Fuara damga vuran kadınlar

Türkiye’nin 45 farklı ilindeki yöresel lezzetlerin yer aldığı ‘Diyarbakır Gurme 2019 Gıda ve Lezzetler Fuarı’na kadınlar damga vurdu.

Her biri ayrı bir başarı öyküsü olan kadınlar ürettikleri ürünlerle Diyarbakır Gurme Fuarında dikkatleri çektiler. Bunlardan birkaç örnek:

16 yıl süren Basın sektöründeki çalışma hayatına nokta koyduktan sonra kendi işini kurma kararı alan Özlem Külahci, ilk olarak KOSGEB desteğiyle açtığı işyerinde ev yemekleri yapıyor. Daha sonra Diyarbakır da kadınlarla birlikte Güleç Köy adıyla kurduğu iş yerinde. Ev yapımı reçel üretimine başlayan külahci başladığı yeni işini; salça, turşu, kurutmalıklarla zenginleştirerek devam ettiriyor.

Malatyalı kadınlar aralarındaki destek ve dayanışmayı geliştirmek için Yeşilyurt Girişimci Kadınlar Derneği’ni kuruyorlar. Yaptıkları yöresel ev yemeklerini, kuruttukları meyvelerin pazarlanmasında yardımcı oluyorlar. Kadınların evde de yaptıklarını değerlendirilmesine yardımcı oluyorlar. Kendileri maddi yardımı kabul etmiyorlar. Yardıma ihtiyacı olanlara yönlendiriyorlar. Kadın sadece evde oturur algısını yıkıyorlar.

Emekli olduktan sonra üretimden kopmayı kabul edemediği için Tunceli’ye gelen Fidan Aydın Bal Üreticiler Birliğini kuruyor. Kendisi de Munzur Dağları eteklerinde tek başına arıcılık yapıyor. Ürettiği balları sosyal medya üzerinden pazarlıyor.

İş yerinde çalışmasının dışında kalan zamanda da evde yaptığı yemekle evin ekonomisine fazlasıyla katkı sunan Ayla    Polat çocuklarının eğitimini sürdürmelerine büyük katkı sağlıyor.

Hülya Özkan’da emekli olduktan sonra Tunceli’ye geliyor ve sucuk ve kavurma işi yapan bir işletmeye ortak oluyor. Yarıya yakını kadınlardan oluşan girişici kadınlar üretimlerini ve çeşitlerini artırmayı hedefliyorlar.

Özlem Külahcı

İş hayatınıza nasıl başladınız?

İlk çalışma hayatıma Diyarbakır’da basın sektörüyle başladım. 15 yılı aşkın bir süre bu sektörün tüm departmanlarında çalıştım. Daha sonra kendi işimi yapmaya karar verdim. KOSGEB’ten destek alarak ev yemekleri konseptinde bir işletme açtım.  Hatay’da açtığım bu işletme benim kendime ait ilk işimdi. Bir yıl boyunca Hatay’da bu işletmeyi devam ettirdim. İşletmemde o günkü koşullarda tamamı kadınlardan oluşan sekiz arkadaş ile birlikte çalışıyordum. Çalışanları seçerken kadın olmalarına özen gösteriyordum. Çünkü kadınların öne çıkarılmalarına ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum. O yüzden hep kadın arkadaşlarımla çalıştım. Diyarbakır’a dönüş kararını aldığım zamanda daha geniş çaplı gıda işi yapabileceğimi düşündüm. Çünkü Diyarbakır coğrafik olarak bölgesinde birçok iyi, kaliteli ve doğal ürünün yetiştiği bir coğrafyadaydı, ne yapalım diye düşündüğümde ise öncelikle reçel ile işe başlamanın doğru olacağını düşündük. Çünkü Çermik’in inciri, Ahlatın cevizi, Sason’un çileği,  Gezin’in vişnesi zaten vardı ve hepimiz evlerimizde bunları reçel olarak sezonunda yapıyorduk. Bizde o bölgelerde gidip birebir bahçe sahipleriyle konuşarak, anlaşarak toparlayıp kendi işletmemize getirerek, kendi üretimlerimizi yapabilirdik ve öylede yaptık. Önce bir yer kiraladım. Yanımda yardımcı olacak bir kadın arkadaşım daha vardı. Yaptığımız işin gıda güvenliği açısından bazı prosedürlerden geçmesi gerektiği öğrendik. Bu noktada Diyarbakır Tarım İl ve ilçe Müdürlüğünde bulunan kadın idareci ve gıda mühendisi arkadaşlar tam bir kadın dayanışması ile bana yardımcı oldular. Gıda güvenliği için gerekli olan tüm şartları sağlamam da büyük yardımları oldu. Ve derken işte şimdi iki yılı doldu bizim işletmenin ve o gün iki kadındık bugün ise daimi çalışan olarak tam on kadınla yolumuza devam ediyoruz.

