Ali Abbas Yılmaz /Yılmaz Yigitler
TİGRİS HABER - Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selim Temuçin ve parti kurucularından oluşan bir heyet Diyarbakır’a gelerek partinin teşkilatlanma çalışmalarını yerinde değerlendirdi ve kentte yaşanan sorunlara ilişkin STK’lar ve esnaflarla görüştü.
Gelecek Partisi Diyarbakır İl Başkanı Aydın Altaç’ın organize ettiği bir toplantıda basın mensuplarıyla bir araya gelen Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selim Temuçin, kentte yaşanan sorunlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Gelecek Partisi’nin kentin, bölgenin ve Kürtlerin sorunlarına yaklaşımını değerlendiren Temuçin, anadil sorunu ve HDP üzerindeki baskılara ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. İnsanların doğuştan gelen haklarının pazarlık ya da vaat konusu edilemeyeceğine vurgu yapan Temoçin, Kürtçe anadil sorununun insan hakları ve evrensel ilkeler temelinde çözüme kavuşturulacağını söyledi.
‘Gelecekle ilgili umutlarımızı tekrar yeşerteceğiz’
Toplantının açılış konuşmasını yapan Gelecek Partisi Diyarbakır İl Başkanı Aydın Altaç, şunları ifade etti: “Gelecek partisi il başkanı olarak sizlerle dönem dönem bir araya geldik ama bugün partimizin kurucularından ve genel başkan yardımcılarından arkadaşlarımız aramızdalar. Gelecek partisi olarak bizler Türkiye’deki mevcut siyasal, sosyal, ekonomik sorunları çözmek için irademizi ortaya koyduk. Aşağı yukarı 7 aydır Türkiye’nin farklı şehirlerinde toplamda 63 ilimizde il başkanlığımızı kurduk, ilçe kongrelerimizi yapmaya başladık ve kısa zaman içerisinde Diyarbakır’da ki kongre çalışmalarımıza da ayın 14’ünden itibaren başlayacağız. Bugün aramızda partimizin siyasi işler başkanı, Diyarbakır’ı bilen, bölgeyi çok iyi bilen ve bölgede siyasetini yakından takip eden, tecrübesine güvendiğimiz önemli kardeşimiz Sayın Selim Temuçin bey aramızda. İnşallah partimizin siyasal, soysal, ekonomik sorunlarına bakış açısı, çözüm önerilerini sizlerle paylaşacak. Yine aramızda parti yönetim kurulu üyemiz Sayın Nihal Olçok Hanım efendi aramızdalar. Partimizin kurucularından Cihan bey aramızdalar. Biz hem yerel sorunlarımızı hem bölge sorunlarımızı hem Türkiye’de ki sorunlarımızı çok iyi biliyoruz, çok iyi ve deneyimli bir ekibe sahibiz ve iddia ediyoruz hem yerel sorunları hem bölge sorunları hem Türkiye’nin genel sorunlarını ve şuan yaşadığımız uluslararası alandaki zafiyetleri giderebilecek potansiyelde ki parti yapısına sahibiz. Bu anlamda önümüzde ki süreçlerde bahsettiğim hususlarla ilgili gerek genel başkanımızın gerek parti başkanı kurulumuzun gerek politika izleme kurulumuzun bu sorunlarla ilgili çözüm önerilerini duydukça emin olun kamuoyu, sizler ve bütün Türkiye de keyif alacak. Partimiz gelecekle ilgili umutlarımızı tekrar yeşerteceğiz, buna kalben inanıyorum. Sözü genel başkan yardımcımıza bırakıyorum. Tekrar katılımınızdan dolayı teşekkür ediyorum.”
‘Biz bu milletin kardeşliğine yaslandık’
Gelecek Partisi Diyarbakır İl Başkanı Aydın Altaç’ın ardından söz alan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selim Temuçin, partisinin siyaset tarzına ilişkin şunları söyledi: “Türkiye’de partiler kurulurken bazen bir bölgeye bazen bir gruba çok fazla yaslanır. Ama biz bu milletin kardeşliğine yaslandık. Adeta bu toplumun tüm renklerini kendi içinde barındıran bir harekettir Gelecek Partisi. Eğer gelecekten bahsediyorsanız ve bu milletin tek bir rengini ve ferdini dışarıda bırakırsanız onun adı gelecek olmaz. Onun adı Türkiye’nin geleceği olmaz.”
