Ali Abbas Yılmaz / Özel
Diyarbakır Esnaf ve Sanatkârlar Odalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Alican Ebedinoğlu, Diyarbakır ve Bölge esnafının sorunlarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Diyarbakır Esnaf ve Sanatkârlar Odalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Alican Ebedinoğlu’nun Diyarbakır ve Bölge esnafının yaşadıkları sorunlar üzerine gazetemize yaptığı çarpıcı açıklamaların satırbaşları şöyle:
Öncelikle Esnaf ve Sanatkarlar Odasının görevleri ve odaya bağlı esnafların sayısal verilerine ilişkin neler söylemek istersiniz?
42 Oda 64 bin kayıtlı esnaf
“Diyarbakır Esnaf ve Sanatkârlar Odalar Birliğine bağlı 42 tane meslek odamız var. Bu odalara bağlı olarak ise toplamda 64 bin üyemiz mevcuttur. 64 bin kayıtlı esnafımıza %40 oranında da bir kayıt dışı esnafımızı eklediğimizde bu rakam yaklaşık bir 80 – 90 bini bulmaktadır. Her mesleğin bir odası ve seçimle işbaşına gelen bir yönetimi vardır. Her meslek odası kendi üyelerinin sorunları ile ilgilenirler ve çözüm üretmeye çalışırlar. Çözemedikleri sorunlarını ise bir üst birim olarak Esnaf ve Sanatkârlar Odalar Birliği olarak bize taşırlar ve biz bu sorunları çözmeye çalışırız. Bizi aşan sorunları ise Genel merkezimize ve ilgili Bakanlıklara iletmekle mükellefiz.
Bölge esnafının sorunları ortaktır
Ben kendi payıma sadece Diyarbakır Esnaf ve Sanatkârlar Odalar Birliğini temsil etmiyorum aynı zamanda Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonunun da Yönetim Kurulu üyesiyim ve Güneydoğu Bölgesini temsilen Ankara’da görev almaktayım. Tabii ki, böylece sorumluluğumuz daha da artmaktadır ve bu röportajda da sadece Diyarbakır’ın değil bölgenin esnaflarının da sorunlarını paylaşmakla mükellefim. Zaten Diyarbakır esnafının da bölge esnafının da yaşadıkları sorunlar temelde aynıdır ve biz de bölgenin ortak sorunlarını baz alarak ilgili kurumlarla sorunların çözümü noktasında istişarede bulunuyoruz.
Esnafların en çok yaşadığı sorunlar nelerdir?
Hizmet sektöründe 100 bin istihdam
Bölgemizde yıllardır yaşanan bir çatışmalı ortam var. Bütün bu çatışmalı ortama, olaylara, siyasal, toplumsal ve ekonomik sorunlara rağmen bölge ekonomisinin tek lokomotifi esnaf ve sanatkârlardır. Yani, bildiğiniz gibi büyük sermaye ürkektir ve bölgede en ufak bir risk almadan bölgeyi terk etmiştir anacak esnaf ve sanatkârlar bölgede kalmış ve istihdam devam etmiştir. Bu kesim, Diyarbakır için konuşacak olursak, hizmet sektöründe yaklaşık olarak 100 bin civarında bir istihdam sağlamaktadır.
‘Bölgede yerleşik olan küçük esnafın desteklenmesi gerekiyor’
Yıllardır bölgenin sanayisinin kalkınması adına büyük yatırımlar öngörüldü, teşvik yasarı çıkarıldı. Bütün bu teşvik yasalarına rağmen Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesindeki istihdam sayısı yaklaşık 5 bin civarındadır. Oysa sadece 3 küçük sanayi sitesinde 12 bin istihdam söz konusudur ve dolayısıyla Diyarbakır’ın genelinde hizmet sektörünü kattığımızda yüz binin üzerinde bir istihdamın sağlandığını görmekteyiz. Bölge genelinde bakarsak da bu tablo değişmeyecektir. Dolayısıyla yıllardır dile getirdiğimiz gibi bölgede yerleşik olan küçük esnafın desteklenmesi gerekiyor. Bugüne kadar tarihin en büyük destek, teşvik yasaları çıkarıldı ama buna rağmen bölge sanayisinde ciddi bir gelişim sağlanamadı. Biz sürekli olarak bölgede mevcut olan esnaf ve sanatkârların desteklenmesi gerektiğini ifade ettik. Çünkü istihdamı ancak bu şekilde süreklileştirebilirsiniz. Şuanda esnafın önündeki en büyük sorun huzur ve güven ortamının kalıcı olarak sağlanmasıdır. Esnafın en büyük önceliği budur.
