Türkiye Büyük Millet Meclisinde iki gün üst üste yansıyan tablodan dolayı mutlandım, umutlandım.
İki duayen gazeteci, partilerin grup toplantısının konuğu oldu, kürsüden Milletvekillerine ve halka seslendiler. Kürsüye çıkmaya sebep, iktidar tarafından çıkarılmak istenen yeni basın kanunuydu. Ancak, sadece bir sebepti, asıl olan gazetecileri o noktaya o kürsüye çıkaran gerçek, ülkenin gidişatıydı.
CHP’nin Salı günkü grup toplantısının konuğu Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç oldu. Güneş gazetesinin ilk kuruluşundan bu yana tanırım Pınar ablayı. Rahmetle anıyorum sevgili eşi Tufan Türenç ağabeyi. Onu da hürriyet çatısı altında tanıdım. Onlar gazeteciliğin yüz akı insanlar.
Çarşamba günü İYİ parti grup toplantısında Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin konuştu. Nazmi abiyle de 80’li yıllardan bu yana dostuz. Türkiye Gazeteciler Federasyonunun kuruluşunda birlikteydik, uzun yıllardır dostluğumuz artarak devam eder.
İki gazeteci büyüğümün de Meclis kürsüsündeki duruşu sadece basın dünyasının korunması anlamı içermiyordu, ikisi de, ülkenin geleceğine katkı sunmak adına seslendiler.
Belki de ilk örnek oldu.
Kamuoyunda "Dezenformasyon Yasası" olarak bilinen "Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"nin yaratacağı sıkıntıları dile getirerek, yeniden düzenlenmesine yönelik konuşma yaptılar.
Gazeteciler, yeni basın kanununa ‘hayır’ derken, aynı zamanda meclis kürsüsünden ülkenin gidişatına ‘Hayır’ dediler. Öyle kapalı kapılar ardında değil, meclisin iki muhalefet partisinin kürsüsünden millete seslendiler.
SGK emeklisi iki duayen gazetecinin konuşmaları, muhalefet partilerine ‘yağ’ çekmek anlamında değildi, onlara da gerçekleri anlatmak ve uyarmak içindi. Muhalefet partileri iktidar olduklarında yanlış yaparlarsa aynı tepkiyi göreceklerinden hiç kuşkunuz olmasın.
O nedenle; iki duayen gazetecinin Türkiye’nin her bir köşesindeki benzer gazeteciler adına o kürsülere çıkıp gerçekleri haykırması, sadece basın kanununun düzelmesi için değil, ülkenin de düzelmesi adına onurlu bir çıkış olmuştur.
Gerçek gazetecilerin alana çıkmış olması son derece önemli.
Dikkat ederseniz ‘çakma gazeteciler’ yavaş, yavaş dökülüyor, kayboluyor, yok oluyor.
Bu çakma, yandaş, yağdaş ‘gazetecilerden’ ülkeye bir fayda gelmedi, gelmez de.
Bizim gibi SGK emeklisi, gazetecikten başka bir işi olmayan, aynı zamanda başka bir iş yapamayanın faydası olur. Çünkü bunun için yetiştik, yetiştirildik.
İktidarda, vali de, belediye başkanı da yaptıklarından, yapacaklarından dolayı umurumuzda olmaz. Ancak, makamı adaletli kullananlara saygımız olur.
Ne dedi Nazmi Bilgin; ‘İstibdat her zaman yaşanmıştır. Ama her zaman mücadele de olmuştur. Başparmağınızla karşıdakini suçlarken, içe kıvrık 3 parmağın da sizi işaret ettiğini hiçbir zaman unutmayın.’
Ben de diyorum ki; ‘Yaşam bir seferliktir, onu da yiğitçe noktalamak önemlidir. ‘