‘Diyarbakır’a baktığımızda adeta talan edilmiş bir şehirle karşı karşıyayız’
Kentin ve bölgenin sorunlarına değinen Temuçin, “Diyarbakır’ın sorunları üzerimize üzerimize geliyor. Belki bölgenin birçok ilinde benzer şeyler var. Ama tarih kadar eski, tarih kadar asil olan bir şehirde bugün adeta çözülemeyecek şekle gelmiş birçok sorunu, hangi siyasi görüşe mensup olursa olsun insanlarla oturup konuşabilmeliyiz. Gelecek Partisini var eden temel değerler var. Bunların en başında demokrasi hak ve özgürlükler geliyor. Biz demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri, basın hürriyetini, kişisel hakları korumak ve geliştirmek Gelecek partisini var eden en temel öğedir. Bugün bu ülkede artık daha sesli konuşmamız gereken bir meselede bu ülkede makbul olan ve olmayan vatandaş ayrımını ortadan kaldırmamız lazım. Kayırmacılığı, ayrımcılığı ve kötü dili sonlandırmamız gerekiyor. Bizi vareden anlayış bu ülke insanının yüzünün gülmesidir. Diyarbakır’ın birinci sorunu işsizlik ve yüzü gülmeyen insanlardır. Evet, bir tarih, medeniyet şehrindeyiz, peygamberler şehrindeyiz. Hani kirveyiz, kardeşiz kanla bağlıyız diyor ya şair ama sorunlarımız var. Diyarbakır’a baktığımızda adeta talan edilmiş bir şehirle karşı karşıyayız. Diyarbakır’daki nüfus artışı ve çarpık kentleşme sadece Diyarbakır’a özgü bir şey de değil. Ben Rizeliyim ve Rize’de de benzer sorunları görürsünüz. Nereye giderseniz gidin benzer sorunlarla karşı karşıya kalıyorsunuz. Eğer siz bugün bu ülkede, özellikle pandemi döneminde artık tarım stratejik bir sektör olmuş diyorsanız, Diyarbakır’a, bu topraklara, Mezopotamya’ya gözünüz gibi bakmanız gerekir. Niçin insanlar bağını, bahçesini terk edip gelmiştir? Evet, terörü konuşuruz ama sonuç itibariyle biz Gelecek Partisi tam da zamana uygun bir şekilde artık bu bölgenin ayağa kalkması için seni beni bir tarafa bırakıp, hepimizin insan olduğu gerçeğinden hareketle buradaki insanların yüzünü nasıl güldürürüz. Ekonomik olarak refahı, mutluluğu bu bölgeye, Türkiye’ye nasıl getiririz. Bölgenin niçin en fazla işsizi Diyarbakır, Batman, Şırnak ve Mardin’de? Türkiye’nin en genç nüfusunun olduğu bir bölgede eğer siz köyleri boşaltırsanız, köyleri merkeze çekerseniz ve şehre çektiğiniz insanlara yaptığınız binalar o kültüre, medeniyete uygun olmazsa ne olur. Bir de üstüne üstlük Sur’da olduğu gibi devlet vermiş olduğu sözü yerine getirmezse orada artık devletten bahsedilemez. Devlet nedir; devlet adaleti tesis eden kurumun adıdır. Gelecek Partisi niçin var, güven tesis etmek için var. Adaleti tesis edebilmek için var. Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, özgürüm, hukuk devleti içinde yaşıyorum; hakkım, hukukum gasp edildiğinde mutlaka bana hakkım verilir diyebilen vatandaşlar için var. Toplumda öyle bir duygu oluştu ki, en son barolarla birlikte. Biliyorsunuz hukukta 3 temel ayak var. Bugün hakimler ve savcılarımızın, yargıçlarımızın ne halde olduğunu, nasıl atandığını o makamlara geldiğini hepimiz biliyoruz. Artık bu ülkede demokrasiden bahsedebilmek için çok dikkatli davranıyoruz. Eğer ülkede kuvvetler ayrılığı varsa, yasama, yürütme, yargı bağımsızsa ve bunlar karşılıklı olarak kontrol denge mekanizmalarıyla birbirini kontrol edebiliyorlarsa o ülkede demokrasi vardır. Hakimler ve savcıların durumu ortadaydı ama önemli olan milletin hakkını, hukukunu savunacak adamı bile ayırmak, bölmek, o partiden bu partiden demek. Nereye doğru gidiyoruz? Nereye götürüyorsunuz bizi? Barolar bölünecek. 2 bin kişi bir araya gelecek AK Parti’nin barosu olacak. 5 bin kişi bir araya gelecek başka bir partinin barosu olacak. Etnik kimliğe, siyasi görüşe, ideolojiye göre hukuk bölünür mü? Kişiye göre hukukun bölündüğü bir ülkede insanlar mutlu olur mu?” ifadelerini kullandı.
