Bir toplumu oluşturan fertlerin ortalaması, siyasetin de ortalamasını ifade eder.
Toplumu oluşturan fertlerin; doğru, dürüst, adil, emin, hakka hukuka riayetkar bir kahir çoğunluktan oluşuyorsa, toplum ortalamasının yansıması olan siyasetin de bu özellikleri taşıması kaçınılmazdır elbette.
Toplumun çoğunluğu bu özellikleri oluşturuyor olduğu halde siyaset bu özellikleri taşımıyorsa, siyaset aynı zamanda toplum fertlerini de bozan, dejenere eden bir hüviyet taşımış olur.
Toplum çoğunluğu bu özellikleri taşımıyor ve fakat siyaset bu özellikleri taşıyan fertler eliyle icra ediliyorsa o zaman siyaset toplumun bu özelliklere doğru değişim ve dönüşümünü öncülüğünü yapar.
Bu genel tespitlerden sonra siyaset ve toplumun şu anda ki durumuna bakmak gerektir.
Siyaset; sorunları çözmek yerine, laflaşma ve kamplaşmalar üzerine kurgulu şekilde yol alıyor, doğruluk, dürüstlük ve adalet yerine bu özellikleri adeta iğdiş eden bir yapı arz ediyor.
Sorun çözmeye odaklanmayan, düşmanlaştırma üzerinden yürüyen bir siyasetten halk için; sağlıklı, adil, huzurlu ve müreffeh bir gelecek beklemek abesle iştigal mesabesindedir.
Siyasetin önceliği; sorunları tespit ve çözüm önerileri geliştirmek, değişim ve dönüşümü cesaret ve kararlılıkla savunmak, adalet, ahlak, ilkeli olmak hallerini içselleştirerek yaşanılır kılmak olmalı.
Bu hale evirilen ve bu halle yola koyulan bir siyaset; halkın da değişim ve dönüşümüne öncülük edebilecektir.
İnsan tekinin değişim ve dönüşümü toplumsal değişim ve dönüşüme, oradan da yola çıkarak siyasetin değişim ve dönüşümüne ulaşabilir. Bu uzun soluklu bir yoldur.
Yolu biraz daha kısaltabilmek adına öncelikle siyaset erbabının değişip dönüşmesi elzemdir ve kaçınılmazdır.
"Tencere dibin kara, senin ki benimkinden kara" misali bir siyaset arenasının varlığı topluma iyilik taşımaz. Siyasetin öncelikle; bilgi, hikmet ve irfan ile yoğrulmuş ve damımış bir anlayışla oluşması gerekir.
Eğer siyaset bu özelliklerden doğmuş ve oluşmuş ise adil, ahlaklı ve sağlam bir gelecek tasavvuru inşa edebilecektir.
Siyaset, eğer bu hal ile oluşmamış ise; havanda su dövmenin, çekişme, cedellşeme ve nihayetinde düşman kamplar oluşturmanın aracı olur ve toplumu da bu hale sürüklemiş, "bu hali zaten olması gereken hal" noktasına taşımış olur.
Bu hale dönüşen bir siyaset; adil bir gelecek tasavvur inşa edemeyeceği gibi, toplumun tefessühüne ve çözülmesine de sebep olmuş olur.
Kısır çekişmeler, hep kendine yontan anlayışlar, adaleti hakkı kendine mahsus kılan bakış açısı ve algılar hayr getirici değildir.Siyaset erbabının behemehal ve gecikmeksizin kendini sorgulaması, değiştirmesi, dönüştürmesi, iyiye, güzele doğru evirmesi gerekir.
Siyasetin değişim ve dönüşümüne bağlı kalmaksızın, fertlerin de bir an önce kendilerine dönmeleri, kendilerini sorgulamaları, doğru yerde, dürüst olarak, adilce, hakka hukuka riayetkar olarak kendi değişimlerini gerçekleştirmeleri toplumun da süreç içerisinde değişimini, dönüşümünü sağlayacaktır.
Yani hayr olan şudur; Bir yandan siyaset erbabı öte yandan fertler kendilerine dönüp kendilerini sorgulayarak bu doğru ve olması gereken değişimi başlatmaları; yarınlarımız için, huzur, emniyet, refah, adalet, hakkaniyet ve hakkaniyet için geciktirilmemesi gereken bir haldir.
Bismillah diyerek başlamak ve gayret sarf etmek zamanıdır ve gecikmeye artık tahammül edilmemelidir.
Wesselam.
Ömer Serdar Kaplan