Demokrasi; insanların "kendi kendini yönetmesi" dense de, insan hak ve özgürlükler için "devletin idare edilme" biçimi ve "çarelerin merkezi" ile iyi bir yönetim biçimi olsa da; müslümanların yoğun yaşadığı ülkelerde durum hiçte olumlu değildir.
Demokrasi gereği yapılan seçimler ve neticesinde iktidar olanların, bir kısım icraatları yanlıştır.
Özellikle iktidar olanların muhalifleri susturmak içi; hain, bölücü ve benzeri suçlamalarla onları itibarsızlaştırma çabaları yanlışların en büyük kaynağıdır.
Yine ülkenin nimetlerini yandaşlarına peşkeş çekme şaibeleri ise düşünülmesi gereken bir başka konudur.
Müslümanların yoğun yaşadığı ülkelerde iktidara gelenler de güzel işler yapılsa da, insan hak ve özgürlükleri bakımından sıkıntıları hep olmuştur.
İşte Irak, Saddam, Halepçe Katliamı...
Sürüye ve Esed ailesinin yaptıkları...
Mısır, Libya, Yemen... ve diğer ülkelerdeki insan hakları ihlalleri ve yaşanan sıkıntılar.
Ya ülkemizde?
Durum nispeten biraz iyi olsa da durum aynıdır.
Kendilerini "Laik ve demokratik" olarak kabul eden kesimin; dininin emrine uygun yaşamak isteyenlere baskısı, dinini öğrenmek isteklerinin isteklerinin engellenmesi, "irtica ile mücadele", "yeşil sermaye" ve bezeri dini bütün insanlara yaptıkları baskılar...
Ya iktidara gelen dindar! Kesim ve icraatları.
Onlarında bölücü, hain, teröriste yardim yataklık... adı altında yaptıkları baskılar da hiçte az değildir.
Arapların bir deyimi var "siva siva", yani; ikisi de aynı. Türkçe deyim olarak da "Tencere dibin kara, seninki benden kara"
Gerçekten demokrasi güzel bir şeyse, ülkemizde; Sağcı, Solcu ve Askeri darbeyle iktidara gelenlerin insan hakları karneleri neden bu kadar kötü?
Dönemin başbakanı bir başka ülke ziyaretinde o ülkenin kralına demokrasinin nimetlerini ve güzelliklerini anlatmış.
Kral, "Çok güzel şeyler anlatıyorsun. Ülkeler için demokrasi güzel bir yönetim biçimi." Başbakan "evet sizin de demokrasiye geçmenizi öneririm" dediğinde kral "ülkeniz demokrasiyle idare ediliyor öyle mi?", başbakan "evet" deyince kral "o zaman ülkenizde suç oranı düşmüş, hapishane sayısı azalmış, polisiye tedbirlere fazladan ihtiyaç duyulmuyor demektir. Öyle mi?" Diye sorduğunda başbakan, "Hayır bu dediklerin olmamış hatta hapishane sayısı, suç oranı ve çeşidi artmış..." dediğinde kral "kusura bakma senin beğenmediğin ülkemde hapishane sayısı artmamış hatta parmak sayılarını geçmeyecek kadar az ve onların da büyük çoğunluğu boş..."
Başka ülkelerdeki demokrasiyi bilmem ancak ülkemde sıkıntıların var olduğudur.
İşte örnek;
Ömer Faruk Gergerlioğlu milletvekilliğinin düşmesi ve fezlekesi mecliste olan milletvekilleri.
Halkın seçtikleri vekiller bile halk tarafından değil başka vekillerin iradesiyle vekilliklerinin iptal edilmesi...
Terör ve teröristi savunmak kabullenecek bir durum değildir.
Ancak "terör ve teröristi" bahane edilerek valiliklerin meclis tarafından iptal edilmesi doğru değildir.
Terör ve teröriste destek verenlerin suçları sabit görüldüğünde gereğini adli makamlar yapmalıdır. Ancak Vekillikler meclisteki vekillerin oylarıyla değil onları seçenlerin oylarıyla düşürülmelidir.
Selam ve dua ile