‘Güvenin olmadığı bir yerde de ekonomi yaşamaz, ekonomi ağacı ayakta kalmaz’
Türkiye’deki siyasal atmosfere değinen Temuçin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir toprakta neyin yetişeceğine iklim karar verir. Ülkelerin iklimini de demokrasi, hukuk ve özgürlükler belli eder. Eğer bir ülkede demokrasi, hukuk ve özgürlükler yoksa o ülkede güven yoktur. Güvenin olmadığı bir yerde de ekonomi yaşamaz, ekonomi ağacı ayakta kalmaz. Onun için insanlar bu ülkeye yatırım yapmak istemiyor. Sadece yabancılar ülkemizi terk etmiyor. Bu ülkede parası, gücü olan insanlar da artık bu ülkeyi terk ediyorlar. Peki, ülkeden gitmeyenler parasını bankada nerede tutuyor? 200 milyar dolara yakın bir para döviz hesaplarında tutuluyor. Milletin devlete güvenmediği, yarın ne yapacağını bilmediği, sermaye kontrollerinin olduğu, talimatla ekonomik istatistiklerinin açıklandığı bir ortamda güven tesis edilebilir mi? Elbette edilmez. Elbette Diyarbakır’daki herhangi bir sanayici, sermayedar iş yapamaz. Pandemi sağlığımızı tehdit ediyor. Vaka sayıları arttı. Pandemi sürecindeki tablo korkutuyor. Diyarbakır’da yoğun bakımda artık yatacak yer yok. İnsanı yaşat ki devlet yaşsın diyenler bugün artık insanın nefes alamadığı bir Türkiye ortaya çıkartmışlarsa durup bir daha düşünsünler.”
‘Türkiye’yi korkutanlara inat biz bu milleti konuşturacağız’
Bölgenin ve ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi sorunlara işaret eden Temuçin, “Tencere artık zor kaynıyor. Geçen sene peynirin bir kilosunun kaç para olduğunu herkes biliyor, bu sene de kaç para olduğunu biliyor. Enflasyonun da yüzde 12-13 olmadığını da biliyoruz. Peki, bize bu masalı anlatanlar şurada Diyarbakır’da, Sur’da, Bağlar’da dolaşıp gerçekten hayat nedir diye baktılar mı? Ben bugün teşekkür ediyorum başkanımıza. Diyarbakır’da olma nedenlerimizden bir tanesi de bugün esnafımız, esnaf yetkililerimiz, sanayi odalarımızla kucaklaşmak istiyoruz onlarla dertleşmek istiyoruz. Yani şunu yapmak istiyoruz millete yalan rakamlarla olmayan bir Türkiye’yi anlatanlara one minute demek istiyoruz, bir dakika yalan söylüyorsunuz bu doğru değil demek istiyoruz. Bugün Türkiye’nin her tarafında Gelecek Partisini kuranlar, Gelecek Partisine gönül vermiş insanlar, genel başkan yardımcılarımız, genel başkanımızın liderliğinde vatandaşımıza gideceğiz, her ne olursa olsun onlarla kucaklaşacağız, dertlerini dinleyeceğiz. Bu toprakların çocukları dertleşmeden ve kucaklaşmadan yeni bir gelecek yazamazlar. Birinin anlamanın yolu önce konuşmaktır. Türkiye’yi korkutanlara inat biz bu milleti konuşturacağız, onun içinde buradayız dertlerimizi konuşacağız ve elbette Gelecek Partisi olarak önümüzdeki süreçte birçok politikayı milletimizle paylaşacağız. Gelecek Partisi geçmişten aldığı dersle geleceğe yürüyen bir siyasi harekettir. Artık biz bu ülkedeki bölünmüşlükleri ortadan kaldıracak sihirli formülü biliyoruz, bildiğimizi düşünüyoruz bu medeniyet köklerimizde olan bir şey, biz parti programımıza önce insan diye başladık, bizim siyasi partimizin hedefi insan onurunu yaşatmak ve yüceltmektir. İnsanı öncelemeyen, öne koymayan sistem yok olmaya mahkumdur. Demek istediğim o cemaat bu cemaat, o ırk bu ırk değil, hangi görüşe, hangi inanışa, hangi mezhebe, hangi etnisiteye mensup olursa olsun en temel hak ve özgürlüklerine, insanın yaşamına karşı bir hukuksuzluk, aletsizlik varsa o bizden, o bizden değil gibi bir ayrıma gitmeden hep birlikte ayağa kalkmalıyız. Gelecek Partisinin adı bu