Neler üretiyorsunuz?

Tabi biz ilk işe başladığımızda sadece çilek, vişne, kaysı reçeli üretimimiz vardı. Ama şimdi geleneksel yöntemlerle, tamamıyla doğal olarak sezonunda birebir yerinden topladığımız; Sason’un çileği, Gezin’in vişnesi, Malatya’nın kaysısı, Ergani Çermik yöresinin urum dutunu ,Ahlat’ın cevizini, yörenin ayvasını,Siirt ve Mardin yöresinin narını,Çermik’in incirini,yörede yetişen bal kabağının reçelleri ile,Çınar ile Karacadağ’da Metin abinin yetiştirdiği özel  biber ve domatesten o enfes  salçaları,bölgenin nefis sebzelerinden turşusunu, sebze ve meyve kurutmalıklarını,Eğil ve Sultan Şeyhmus’un o güzel üzümünün pekmezini  hijyen kurallarına dikkat ederek yapıyoruz. Bu işte ürünlerin toplanması safhasında en az 90 ile 100 kadın çalışırken yapım aşamasında ise en az 60 ile 80 hatta bazen 100 kadın çalışmaktadır. Kadınların çalışmasına dikkat ediyorum. Bu beş ayda en az 80 ile 90 eve ciddi bir ekonomik katkımızın olduğunu düşünüyorum.

Çalışan kadın arkadaşlarımız hemen hemen hepsi zaten ekonomik olarak durumları iyi olmayan insanlar. Ekonomik güçlük içerisindeler bu çalışma dönemlerinde elde ettikleri kazançları onlara ayrı bir güven ve güç veriyor.  Bu durumdan da çok mutluyum. Çünkü 80 kadın arkadaşımın bugün hepsi de evlerinde söz sahibi. Çünkü eve ekonomik bir girdi sağlıyorlar. Daha düne kadar onun sokağa atmakla, terk etmekle tehdit eden kocaları bugün artık maaşın yolunu gözler durumdadırlar.

Kadınlarla bu çalışmalarım devam ediyor ama bunu daha da genişleterek kalıcı hale getirebilmenin gayreti içerisindeyim. Bunun için çalışmalarım var. Üretim anlamında belli bir noktaya gelmiş durumdayız. Daha da büyütmek istiyoruz.

Yeni projeleriniz var mı?

Evet var birebir kadının doğası ile uyuşan toprakla bütünleşmek istiyoruz. Üreten kadın, üreten toprak anlayışıyla arkadaşlarımızla bir çiftlik kurmak istiyorum. Bu çiftlikte kısmen işlediğimiz ürünleri, kendimiz yetiştirmek istiyoruz. Diğer taraftan da bakabileceğimiz kadar hayvana bakıp, onlardan elde edeceğimiz sütü alıp, bunu projelendirerek; süte erişemeyen dar gelirli ailelerin o güzel çocuklarına ulaştırmak istiyoruz. Bu konuda herhangi bir ekonomik beklenti içerisinde olmadan, ücretsiz yapma düşüncemiz var.

