FEMİNİZM İNSAN VE KAYBEDİLEN YER -3-

Bêjdar Ro Amed

Buna karşı

Erkek egemen uygarlığa karşı önderlikler, filozoflar, din adamları, felsefeciler, etnik hareketler, bilgeler vb. çıkmıştır. Azımsanmayacak düzeyde mücadeleler de yürütülmüştür. Bunları göz ardı etmeden belirtmeliyiz ki, tüm bunlar da kadının toplumsal bütünlüğe aktif katılımını, özgürlüğünü ve gerçek değerini açığa çıkaramamış ve bu hakkı teslim edememiştir. Feminist hareketler bu ihtiyacı gidermek ve kadının hak ettiği bu değeri elde etmek için ortaya çıkmışlardır. 19. yüzyılda gelişen bu süreç, 1960’da ciddi bir yoğunlaşma ve derinleşme süreci yaşamıştır. Büyük mücadeleler verilse de öz değerlerinin gerçek sahibi olarak hak ettiği yere gelememiştir kadın. Güncel anlamda yürütülen ve kendisine özgürlük hareketi diyen örgütlenmeler de bunu gerçekleştirememiştir.

Hakikati Hak Ettiği Yerde Bulmak

Önemli vurgu şudur: Tüm bu süreçlerde kadın, insan olarak, erkek egemen uygarlığın etkisi içinde kalmış, kendine, yaşama ve doğaya yabancılaşmıştır. Burada yapılması gereken şey kadının kendine dönmesi, nasıl bir yaşam içinde olduğunu bilmesi, insan gerçeğinden koptuğunu anlaması ve bunu dönüştürmesidir. Bu dönüşüm yapılmadan, yapılacak her hareket, atılacak her adım daha fazla sisteme (zihinsel belleğimiz bu sistemin kendisi ve özetidir) hizmet edecek ve sistemi geliştirecektir. Mesele feminist bir hareket geliştirmek değil, nasıl bir kişilik içinde olduğunu görebilmektir. Kendi olmaktan çıkan insanın, bunu görmeden atacağı her adım daha fazla sıkıntı yaşamak ve kendin olmaktan çıkmaktır. Hakikat hak ettiği yerde bulunur.

Kaybedilen Yer

Kadın, insan olarak, kendinde kaybetmiştir. Bulması gereken yer de, kendisidir. Bu gerçeği görmeden, anlamadan, tanımadan, inceleyip ve araştırmadan özgürlükle buluşmak çok zordur. Özgürlüğün yapıtaşı insan olduğuna göre, nasıl bir insan konumunda olduğumuz önemli ve incelenmeye değerdir. Bunu tanımadan, bilmeden; her çıkış, yanlış mecralara sokacaktır. En güzel yapılar, sağlam ve bütünlüklü olan yapı taşlarıyla döşenir ve mümkün olan da budur. Yapıtaşı problemli olanın, yapısı da bozuk ve düzensiz olur. İnsan, toplumun yapı taşıdır. Ama bu yapıtaşı problemli ve kendisi olmaktan çıkmıştır. Kendisi olmaktan çıkmış bu yapı taşıyla özgür bir grup ve özgür bir toplum oluşabilmesi mümkün değildir. Görülmeyen ve incelenmeyen de budur. Kadın bu gerçeği neden görememektedir? Görülmeyen bu gerçek kadını yutmakta ve daha fazla kendisine yabancılaştırmaktadır.

Yüzlerce yıldır özgürlük ile buluşulamamasının temel nedeni de budur. İster kadın ve isterse de erkek olsun, özgürlükle ilgili olan her insan, başlangıcı kendinde yapmalıdır. Nasıl bir kadın, nasıl bir erkek hatta nasıl bir insan olduğumuzu sorgulanmadan, çıkış yapabilmemiz mümkün değildir. Erkek eksenli sistemi yıkabiliriz. Bu sistemi bertaraf edip, ortadan kaldırabiliriz. Bunları yaptığımızı düşünsek bile, bundan arta kalan nedir? Birbirine düşmek, birbirine karşı konumlanmak ve birbirini darbelemek olacaktır. Yapıtaşı bozuk (insanı böyle ele alıyoruz) olanın her girişimi, adı kimliği ve cinsiyeti ne olursa olsun problemli bir yapı ve form oluşturacaktır. Binlerce yıldır özgürleşemiyorsak temel nedeni, kendi olmayan insanla örgütler kurmak, mücadeleler yürütmek ve bunda ısrar etmektir. Bu ısrar ne özgür bir insan ne özgür bir yaşam ne de özgür bir paylaşım ortaya çıkarmıştır. Çıkarmayacağı da ortadadır. Bunca deneyim bunu çok açık göstermiştir.

Çözüm

Çözüm, feminizm veya herhangi bir ideolojik-kuramsal oluşum da değil; insanı ve insanın yaratmış olduğu yaşamı incelemektedir. Bu düzensizliği anlamaktır. İnsan ve oluşturmuş olduğu yaşama dönülmediği müddetce, oluşturulan veya oluşum halinde olan tüm kurumlar çıkmazı derinleştirecektir. Bozan insandır. Neden buradan başlamıyor da, bu bozukluğu devam ettiren insanla kurumlar, örgütler, ideolojiler, kuramlar, yaşamlar ve ilişkiler geliştiriyor ve oluşturuyoruz. Bu ilişkilerin sağlıklı olabilmesi mümkün müdür? Hangi kurum örgüt, ideoloji, kuram ve yaşam bununla yürüyebilir? Doğru olan bunu görmek ve anlamaktır. Doğru başlangıcın ilk adımı, bu olabilir.

Bitti

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.