milletin 83 milyonunun derdini kendine dert bilip sadece bir mahalleyi temsil eden bir siyasi parti olmak istemiyoruz. Son olarak şunu söylemek istiyorum ülkeyi yönetenlerin uzun zamandır izledikleri bir strateji var bu bölgede. Özellikle Diyarbakır merkezi konuşalım bu bölgede büyük bir rahatsızlığa da sebebiyet veren bir strateji. Stratejinin birinci adımı ya bana oy verirsiniz ya Cumhur İttifakı şemsiyesinin altına girersiniz ya da hain olursunuz, çete olursunuz tercihinizi yapın. Buradan Diyarbakır’dan tekrar seslenelim biz 83 milyon kardeşiz, bu kardeşliğimiz o söylenen cümlelerden çok daha büyüktür. Milletin çete olmadığını, siyasi partilere oy veren insanların terörist olmadığını aslında hepimiz biliyoruz. İkinci yaptıkları şey kutsallarımızı kullanıyorlar, değerlerimizi kullanıyorlar, en kıymet verdiğimiz şeyleri kullanıyorlar, ezanımızı, vatanımızı, bayrağımızı, milliyetimizi aklınıza ne geliyorsa kullanıyorlar ve az önce anlattığım işsizliği, yoksulluğu, açlığı bunları unutturmaya çalışıyorlar, mutfak yangınını unutturmaya çalışıyorlar ve bizi kamplaştırıyorlar, bölerek yönetmeye çalışıyorlar. Her şeyde birlik isteyenler baroda çokluk istiyorlar neden ülkeyi yönetenler eğer bir şeyi ele geçiremeseler onu bölerek sahiplenmek istiyorlar, parçalamak istiyorlar. Bizde diyoruz ki artık Gelecek Partisi ene önemli hedeflerinden bir tanesi sizin bu huylarınızı millete anlatmaktır ve en önemlisi ben hep şuna inandım siyasette 3 A diye bir şeyden bahsediyorum ahlak diyorum çünkü sonuç itibariyle bir toplumun içinden çıkmış yapılarız. Siyasi parti millete hizmet eder. Millet lidere baktığında, siyasi partiye baktığında iyi ki bunlar bir parti kurmuş, iyi ki bunlar bu ülkeye hizmet edecek konuşan insanlara milletin inanması lazım. Şu anda Türkiye’yi yönetenlere bu bölgede güvenin bittiğini buradan tekrar ilan edelim. Millet kendine asla güvenmiyor. Eğer Öcalan’ı ikna etseler ve İstanbul seçimlerini almış olsalar da sonuç değişmeyecekti. Yeri gediğinde bölge insanını oy almak için kullanmaya çalışanlar kaybettiklerinde her zaman olduğu gibi arkalarına bakmadan çekip gidiyorlar. Ahlakta böyle olağanüstü bir şey var yani kamu yönetiminde ki ahlaktan bahsetmiyorum, siyaset yapma biçiminden bahsediyorum, güvenilirlik yok. Aidiyet bu çok önemli bir şey, aidiyet nasıl olur? Aidiyet adalet ile olur. Adaleti eğer tesis edemezseniz burada Dicle Üniversitesini bitiren bir genç üniversiteyi bitirdiğinde bir yakını yoksa eğer gidip bir yere iş başvurusu yaptığında, iktidar yöneticilerinin orda bir onayı yoksa eğer işe giremiyorsa, o gencin bu topraklara bir aidiyetinden bahsedemeyiz. Fırsat eşitliği demokrasinin olmazsa olmazıdır. O fırsat eşitliğini nasıl yaratacağız. Ben hep bu topraklardan yeni Turgut Özallar çıksın diye dua ederim ama öyle bir istem oluşturdular ki bizi cehalette bu toplumu eşitlemeye çalışıyorlar. İstiyorlar ki bu toplumun belli bir kaymak tabakası bir yerlerde kolejlerde okusun da yeri yurdu belli eğitim kurumlarının kontrolü altında olsun ama artık Anadolu’dan bir Turgut Özal çıkmasın, bir rahmetli Erbakan çıkmasın bunu istiyorlar ve Türkiye’de eğitim yerlerde sürünüyor. Artık burada yetişen çocukların ilerleme, fırsat eşitliğini yakalama şansı yok. Bir ailenin çocuğunun kaymakam olması demek, gelir adaletsizliğini de giderecektir. Çünkü biri doktor olunca komşusunun çocuğu da avukat olmak isteyecektir. Türkiye’yi yönetenler maalesef gençlerimizin zihnindeki bu algıyı bitirdiler” diye belirtti.