Yaptığınız iş gerçekten çok değerli

Evet öyle bakın şimdi bizim bölge insanımız hep dışarıda mevsimlik işçi olarak çalışıyor yukarıda bahsettiğim Metin abimiz var bize biber ve domates yetiştiriyor. Metin abi Diyarbakır'ın Çınar ilçesinden 17 kişilik bir ailesi var. Kendisi yıllardır Manisa-İzmir gibi Ege Bölgesi'nde bütün ailesi ile birlikte mevsimlik işçi olarak yıllardır çalışıyorlar. Şimdi bu sene domates salçası üretmek için, Metin abi artık kendi köyüne taşınma kararı aldı. Kendi köyünde domates üretti.  Ürettiği biber, domates hepsini biz satın aldık. Metin abinin tarlasında da 70-80 kadın çalıştı. Bu insanlarımızın kendi köylerine, kendi yurtlarına, topraklarına dönerek üretimin içerisinde girmelerine neden oldu. Biz bunun sayısını artırmak istiyoruz. Bu bölgenin insanları çalışmak için başka yerlere gidiyorlar ve bu gidiş gelişlerde yollarda birçok insanda kazaya kurban gidiyor. Bu yüzden ben bu insanların kendi topraklarında ürettiklerini, kendi insanlarına en iyi şekilde, en temiz şekilde sunabilmelidirler diye düşünüyorum. Tamda bu yüzden yaptığımız işin doğruluğuna inanıyorum.

Çalışmalarımızı daha da büyütmek, kadını evden iş hayatına çekmek istiyoruz.

 Ürettiğiniz bu ürünlere tüketicilerden ne tür bir tepkiler alıyorsunuz?

 Biz ilk işe başladığımız zaman çok endişeliydik. Nasıl yapacağız? İnsanlar buna ilgi gösterecek mi? Alacaklar mı? Diye kaygılıydık.  O sene 600 kavanoz çilek reçeli yaptık. Ama şu anda 6.000 kavanoz çilek reçeli ürettik. Şu an geldiğimiz durumdan çok memnunuz. Çünkü bizi tanıyanlar, nasıl çalıştığımızı bilenler sağlıklı olduğundan emin oldukları için daha büyük ilgi göstererek bizi tercih ediyorlar.

Ürünleriniz Diyarbakır dışında nerelerde satılıyor?

Ürünlerimiz Diyarbakır'ın dışında İzmir, İstanbul, Ankara, Bursa, Eskişehir, Adana ve Antalya gibi illerde satılmaktadır. Ayrıca Ovacık Doğal Kooperatifler zinciri raflarında bulunmaktadır. Diyarbakır'da; Tempo Gross, Tez Gel, Biçer Market, Çarmar, gibi marketlerde bulunmaktayız. Yine sosyal medya üzerinden siparişler gelmektedir.

 N11, Hepsi Burada.com mağazalarında  ürünlerimiz satılmaktadır.  Güleç köy. com adresinden, 0(533) 038 20 62 nolu WhatsApp sipariş hattından ürünlerimiz talep edilmektedir.

Geçen sene de fuara katıldınız Bu sene de katılıyorsunuz?

Fuar tanıtım açısından önemli. Antalya fuarına da katıldık. Geçen yıl Diyarbakır fuarına katılmıştık. Fuara ilgi büyük ama insanlarımızın  gıda güvenliği anlamında daha duyarlı olmaları gerektiğine inanıyoruz. Gerçek ve doğal ürünler konusunda daha bilinçli hareket etmeleri gerektiğini düşünüyorum.  Ekonomik gücü belki daha iyi ve güzel olana yetmeyebilir ama onu alamamız, bizim  kendimizi zehirlememiz anlamına gelmemelidir. Hiç almamak o kötü malı almaktan çok daha iyidir diye düşünüyorum. Fuarların kendimizi tanıtmamıza ciddi katkıları oluyor. Fuar düzenleyicilerinin gıda güvenliği anlamında  çok daha dikkatli olmaları gerekiyor. Gıda güvenliği olmayan ürünlerin satılmasına müsaade etmemeleri gerekir. Tarım Gıda İl Müdürlüğü'nün de bu anlamda denetlemelerde bulunması gerekmektedir.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

İyi olan, temiz olan, güzel olan ürünü halkımız her zaman takdir etmektedir. Biz de onlara layık olmak için çalışacağız. Bu ilgi ve güveni boşa çıkarmayacağız.

Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.

Bende teşekkür ederim.

