FİYAT TERÖRÜ

Aziz ERİM

Serbest piyasa diye saçma bir uygulamayla halkı kazıklamak yasallaştı, meşrulaştı… Geçenlerde Fransa’dan misafirim geldi, İstanbul Havalimanında suyun 120 Tl, bir porsiyon dönerin fiyatı 3.450 Tl olduğunu söyleyince küçük dilimi yuttum…

Merkezi Hükümet serbest piyasa ekonomisi adı altında yerel yönetimin elini kolunu bağlamış oldu…

Sağlık müdürlüğü kentlerde sağlığa aykırı olan kokmuş, bayat, son kullanma tarihi geçmiş olan mamulleri denetler, fiyatları denetleyen Ticaret Bakanlığına bağlı kurumlar, ne iş yaparlar bilinmez! Sağlığa zararlı at, eşek, domuz eti kullanan fast-fost, lokantalar veya bu mamulleri satan marketler et reyonları para cezasıyla atlatırlar, ne bir kapatma ne de meslekten men etme cezası var. Yerel Yönetimlerin insan sağlığını tehdit eden her tür mamulleri denetleme, ceza yazma ve işyeri kapama, hatta meslekten men etme gibi yetkileri ellerinden alınıp, bu yetkiyi Ticaret Bakanlığı’na devredildi, Ticaret Bakanlığına bağlı kurumsal birimler adaletli biçimde uygulamakla mükelleftirler… Sağlık Müdürlüğünce hizmet sektörünü sağlık, hijyen, satılan mamullerin cinsi ve sağlık açısından uygun olup olmadöyleığını oluşturan heyet denetler ama denetlemeyi bırakın ihbarları bile kaale almıyorlar…

Yerel yönetimler sadece hizmet sektörünün ruhsattan sorumlu olan kurum olarak kalmıştır, bazı hizmet sektörlerinin fiyatlarını odaların oluşturdukları heyetler karar verirler, yoksa bu tür işletmeler bildikleri gibi istedikleri oranda fiyatları tavanda tutarlar, oysa her hizmet sektörünün ederi ve hizmet karşılığı vardır, hizmet sektörünün fiyat listesi o işletmenin girişinde herkesin görebilecek bir yerde asılır. Odalar, meslek gruplarını denetlerler ve fiyat belirlemekte etkendirler…

Yerel yönetimler, dışında meslek odaları bu tür işletmelerin fiyat listelerini denetlemekle mükelleftirler, her meslek odası komisyonla oluşturulur Berberler, Fırıncılar, Hamamlar gibi…

Deniz sahili olan yerlerde fiyatlar almış başını gitmiş, uçmuş-uçmuş, kazık atan atana, Bodrum’da bir lahmacun 1.000 TL diyorlar, Antalya’da bir bardak nar suyu 1.250TL turistler sağılacak inektirler vurun abalıya gitsin!

1 Euro Türk Lirasının 35 katı olmasına rağmen, Yunan Adalarında Kahve ve konaklama ücreti Türkiye’den daha ucuz, Türk Döneri Yunan Adasından 4 kat pahalı Allah Lillah aşkına böyle bir şey olur mu?

Mantık bunun neresinde matematik bilimi bu sayede kendini inkâr eder!

Turistler güzergahlarını Yunanistan’a çevirince, otellerde yatak kapasitelerinin %50-60 duruma düşmüş, ticaret erbabları ve hizmet sektörü veryansın ediyor, olacağı buydu başka ne bekliyordunuz ki!

Rüzgâr ekmişsin fırtına biçeceksin!

Diyarbekir’de kafe modası başladı-başlayalı fiyatlar uçtu, Sur’da “Ucube” yapılardaki kafelerde çay 70 TL ile 100 TL arasında değişiyormuş, tarihi evleri kafelere çevrilen mekânlarda da durum aynı mihvaldedir.

Ongözlü Köprü civarındaki mekânlarda bir semaver demliğin 580 TL’den 1.000 TL arasında değişiyormuş pes yahu pes!

Kayyum Yönetimi Devegeçiti Piknik alanına giriş ücretini 250 TL ile ücretlendirirse kötü niyetli işletme sahipleri esnafları da halkı sağılacak inek olarak görürler.

Balık baştan kokmuştur, bu koku kolay-kolay gitmez!

Revaçta olan hizmet sektörü (yeme-içme) aynı durumda, hiçbir yerde fiyat listesi yok, olmadığı gibi hiçbir mekânın diğer mekân fiyatıyla alakası yok, her mekânın işletmecisinin insafına kalmış… İnsanları sağılacak inek gören zihniyet belli bir zaman diliminde halkı söğüşlerler sonrası, sonrası mı, sonrası tufan?

Çok gezdim, çok gördüm her şeyi belleğime kazıdım, kamera gibi gözlemledim, istikrarlı ve alınterinin karşılığının dışında hak etmediği fahiş paraya tenezzül etmeyen tüm ticari işletmeler huzurlu ve mutlu bir yaşamın sefasını sürdüklerini gözlemledim…

Çabuk zengin olmanın peşinde koşanlar bir dönem şaşa’alı yaşam sürdüler, sonrası, sonrası mı; baş aşağı dibi boyladılar?

Hasılı traji-komik bir ülkede yaşıyoruz, soğan-patates fiyatları azıya alınca hemen bir suçlu buldular pazarcılar, ardı sıra soğan-patates depoları basıldı, pazarcılar terörist ilan edildi! Ayçiçeği yağı fiyatı tavan yapınca sorumlu marketler; marketler basıldı, vatan haini ilan edildiler! Her hizmet sektörüne mafya etiketi kondurdular, kimi çapulcu, kimi terörist, kimi vatan haini bunların sorumluluğunu da muhalefete yüklediler, kendileri ak sütten çıkmış ak kaşık oluverdiler! Denetim yok, fiyat düzenlemesi yok, şikayetler ka’ale alınmıyor, kim-kime dum-duma! Basiretsiz, ehliyetsiz yöneticiler, ebcet hesabı da bilmezler, bakkal hesabını da bilmezler, matematik hak getire ama çarpmayı bilirler!

Bunların takım elbiseleri Avrupa’dan, gözlükleri Amerika’dan, ayakkabıları İtalya’dan, bindikleri araç Almanya’dan, sorsan; yerli ve millidirler.

Halkın yaşam şekline karışırlar yatak odasına bile girerler, kaç çocuk yapacaklarına onlar karar verirler, giyim-kuşama karışırlar, evlilik yaşını onlar belirler, fakirliğin kutsal bir şey olduğunu söyler dururlar, ama kendileri bal ve kaymakla beslenirler. Fiyatları serbest bıraktılar kazık atan-atana, halkı soyan-soyana…

İstanbul’da metropolün lüks semtlerinde, metro seksüeller tırnak törpülerler Aksaray’daki fahişe vizitesi fiyatına, Aksaray’da, Laleli’de bok çarşısı 20 TL!

Sonlarken; istikrarlı ve uzun ömürlü bir işletme olmak istiyorsanız helâl kazanç, alın terinizle emeğinizin karşılığı kadar kazanın, halkın bedduasını, lanetini üzerinize almayın! Kötü bir işletme, kazıkçı bir işletmeyle anılmayın sonunuz hüsranla sonuçlanır, baharın sonu güzdür, güzün sonu kıştır, sonra üstünüze çığ düşer demedi demeyin!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.