaladığı tarihten 2012 yılına kadar mayınlar yüzünden yaşamını yitiren ve yaralanan kişi sayısına da dikkat çekildi. Buna göre, 260 asker ve 56 sivil yaşamını yitirdi. 622 asker ile 112 sivil de yaralandı.
 

“Sözünü tut, mayınları temizle”
Sivil toplum örgütleri, Türkiye’yi taraf olduğu sözleşmedeki yükümlülüklerine yerine getirmeye çağırdı. Mayınsız Bir Türkiye Girişimi Sözcüsü Müteber Öğreten, 2014’ün hem uluslararası mayın yasağı anlaşmasının 15’inci yılı, hem de Türkiye’nin sözleşmede 10’uncu yılı geride bırakması nedeniyle oldukça önemli bir tarih olduğunu belirterek, “Bundan dolayı uluslararası kampanya bütün ülkelere taahhüdünü taahhüt et çağrısında bulunuyor. Biz de Türkiye’ye ‘sözünü tut, mayınları temizle’ çağrısında bulunuyoruz” dedi.
“Bir milyon kişi risk altında”
Türkiye’nin 10 yıllık süre içerisinde ne yazık ki mayın temizliğini gerçekleştiremediğine işaret eden Öğreten, şunları kaydetti:
“Toprak altında halen bir milyon mayın bulunuyor ve temizlenmediği sürece bir milyon kişi risk altında yaşayacak. Nitekim daha iki gün önce Nusaybin’de bir çocuk ne yazık ki mayın nedeniyle uzuvlarından birini kaybetti. Mayın temizliğinin gerçekleştirilmediği her an ve her dakika, yeni bir mayın kurbanı anlamına geliyor. Bu nedenle 8 yıllık gecikme, neredeyse bine yakın yeni mayın kurbanı demek olacak.”

“Karakollar kaldırıldı, mayınlar kaldı”
Barış süreci sonrasında çatışmaların durması ile birlikte köylerini terk etmek zorunda kalan insanların yeniden yaşadıklara yerlere dönme isteğinin de mayınların temizlenmemesi durumunda çok vahim sonuçlar doğuracağına işaret eden Öğreten, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çünkü terk edilen köylerde geçici karakollar kuruldu ve etrafları mayınlandı. Ancak daha sonra bu karakollar kaldırıldığında mayınlar o topraklarda kaldı. Ne etrafları işaretlendi ne de çitlerle çevrildi. Dolayısıyla hangi köyde hangi karakolun etrafında bu mayınların var olduğuna dair hiçbir bilgi yok. Bu konuda sivil halka yönelik bir uyarı da yok. Ve insanlar döndüklerinde mayınlı topraklara dönmüş olacaklar. Bütün bu gerçekleri göz önüne alırsak, mayınları temizlenmesi için hükümetin bir an önce harekete geçmesi ve mayın temizliğini daha fazla ertelememesi gerekiyor. Biz bu konudaki sivil topum kuruluşu olarak, hükümeti bu konuda sözünü tutmaya davet ediyoruz.”
 

 “Genelkurmayın envanterinde gizli”

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, çözüm sürecinin sadece çatışmalı ortamın durmasını sağladığını belirterek, çatışma kaynaklı hak ihlallerinde düşüş yaşandığını ancak mayınlı alanlardaki ölümlerde herhangi bir değişiklik olmadığını vurguladı. Bölgede özellikle 90’lı yıllarda ve sonrasında yaşanan çatışmalı ortam nedeniyle binlerce köyün boşaltıldığını anımsatan Bilici, şunları kaydetti:

“Boşaltılan bazı köylere mayınlar döşendi. Ancak kaç köye mayın döşendiğini Genelkurmay Başkanlığı’nın envanterinde gizli olduğu için bilmiyoruz. Bu da uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Çünkü mayınlı arazilerin çok açık bir şekilde levhalarla belirtilmesi gerekiyor. Ama maalesef Türkiye bu konuda çok ciddi hak ihlalleri yapıyor ve sürece rağmen birçok mayınlı arazi bilinmiyor. Bu konuda insanlara bilgi verilmemesi hem insanlık suçudur hem de uluslararası suçtur.”
 

“Bu iki neden ortadan kaldırılsın”
Süreçle birlikte köye geri dönüşlerin olmamasının iki nedeninin olduğuna da dikkat çeken Bilici, bunlardan birincisinin mayınlar, ikincisinin ise geçici köy korucuları olduğunu vurguladı. Bu nedenle hem koruculuğun kaldırılması hem de mayınların temizlenmesi gerektiğini anlatan Bilici, “Köye dönüşlerin önünün açılması için bu iki nedenin ortadan kaldırılması gerekir. Ayrıca Türkiye’yi taraf olduğu sözleşmenin gerekliliklerini yerine getirmeye çağırıyoruz. Mayınlar yüzünden ölen ve ölecek her insanın sorumlusu devlettir” dedi.


 

“İnsanlar geri dönmek istiyor ancak...”
Amed Göç-Der Başkanı Vecih Aydoğan ise, göç eden insanların köylerine dönmek istediklerine dikkat çekerek, şunları kaydetti:
“Köye geri dönüşlerin önündeki en büyük engellerden biri mayınlı arazilerdir. İnsanlar bu yüzden köylerine dönemiyorlar. Bizler mayınlı arazilerin nerelerde olduğunu bilmiyoruz. Ancak devlette bunun haritası var. Devletin sürecin etkin bir şekilde işlemesi için bu arazileri mayınlardan arındırıp, köylülerin geri dönüşünü sağlaması gerekiyor. Çözüm süreci ile birlikte daha aktif bir şekilde temizlenmesini beklediğimiz mayınlarla ilgili herhangi bir çalışmanın yapılmaması ve bu konuda imzalanan sözleşme için ek süre talep edilmesi de üzücüdür.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Diyarbakır Haberleri