Yeşilyurt Girişimci Kadınlar Derneği

2019 Diyarbakır Gurme ve Yöresel Lezzetler Fuarının bu seneki onur konuğu Malatya oldu.  Malatya Valiliği, Ticaret ve Sanayi Odası, Ticaret Borsası birlikteliğiyle Malatya’nın geleneksel yemek kültürünü ve kayısının tanıtımını yaptılar.  Yeşilyurt Kadınlar Derneği yöresel yemeklerini hazırlayarak fuara gelenlere tanıtım için sunum yaptılar. Her gün sahnede ve Word Shop da görsel olarak tanıtıldığı fuarda Yeşilyurt Kadınlar Derneği yaptıkları yemekleri gelen konuklara ikram ettiler. Malatya tanıtım heyetinde yer alan Valilik İl Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü İbrahim H. Kılıç; “Bölgede böyle bir fuarın olması güzel bir şey. Komşu kentimizin kardeş kentimizin içerisinde böyle ekonomik değeri olan ve bölgeye de ekonomik değerler katacak olan fuarın olması ve bizim de bu fuarın içinde onur konuğu olarak yer almamız gerçekten bizleri de mutlu etti. Diyarbakır halkı da kısa zamanda bizim hem musikimizle hem de yemek kültürümüzle tanışmış oldular. Güzel bir birliktelik oldu. Bu bölgesel fuarların daha büyük halkalar şeklinde genişlemesi lazım. Urfa’da Malatya’da Diyarbakır’da Elezığ’da Adıyaman’da Van’da turizmin, son yıllarda da gastronomi turizmine kaymaya başladığı görülmektedir. Deniz, kum, güneş üçgenine dördüncü olarak gastronomi de eklendi. Diyarbakır olsun Malatya olsun gastronomisi zengin bir yer.”  Şeklindeki değerlendirmeden sonra, Malatya Yeşilyurt Girişimci Kadınlar Derneği başkanı Refiye Uçar ve dernek başkan yardımcısı Güler Koşar’la bir söyleşi gerçekleştirdik.

Yeşilyurt Girişimci Kadınlar Derneğinin çalışmaları hakkında bilgi verebilir misiniz?

Derneği kurarken kadın olarak birbirimize destek olmak amacıyla kurduk. İlk başta yedi kadınla kurduk. Şimdi altmışı aşkın bir üyemizle devam ediyoruz. Yalnız başımıza değil de dayanışmamızla daha güzel işler yapacağımızdan hareketle derneğimizi kurduk.

Çalışmalarımızı tamamen kendi gücümüzle yürütüyoruz. Maddi olarak değil ama valilik, belediye ve kaymakamlık gibi birçok kurum bize manevi olarak desteklerini sundular.

Kadınlara nasıl yardımcı oluyorsunuz?

 Kadınlar evlerinde yaptığı yöresel ürünlerin satışlarına yardım ediyoruz. Evlerinde nane kurutmalık, erik ekşisi, pestil, meyve kuruları, reçel bu tür şeyleri evlerinde yapıp getiriyorlar. Biz satışlarına yardım ediyoruz. Bu satışlar şehir dışına da oluyor. Şehir dışındaki Malatyalılar olsun, başkaları da olsun istedikleri her ürünü gönderiyoruz.

Maddi durumları iyi olmayan kadınlara, ihtiyacı olan kadınlara destek sunuyoruz. Biz yardım dağıtmıyoruz. Biz kadınlara önce balık tutmayı öğretiyoruz. Bizim amacımız da bu. Derneğimizde el sanatları, yemek kursları, iş kura bağlı kurslar da düzenleniyor.

Kendi evinde üretenin ürününü pazarlamasında da yardımcı oluyoruz.  Böylece onların evine bir para girmiş oluyor. Geçimlerini sağlamada bir katkı oluyor. Ayrıca kazanan kadının kendine güveni artıyor. Kadınları değiştiriyor.

Size gelip çalışan, kazanan kadınları kendine olan güvenleri gelişiyor mu?

Hem güveni artıyor hem de psikolojileri düzeliyor. İlaç kullanan varsa derneğimize geldikten sonra o ilacı da bırakıyorlar. Kendilerine güveni artıyor ve moralleri düzeliyor. Evde oturup kendini kurmaktansa, dernekte kendine yararlı iş yaptığı için daha mutlu oluyorlar.

Çalışmalarınız Malatya’da görünür hale geldi mi?

Artık tanınıyoruz. Sadece Malatya’da değil artı Türkiye’de tanındık. Bizim yaptığımız bebekler de tanındı. Yaptığımız bebekler bayağı ilgi gördü. Yöresel kıyafetleri, bez tel ve elyafla yaptığımız bebekler bayağı bir ses getirdi basında çok yer aldı.