‘HDP’den tek şey istiyoruz, Sayın Ahmet Türk’ün yaklaşımlarını benimseyin’
Anadil sorununa Gelecek Partisi’nin çözümünü açıklayan Selim Temoçin, anadil sorununu temel insan hakları bağlamında çözüme kavuşturabileceklerini belirterek, “İnsanların doğuştan varolan bir hakkını benim birine vaat etmem kadar yanlış bir şey olmaz. Bunu sadece Kürtçe için değil, bu ülkede yaşayan tüm diller, kültürler için konuşuyorum. Önce insan diye meseleye başladığımızda, insanı eşrefi mahluk olarak gördüğümüzde, insanın doğuştan sahip olduğu her hakkın ve hukukun kullanılmasında siyasi partiler kendini hak veren, hak dağıtan konumunda göremez. Gelecek Partisi olarak bizim mücadelemiz bu hakların yerli yerine oturması içindir. Bunu sadece Kürtçe için değil bütün diller için söylüyorum. Bugün Türkçenin de çok iyi bir yerde olduğunu düşünmüyorum. Anadilin korunması, geliştirilmesi sadece bireyler olarak bizim çabamızla olacak bir şey değil. Devlet vatandaşının her türlü insani talebini karşılamak zorundadır. Eğer siz anadildeki talepleri değerlendirmezseniz bira önce söylediğimiz aidiyeti oluşturamazsınız. Biz Kürtçe, Zazaca konuşan buranın çocuklarını Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bilincini, o bayrağı göğsüne koyduğunda onu hissetmesi için önce bu devlete, millete, vatana sahip olması için önce ona saygı duymamız lazım. Onun diline, geleneklerine, kültürüne saygı göstermemiz lazım. Demokratik siyasetle silah siyaseti birlikte yürümez diyor Ahmet Türk. Biz bunu çok anlamlı buluyoruz. Biz HDP’den tek şey istiyoruz, Sayın Ahmet Türk’ün yaklaşımlarını benimseyin, bu söylem üzerinde yürüyün, Türk demokrasisine de milletin birliğine de çok büyük bir katkı sağlayın. Tek bir kırmızı çizgimiz var bizim, öldürmeyeceksin. O kırmızı çizgiyi çektikten sonra HDP Türk demokrasisi için ve bu ülkenin geleceği için gerekli. Bu bölge insanı herhangi bir partiye oy verdiğinde niye oy veriyorsun sorgulaması yapamayız. Bu bölgedeki kamu yöneticilerinin bu bölgedeki bir partinin adeta İl Başkanı gibi olmasını asla kabul edemeyiz. Parti devletinden Milli Şeften bahsedenlerin gelmiş olduğu noktayı ibret verici buluyoruz. Diğer taraftan da HDP’ye gönül vermiş kardeşlerimize ve orada siyaset yapanlara diyoruz ki, siz de artık dünya değişirken, coğrafyalar değişirken, yeni modeller ortaya çıkarken artık bunu değerlendirin ve terörle, kanla aranıza bu çizgiyi çizin. Bu ülkede hep birlikte demokrasi ve özgürlükler için mücadele edelim” diye konuştu.