Fetretsiz Cumhuriyet

NACİ SAPAN
Türkiye, kurumlarıyla, insanıyla, topyekûn ‘fetret’ dönemi yaşıyor, uyumlu olmaya zorlanıyor.
Tek, tek değil, topyekûn bu dönemin içinden sıyrılıp çıkmak zorundayız.
Adres, Cumhuriyettir, onu da demokrasiyle taçlandırmak lazım.
Gevşeyen, rahat, hep böyle gider mantığıyla yürüyen bir yaşam tarzı, haksız kazancın yanı sıra, hakkı olmadığı halde, ‘fetret’li döneme uygun makam mevki sahibi olanların devam ettirmek istediği bu dönemin son bulması gerekiyor. Devam etmesi halinde şu anda ‘fetret terapisine’ tabi olmuş toplum olarak, önümüzdeki yüzyılı feda edecek konuma geliriz diye düşünüyorum.
Osmanlının Fetret dönemine benzer bir durum yaşanıyor şu anda ülkemizde.
Osmanlı dönemindeki Fetret devri, özet olarak; ‘Bunalım’ devri olarak tanımlanmış.
Mevcut durumla karşılaştırıyoruz; Ciddi benzerlik var.
Devlet erkini yönetenlerden başlayarak, kamu kurum ve kuruluşlarına kadar uzanan güzergâhta çok ciddi bir gevşeme, vurdumduymazlık, elde ettiklerini kaybetmemek adına bütün yanlışlara ‘evet’ diyen bir anlayış hâkim.
‘Fetret devri uykusu’ ağırdır, sürekli bir yorgunluk hali hâkimdir. Doğal olarak uyarı, eleştiri, doğru yolu gösterme gibi durumlar da dikkate alınmaz. ‘Böyle devam etsin, nereye kadar giderse gitsin’ anlayışına sığınarak, çöpleri halının altına süpüren ‘Fetretli’ zihniyetin, aşağıya doğru süzülürken, toplumun diğer farklı kesimlerine ‘sızması’ dikkatlerden kaçırılmaması gereken bir durum olmalı.
Tebaanın bir kısmı da fetretli süreç suyunun akışına kendini bırakınca, sadece devlet erkini yönetenleri ‘Fetret’ döneminin aktörleri olarak görmemek lazım, aşağıya doğru inildiğinde, toplumun farklı kesimlerine, kurum ve kuruluşlarda görev yapan kesimlere kadar uzanan bir fetretli hali görmek mümkün olur, şimdiki gibi…
Bunalım ve gevşeme devri olduğu için, ‘Gemisini yürüten kaptan’ misaline uygun hal ve durumların hâkimiyeti altında da olunuyor doğal olarak. Birileri, hayatı boyunca hayal edemeyeceği mevki ve makamlarda oturduğunu çok iyi bildiği için, böyle bir dönemin sona ermesini istemez, ‘ilelebet’ devam etmesini arzular. Oysa bireyler için ilelebet devam eden, edecek olan bir durum söz konusu değil. Toplumlar, devletler bile ilelebet devam etmemiş, korunabildiği kadar korunabilmiştir.
Bugün 28 Ekim 2023
Yarın, Cumhuriyetin kuruluşunun 100’üncü yılı.
100’den 101’e fetretsiz adım diliyorum.
Cumhuriyet, demokrasiyle taçlandırılmayı bekliyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.