Derneğimiz hem Malatya da hem de Türkiye’nin her yerinde duyulur hale geldi. Kadınların kendi arasındaki bir dayanışmayla, onlarında başarabilecekleri bir algıyı ortaya çıkardı.

İlk başta bu kadar desteğimiz yoktu. Ama başarılarımız görülmeye başladıktan sonra bu sefer kadınlar daha çok güvendiler. Gelen gidenler artmaya başladı. Bize destek sunanlarda da bu güven oluştuğu için desteklerini devam ettiriyorlar. Güvendikleri için ürünleri alıyorlar ve talep ediyorlar.

Ne tür tepkiler alıyorsunuz?

Ürünlerimizi çok beğeniyorlar. Geldikleri zaman misafirperverliğimizi çok beğeniyorlar. Malatya’nın tanıtımında ciddi bir katkımız oluyor. Çok güzel tepkiler aldık. Şimdiye kadar eline para geçmemiş kadın para kazanmaya başlıyor. Ellerine para geçtiği zaman bayağı mutlu oluyorlar. Üretken oluyorlar. Daha bir çalışalım, üretelim diyorlar. Kadınlar gelerek biz ne yapabiliriz, bizi de dâhil edin diyenler olmaya başladı.

Zorluklarla karşılaştınız mı?

Eşleri önceleri bırakmak istemiyordu. AVM’ye bile gitmemiş kadınlarımız vardı. Kadınlarımızı götürdük. Yemek yaptılar çok hoşlarına gitti. Aynı zamanda bir sosyal faaliyet oluyor. Dışarıyı görmüş, dışarıyı tanımış oluyorlar. Ayaklarının üstünde durmaya çalışıyorlar. Bu açıdan elde ettiğimiz sonuçlar çok güzel. Dernekte olmaktan çok mutluyum. Kadınlara yardım ettiğim ve onların mutluluklarını gördüğüm için yoruluyoruz ama değiyor.

Diğer kentlerden sizin çalışmalarınızı yerinde görmek için gelenler oluyor mu?

Geliyorlar. Bize bağış yapmak isteyenler oluyor. Ama biz bağış kabul etmiyoruz. Yardım etmek isteyenlere; biz maddi durumu iyi olmayan ailelerin adresini veriyoruz, kendileri gidip hem yerinde görüyorlar ve kendileri direk onlara yardım ediyorlar.

Erkeklerin yaklaşımları nasıl oldu?

Erkekler çok memnun. Artık derneğe gelmelerine karışmıyorlar. Kadının para kazandığını görmeye başlamasından sonra erkekler fazla karşı çıkmamaya başladı. Daha önceden evden kadını dışarı çıkarmayan evde otursun çalışmasın diyen erkekler kadın para getirdiği zaman artık sesini çıkarmamaya başladı.

Her şeyi erkek yapar algısını yıkmak açısından kadın sadece evde otursun gibi algıyı yıkma açısından çalışmalarınızla yıkılmaya başladı bu çalışmalarınızın kırsal kesime de etkisi oluyor mu?

Oluyor ama bizim orada erkek baskısı egemen kadın bir şey yapmaya korkuyor. Ama bu durum gittikçe kırılıyor. Kurslara katılan kadınlar evde uyguluyorlar. Derslerde kadının kendi benliğini bulması, kadın olduğunu öğreniyor.

Çalışmalarınızı nasıl devam ettireceksiniz?

Malatya’da eski evlerimiz var. Malatya belediyesi oraları bizlere tahsisi edecek, kadınlara orada iş imkânı sağlayacağız. Herkesin elinden ne geliyorsa hangi güzel işi yapıyorsa orada yapacaklar satacaklar. Biri Malatya’ya geldiğinde orada yiyeceğinden kıyafetine kadar orada görecek. Kışlık erzak ihtiyacına kadar oradan alıp gidecek. Belediyeyle birlikte böyle bir projemiz var.

Bir projemiz de vegan yemekleri, bunu da yapacağız. Bebek yapımını ilerletmeyi düşünüyoruz.

Sadece yemek değil elinden ne iş geliyorsa onu değerlendirmek istiyoruz.

