Metropol şehirlerimizde yaşıyor ve okul çağında ya da daha küçük çocuklarınız var ise, ayaklarınızı yerden kesecek bir araç, sizin için zaruri bir ihtiyaçtır.
İşte bu özellikteki yakın bir dostum, yaklaşık on gün önce, 2014 model ikinci el bir araba aldı.
Arabanın kendisine maliyeti yaklaşık 500 bin TL oldu.
Üretildiği ülkede sıfırı 24 bin Euro olan dokuz yaşındaki arabaya, 23 bin Euro fiyata denk gelen para ödeyip sahip olmak için, mevcut asgari ücretten 60 tane ödemek gerekmektedir.
Doğrusu; büyük şehirlerimizde artık zorunlu ihtiyaç haline gelen, lükse kaçmadan, sadece ayaklarını yerden kesecek, dokuz yaşında ikinci el bir araç için bu kadar bedel ödemek, kendim için olmasa bile kanıma dokundu.
Bu duygusallıkla, aynı araçla ilgili olarak, kendimizi komşu ülkelerimizden biri ile kıyaslamak istedim (Komşu; çat kapı kelimesidir, dert ortağındır).
Kıyas için, sınır komşumuz ve aynı zamanda yaklaşık on üç yıl önce para birimlerimiz eşit olan Bulgaristan iyi bir örnek olacaktır.
Aynı araba, Bulgaristan’da 6 bin Euro’dur. Bulgaristan’da asgari ücret 780 leva olup, asgari ücretli bir Bulgar vatandaşının aynı arabaya sahip olması için on beş adet asgari ücret ödemesi yeterlidir.
Bizde 60 adet asgari ücrete denk gelen arabanın, Bulgaristan’daki karşılığı ise sadece 15 adet asgari ücrettir. Aradaki farkın çoğu vergilerden kaynaklanmaktadır.
Pekâlâ, Bulgaristan vatandaşları ile gelir durumumuz geçmişte de aynı mıydı?
Hayır.
2010 yılında Bulgaristan’da asgari ücret net 240 TL iken, bizde net 576 TL idi
2010 yılında 1 leva (Bulgar parası) 1 TL idi, 2023 yılına geldiğimizde 1 leva, 10 TL’ye tekabül etmektedir.
2016 yılında Bulgaristan’a gittiğimde orayı daha ucuz bulmuş ve alışveriş yapmışken, bu gün Bulgaristan vatandaşları daha ucuz olduğu için ülkemize alış verişe geliyorlar.
Bazı vatandaşlarımız için, sadece Bulgaristan ile kıyaslanmak durumumuzu anlamak için yeterli olmayabilir.
2008 yılında ekonomide iflas bayrağını çeken Yunanistan ve son dokuz yıldır savaşta olan Ukrayna’nın dahi, son yıllarda paraları TL karşısında değer kazanmıştır.
Arabanın değerini kıyasladığımız, dinen ve insani değerlere göre fakir (muhtaç) olarak değerlendirdiğimiz, asgari ücretlilerin çalışanlara oranları; Bulgaristan’da yüzde 14,1, Yunanistan’da yüzde 8,9 iken, bu oran bizde yüzde 36,2’dir.
Para değerinin kaybı ve asgari ücretli çalışma oranları, komşu ülke vatandaşlarına göre, gün geçtikçe fakirleştiğimizin resmidir.
Ülkemiz nüfusunun yaklaşık yarısı, Tevbe suresinin 60’ncı ayetine göre, zekât ve fitreyi hak eden muhtaç vatandaş (Yaşamsal ihtiyacından fazla miktarda mala sahip olmayan) statüsündedir.
- Daha mı az çalışıyoruz?
- Ülkemizde savaş mı var?
- Bu fakirleşmenin nedeni vatandaş mıdır?
Bu soruların cevabı, güneşin aydınlığı kadar açık olup, hayırdır!
Öyle ise, fakirliğimizin sebebi kötü yönetilmemiz değil midir?
Takdiri okuyucularımızındır.
Saygılar.