Takip etmekte bile zorlandığımız yoğun gündemler, baş döndürücü bir hızla, ardı sıra akıp gitmektedir. Şimdilerde Surdan yansıyan fotoğraflar medyaya düşmektedir. Surun yaşadığı fırtınadan önceki haliyle şimdiki arasında karşılaştırma yapmaya kalkışırsan arada hiçbir benzerliği bulamazsın.Resimlere dikkat kesildiğinde, her iki resimde göz bebeğine çakılır kalır. Beyninde, ruhunda fırtınalar kopar. Havsalan bir türlü almak istemez. Burası orası mı? Diye kendine nedenlerle, niçinlerle başlayan soracağın sorular beyninde döner durur. Yanıtlarını aramaya çalışırsın. DeğerliŞehmuz Diken’in yazdığı gibi evini ve sokağını yerinde bulamazsın. Hatta resimlerde bile.
Sur ’un yaşadığı fırtınalı aylardan sonra hemen herkesin aklında, acaba geride ne kaldı sorusu takılıp duruyordu. Sur’da yasağın kalktığı sokaklarını gezerken çok ağır bir koku genzimizi yakıyor. Sanki her taraf çürümüş, adeta ölümün kokusu her adım başına sinmiş gibi.Çok rahatsız edici bu koku yabancı gelmiyordu. Kobani dekine çok benziyordu.
Viraneye dönen, insansızlaşan mekânlar. Acaba buralarda neler oldu, neler yaşandı, hangi hayatlar aramızdan kayıp gitti dedirten manzaralar. Yarınlarımızı da şekillenlendirecek, fotoğraflarda saklı kalan trajediler.
Evlerine taşınan bir kısım şanslı aile evlerini sil baştan temizleyerek, oturulacak hale getirmeye çalışıyorlar. Kadınların bu çabaları, evlerine ve sokağına sinmiş bu çürük ve ölüm kokusunu, öyle kısa zamanda giderilecek gibi değil. Bu koku daha uzun zaman buralarda yaşayanların genizlerini ve ruhlarını yakmaya devam edecektir.
Bir de gelip evinin yerini, sokağını bulamayacak olanlar var. Bazı mahallelerde evler ve sokaklar adeta buhar olmuş. Evlerin ve sokakların olduğu bazı mekânlar, dümdüz bir araziye dönüşmüş durumda. Sanki daha önceden buralarda hiç kimse yaşamamış gibi. İnsanların yaşadığına dair hiçbir iz kalmamış. Geride düm düz arazi parçaları kalmış. Apar topar evlerini terk etmek zorunda kaldıklarından, resimlerini, geçmişi hatırlatacak her hangi bir eşyalarını dahi alamadıkları için artık geçmişlerine ait bütün görüntüler enkazların altında yokluğa mahkûm olmuşlardır.
Çocukluğu, gençliği ve hatta babası ve annesinin yaşamını sürdürdüğü mahallesi, sokağı, evi ve hatta tarihi yok. Evine kavuşma merakıyla gelecek olan; geçmişine, hatıralarına, hayallerine ait hiçbir iz bulamayacaktır. Geçmişi adeta sisler ardında kalacaktır.Mekânsız kalanlar, Sura baktıklarında her zaman, benim çocukluğum nerde geçti, hayallerim nerde kaldı diye kendilerine soracaklardır.
Sur kanamaya devam edecektir. Çünkü anıları köklü, yarası derindir.