Diyarbakır’a geldiniz, insanların ilgisini, misafirperverliğini nasıl buldunuz?

Diyarbakır’a çok önyargılı geldim. Ama buraya geldikten sonra gerçekten de mükemmel bir yer. Herkese tavsiye ederim.  İnsanlık olarak, misafirperverlik olarak her yönüyle dört dörtlük insanları var. Hepsine teşekkür ediyorum. Kimse önyargılı bakmasın benim gibi. Dışarıdan bakıldığı gibi değil. Batı bölgelerine de gittim. Burası çok farklıdır. Kıyaslamıyorum bile. Bazı şeyler sözle tarif edilecek şeyler değil. Duymak ve duyumsamak çok farklıdır.

Bu kadar yoğunluk için de bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ediyoruz.

Bizde sizlere duyarlılığınızdan dolayı çok teşekkür ediyoruz.

Fidan Aydın;

Merhabalar bir kadın olarak Tunceli’nde bal üreticiliği yapıyorsunuz. Ne zaman başladınız bu işe?

2008 yılında Tunceli Arıcılar Birliğini kurdum. Ben de arıcılığa yöneldim. O günden bugüne sertifikalı, organik arıcılık yapıyorum. Hala da devam ediyorum.

 Arıcılıkla uğraşma fikri aklınıza nasıl ve nereden geldi?

Tamamıyla tesadüfî oldu. Önceden planlanmış programlanmış bir şey değildi. Tunceli'de organik tarım yapayım derken kendimi arıcıların başında buldum.

Arılarla uğraşmak nasıldır iştir?

Bence arı ile uğraşmak öncelikle bir terapidir. İnsanın ruh halini düzeltiyor. İnsanın mutlu olmasını sağlıyor. Arı ile uğraşmak gerçekten farklı bir dünya. O dağlarda, yaylalarda olmak çok keyifli.

Zamanla arıya alışıyoruz. Ortasında geziyoruz ve bizi hiç sokmuyor. Ondan korkmadığın ve kendini savunmak için bir şey yapmadığın zaman yani onlar senden bir tehlike hissetmeyince saldırmıyorlar. Arılar dünyanın en çalışkan ve dünyanın en doğal ürünlerini üreten küçücük mucize  canlılarıdır.

Bu işi tek başınıza mı yapıyorsunuz?

Tek başıma arının bütün işini ben yapıyorum. Bütün yükü ben de. Neredeyse dört ay arıların yanındayım ve yalnız kalıyorum. Barakada yaşıyorum. Bir vadinin orta yerindeyim. Böyle çalışıyorum.

 Korkmuyor musunuz?

 Doğada korkacak hiçbir şey yok. Olacağını da düşünmüyorum. Dünyanın en kaliteli en sağlıklı balını üretiyorum. Bunun da manevi hazzını ve gururunu yaşıyorum.

Munzur Milli Parkı'ndaki bitki çeşidi, bitki faunası bir ülkenin bitki olması ile eşdeğer. 1500'ün üzerinde bitki çeşidi var. Bunun 227 tanesi endemik bitki. Bu açıdan son derece verimli ve kalitesi de son derece yüksek bal elde ediliyor. İl tarımın normal Prolün değerleri 300-400 iken, bu ölçüler bizde 900'den başlıyor 1200'e kadar çıkıyor.

Daha önce ne iş yapıyordunuz?

22 yıl İstanbul'da yaşadım. Tekstil işi ile uğraşıyordum. Tunceli'ye gelip farklı bir meslek edindim. Ve çok güzel bir iş yaptığımı düşünüyorum.

Emekliliği yaşama yerine, yaşamınızı yeni bir işle devam ettiriyorsunuz?

Ben küçük bir sermaye ile başladım bu işe. İnsanlar isterlerse farklı bir iş alanı yaratabilirler.

Emekli olunca bir köşeye çekilip, vakit öldürmemek gerekir diyorum. Bazen çocukları diyor ki anne Daha ne kadar çalışacaksın. Ben de diyorum ki ölene kadar. Yaşamak demek çalışmak demektir, üretmek demektir. Çalışmaktan ve üretmekten düştüğünüz zaman; yaşam sizin için anlam ve önemini kaybeder. Ben öyle evde oturmayı zaten hiç düşünmedim.

