Her zaman yeniden başlamak duygusu
Doğuyor içimde
Her uyanışımda
Düşmanlarımı bağışlıyorum
Daha çok seviyorum dostlarımı
Her uyanışımda
Eylül sabahının serinliğini
Yaprakların serinliğini
Yüreğime dolduruyorum.
(Ataol Behramoğlu)
**
Eylül’e beş kala Ankara’da Eylül sabahı serinliği var, yaprakların serinliği ile birlikte dolduruyorum yüreğime, düşmandan, düşmanlıktan azade, onların çok uzağında bir yerlerde tutuyorum, yeniden başlamak duygusunu. Bireysel değil, toplumsal duygunun zirvesinde tutuyorum (ki), zamanın duygu hırsızları ulaşmasın!
**
Eylül’e girerken Diyarbakır’da da böyledir sabah. Çocukluğumuzun, gençliğimizin Sur içi sabahlarının özlemini, yüreğimize doldurarak yaşattık, ben ve benim yaş grubum.
İçinde dostlukların varlığı gibi düşmanlıkların varlığı da rahatsız etmiyor, Eylül sabahlarının yüreğe doldurulan serinliklerini ve de yeniden başlamak duygusunun depreştiği anlarımızı.
**
Uzun zamandır unuttuk, toplumsal ruh hallerimiz adına bireysel ruh hallerimizin Eylül sabahlarındaki umutlu serinliklerini. Hatırlamak gerekiyor Eylül’e beş kala Eylül sabahlarının yürekleri dolduran serinliğini. Şimdiden doldurmak gerekiyor yüreklere, topluma oksijenli mutlu sabahlar ve mutlu gelecek için.
**
Bu satırları yazarken Giresun fotoğraflarına bakıyorum. Toprağın üstüne serilmiş ince zift tabakasının altındaki dere yatağında heba olan canları getiriyorum gözlerimin film şeridi hizasındaki menzile. Sonra oturtuyorum aynı menzile Sur içindeki gencecik cansız bedenleri. Aynı menzilden flu noktaya bakıyorum, gözlerimin ferini kısıyorum, netleştiriyorum görüntüyü.
Düşman ortak!
Bunlar hep vardı, adları da tarihin derinliklerinden bizlere miras. Halkın/halkların düşmanları bunlar.
Sadece bize değil, dünya halklarına, mazlumlarına, mağdurlarına düşman bunlar.
Eylül sabahının serinliğinin güzelliğini yüreklerinde hissetmeyenlerin yönettiği ülkelerde bunlar hep var olacaklar, biz/bizlerin de var olduğu ve olacağı gibi.
Finali kim/kimler yapar?
Elbette; yüreği Eylül sabahı serinliğine alışkın olanlar!
Naci Sapan