“Sebebi ziyaretimiz belli, sizinle akraba olmaya geldik” giriş cümlesinden sonra, kız babasının yeni bir yaşamı başlatacak, ya da daha başlamadan bitirecek o hayati sorusu gelir.
“Oğlumuz ne iş yapar?”
Eğer kız babasını tatmin edecek bir cevap alınırsa; Allah’ın emri, Peygamberin kavli ile oğlana kız istenir, Fatihalar okunur, tatlılar yenir, şerbetler içilir ve iki aile tarafından yeni bir yuva ve akrabalığın ilk temelleri atılır. Ama eğer kız babasını tatmin edecek bir cevap verilmez ise oğlan tarafı, kız babasından“biz biraz düşünelim” kısmi red cevabını alır, aldıkları tatlı ve çiçekleri kız evinde bırakıp, geldikleri gibi, kösüm kösüm evlerine geri dönerler.
Bir yuva kurmak için, bu kadar önemli olan İŞ için kısa bir tarif gerekirse; bireylerin kişisel yetenekleri ve kişisel yeterlilikleri sayesinde, hayatta kalma ve hayatında bir değer kazanma faaliyeti diyebiliriz. İşimizi uygularken kullandığımız ve eğitimini alarak edindiğimiz becerilerin toplamına da meslek diyebiliriz.
İşi olanın mesleği vardır ama her mesleği olanın işi olmayabilir ki özelikle toplumumuzda diplomalı ve iş sahibi olmayan çok sayıda meslek sahibi vardır. Meslek sahibi ve fakat işsizlerin toplumda görünür olanlarına; öğretmenler, mühendisler, sosyologlar, felsefeciler vb. daha birçok diplomalı meslek gurubunu örneklemek mümkündür. Bundan dolayıdır ki kız babalarının, seksenli yıllara kadar, oğlan tarafına sorusu “Oğlumuzun mesleği nedir” iken, günümüzde “oğlumuz ne iş yapar” sorusuna evirilmiştir.
Uygarlığın gelişimine bağlı olarak yeni işlerin doğduğunu, mevcut işlerin çeşitlendiğini ve gelişen teknoloji gereği, mesleklerin daha karmaşık hale geldiğini görüyoruz.
Bu değişim; meslek alanlarında öğrenilmesi gereken bilgi hacmini artırırken, diğer yandan uygulama standartlarını yükseltmiş, istihdam edilen insan sayısı ve çeşitliliğini de arttırmıştır. Tıptaki dâhiliye bilim dalının, günümüzde gastroentroloji, hematoloji, nefroloji vb. alt dallarının olması buna örnektir.
İşlerin çeşitlenmesi ile genişleyen istihdam sonucu, görevlerin tam ve doğru yapıldığını belirlemek ve yapılan işlerden emin olmak için, bu kadar insanın nasıl kontrol edilebileceği çabaları, mesleki disiplin kavramını doğurmuştur.
Bir işyerinde mesleki disiplinin oluşturulması için de, kuralların önceden belirlenip çalışanlara öğretilmesi ve bunlara uyulmasının sağlanması gerekmektedir.
Mesleki disiplinin oluşturulması için muhtelif yöntemler olsa da, bunların bir kısmına açıklık getirmenin faydalı olacağı değerlendirilmektedir.
Yasaklayıcı olan yöntemde; disiplini bozan davranışların belirlenip, bunların yasaklanmasıdır. Bu yöntemde, kısa zamanda sonuç almak mümkün olsa da, yoğun denetim ve yaptırım gerektiren bu yöntemin uygulanması, hem yönetimdekileri ve hem de çalışanları yoracağından, iş verimini düşürür. Gösteri ve toplantılardaki güvenlik hizmetleri tarzındaki, kısa süreli işlerde uygulanan bir yöntemdir.
Cezalandırmanın esas alındığı yöntemde; suç veya disiplinsizlik kabul edilen davranışların belirlenip çalışanlara duyurulması ve uyulmaması durumunda, men edici ceza ve yaptırımların uygulanmasıdır. Bu yöntemin uygulanması ile kişiler baskı ve korku altında olacağından, çalışanlar pasif olmaya yönelir ve üretimde azalma yaşanır. Yüksek güvenlikli iş ortamlarında uygulanır.
İş yerinde mesleki disiplinin oluşturulması için, yapıcı yöntemlerin uygulandığı sistem de ise disiplini bozucu tutum ve davranışlar belirlenerek, bunların ortadan kaldırılması için önlemlerin alınıp, iyi davranışların ödüllendirilmesidir. Ödüllendirmede dengenin sağlanmasının zor olabileceği bu yöntemde, demoralizasyon ve motivasyon düşüklüğünün yaşanma ihtimali yüksek olacağından uygulanmasında güçlükler yaşanabilmektedir. Genellikle tarımsal iş kollarında uygulama alanı bulabilmektedir.
Günümüzün modern mesleki disiplin anlayışı olarak kabul edilen bireysel gelişim modelinde ise insanın motive edilerek, mükemmelliği ve kusursuzluğu araması hedeflenir. Bu modelin uygulanması ile oto kontrol (bireyin kendisini kontrolü) sağlanıp, çalışanların hata yapmamaya özendirilmesi sağlanmış olur. İşe ilişkin eğitim ve iyileştirici tedbirlerin alınması durumunda, bir iş yerinde uzun vadede uygulanabilecek en doğru yöntemlerden olduğu kabul görmektedir. Çok fazla kişinin çalıştığı şirket ve fabrikalarda yaygınlıkla uygulanan yöntemdir.
Bir işyeri ne kadar mükemmel, iş kalitesi ne kadar yüksek olursa olsun, her iş yerinde zamanla bozulmalar görülebilir. Çok fazla iş yükü, kazalar, iş veriminde istikrarsızlık ve disiplinsiz davranışların artması, mesleki disiplinde zayıflığın belirtilerinin sadece bir kısım örnekleridir. Mesleki disiplinsizliğe ilişkin belirtilerin oluşmasında, çalışanlara ilişkin nedenler olduğu gibi, yönetenlere ilişkin de olan bu nedenlerin bir kısmını; mesleği sevmemek, işten gerekli maddi tatmini bulmamak, mesleki gelişimde yetersizlik, yanlış istihdam vb. şeklinde ifade etmek mümkündür.
Bir işyerinde; tek adam olma düşüncesi, dostluk samimiyet gibi nedenlerle meslekten ödün verme ve adam kayırma ile yeniliklere karşı direnme vb. davranışların olması, o işyerinde disiplinsizlik olduğunun göstergesidir.
Ve nihayetinde mesleki disiplin, kişilerin özel bir sorunu olmayıp, sistemin kendisini güvenceye alması amacıyla oluşturduğu, kontrol birimleri ve usulleri ile denetim altında tutulmaya çalışılan bir alandır.
Geleneksel toplumumuzda, evlilik de kişilerin özel bir sorunu olmayıp, özellikle kız babalarının, çocuklarının kuracağı yuvayı güvenceye almak amacıyla, daha baştan itibaren, damat adayının güven veren bir iş sahibi olup olmadığının sorgulanması sonucunu yaratır.
“Gerçekte tek bir sahne ve tek bir oyun vardır. Sahne, üzerinde tabii ve suni dekorları bulunan dünya, oyun ise insanlar ve toplumların hayatlarıdır.”(William Shakespeare)
Bir birey veya işyeri olarak, dünya sahnesinde nasıl bir oyunda rol aldığınızı ve seyircilerinizin oyununuzu nasıl değerlendirdiğini, takdirlerinize bırakıyoruz.