Arıcılıkla ilgili kooperatif çalışmalarına nasıl başladınız?

 Aslında organik çalışma yapacaktım. İl Tarım Müdürlüğü hazır bir kooperatif vardı. Buradan başlayabilirsiniz dediler. Üyelerin çoğu arıcıydı. Bizim bu ballarımızı sat dediler. Daha sonra bu durum bir kadın kooperatif başkanı olarak ulusal basına yansıyınca; bu kez de Türkiye Merkez Arıcılar Birliği davet etti. Sen gel orada bir birlik kur dediler. Beni hiç hayalimde olmayan bir işin başına getirdiler. Böylece bana yeni bir meslek kazandırdılar. Böylece arıcılar birliğini kurdum de arıcılığa başladım.

Tunceli'de ilk kez bir üreticiler birliğini kurdum ve kısa sürede 400 üyesi olan bir birliğe dönüşmüş oldu. Tunceli'ye çok ciddi bir katkı sağladı. Bu sebeple arıcılık yayıldı. Arıcılığa daha ciddi bir meslek olarak bakıldı. Kadın arıcılar cesaretlendi. İl ve bölge açısından iyi bir girişim oldu.

Daha sonraki süreçte bir Girişimci Kadın Derneği’ni kurdum. Ticaret Odası'nın yönetiminde yer aldım. 7- 8 ay başkanlığını yaptım.

Ürünlerinizi nasıl pazarlıyorsunuz?

Türkiye'nin organik pazarlarında, dükkânlarında satılıyor. Ayrıca internet üzerinden, tanıdık ilişkiler üzerinden talepler geliyor.

Ayla Polat

Yaklaşık 7-8 yıldır dışarıda başka bir işte çalışarak, arta kalan zamanında da evinin mutfağında ev yemekleri yaparak çocuklarını okutuyor. Anlaştığı büro ve iş yerlerine günlük ev yemekleri ve yöresel yemekler yapıyor. Bunun dışında talep üzerine; doğum günlerinde, ramazanda iftar menüsü de hazırlayarak çalışmaya devam etmektedir.

Bu hayat mücadelesinde eşi de çalışarak zorlukları birlikte göğüslüyorlar. Ayla Polat çalışarak okuttuğu bir oğlu hukuk fakültesini bitirmiş, bir diğeri yine hukuk fakültesini okuyor. En küçük çocuğu ise lise birde okuyor.

Diyarbakır Gurme Fuarında yaptığı yemekleri ziyaretçilerin beğenisine sunan Ayla Polat;

“Boş oturmasını sevmediğim için çalıştım. Ben sürekli üretmeyi seviyorum. Sadece tüketmeyi sevmiyorum. Liseyi bitirdikten sonra üniversiteye devam etmeyi çok istiyordum. Koşullar elvermedi. Evlendim çocuklar oldu. Okuyamamanın acısını hep çektim. Daha sonra açık öğretimden Laborant Sağlık bölümünü bitirdim.

Ama yemek yapmayı birilerine ikram etmeyi seviyorum. Bayanların çok daha titiz ve temiz çalıştığına inanıyorum. Bu işi yapan birçok arkadaşım var. Böyle çalışan kadınlar ev ekonomisine ciddi katkı da sunabilirler. Kadının ekonomik özgürlüğünün olması çok önemlidir. Ben eşimden para istemek ağrıma gittiği ve çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılamak benim hoşuma gitmektedir.”

Hülya Özkan

Sucuk işine ne zaman başladınız?

2015’in sonu 2016’ın başında emekli olduktan sonra Dersimde sucuk yapan firmaya ortak oluyor. 14 kişilik ortağı yarısı kadınlardan oluşan firmanın önümüzdeki günlerde yeni makineler de alarak sosis, salam ve pastırma yapmayı düşündüklerini söyleyen Hülya Özkan; “Pülümür’den, Ovacık’tan, Nazmiye’den bulduğumuz hayvanları alıyoruz. Kesimini yapıyoruz. Sucuğumuzu, kavurmamızı yapıyoruz. Kullandığımız tuz da kendi yöremizdendir, tamamen organiktir. “ diyerek tüketicilerin bilinçli olmasının önemine dikkat çekti.

Mümin Ağcakaya / Özel Haber

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Özel Haber-röportaj Haberleri