Sur’da 2137 esnaftan sadece 326’sı faizsiz kredi alabildi
Bölgemizde çatışmaların yaşandığı birçok il ve ilçedeki esnaflarımıza destekler, faizsiz krediler verildi. Sur’daki 2137 kayıtlı esnafımıza (2 bin civarında da kayıt dışı esnafımız vardır) faizsiz kredi imkânı sağlanacağı ifade edildi ancak bu krediye sadece 326 kişi ulaşabildi. Faizsiz krediye ulaşamayan esnaflarımızın neden ulaşamadı çünkü bu olaylardan dolayı çekini, senedini zamanında ödeyemeyenler bankalar nezdinde sabıkalı, sicilli duruma düştüler. Haliyle de esnaflarımızın çoğu sicilli durumda olduğu için de faizsiz kredilerden yararlanamadılar ve kredi kartı dahi kullanamadılar. O nedenle de biz hükümete şu öneride bulunduk; sicil affı çıksın. Esnaflarımızın önündeki en büyük engellerden bir tanesinin ortadan kaldırılmasını istedik. Hükümet, sicil affını çıkardı ama bizim istediğimiz gibi çıkarmadı. Çünkü sicil affı çıkmasına rağmen bankalar bu affı uygulamıyorlar. Bizim talebimiz şuydu, sicil affının bankalar üzerinde bir yaptırımı olması gerekiyordu. Yani, sicil affını uygulamayan bankalara yönelik cezai bir müeyyidenin olması gerekiyordu. Bankalar hala daha sicil affını uygulamamakta direniyorlar. Esnaflarımızın ve girişimcilerimizin önündeki en büyük engellerden biri kredilere ulaşamaması. İkincisi ise esnaflardan yüksek oranda teminatlar istenmesidir. Bir esnaf dört tane kefil götürmeden kredi kullanamıyor. Veya bire iki karşılığında teminat göstermezse krediyi kullanamıyor. Yani, sicil affını uygulatamazsanız ve teminatlarda da bir esneklik sağlamazsanız istediğiniz kadar faizsiz kredi verin esnaf buna ulaşmakta zorlanacaktır.
‘KOSGEB desteğiyle 356 kişi işyeri açtı’
Geçmiş yıllara göre nüfusumuz artıyor, yeni yeni iş alanları açılıyor ve buna paralel olarak da esnaflarımızın artması gerekiyor. Diyarbakır için konuşursak son bir yıla göre en huzurlu bir 5 ayı yaşıyoruz. Son 5 aylık verilere bakarsak, aslında binlerce yeni işyerinin açılması gerekiyordu. 2016 yılında açılan işyeri sayısı 2320, kapanan işyeri sayısı ise 920; 2017’de ise açılan işyeri sayısı 726, kapanan işyeri sayısı ise 310. Örneğin geçen yıl KOSGEB üzerinden 1000 kişiye mesleki eğitim verdik. Bu yılki hedefimiz ise 500 kişi ve şuan eğitimlerimiz devam ediyor. Bu tabloya göre bin 500 kişinin işyeri açması gerekiyordu ama bunlardan sadece 356 tanesi işyeri açtı.
‘Bölge esnafından en az 5 yıl vergi alınmaması gerekiyordu’
Son iki yılda bölgede hendeklerden dolayı yaşanan olaylarda bölge esnafı çok büyük zarar gördü ve biz bu durumun afet kapsamında değerlendirilmesini istemiştik. Çünkü bölge ekonomisinde bir deprem yaşadık ve bu depremin artçıları hala daha devam ediyor. Esnaf toparlanmış değildir, bu kadar katkıya ve desteğe rağmen. Bölge esnafından en az 5 yıl vergi alınmaması gerekiyordu. Evet, olaylardan zarar gören esnaflarımızın fiziki zararları karşılandı. Bunun için de Sayın Valimiz Hüseyin Aksoy’a katkılarından dolayı teşekkür etmek istiyorum. Bu süreçte Sayın Aksoy bizi, esnafımızı yalnız bırakmadı bizimle beraber sorunlarımızı yukarıya taşımak için büyük emek harcadı. Aksoy, esnafın zarar görmemesi için kendi sorumluluk alanında yapabileceklerini fazlasıyla yaptı ve hala daha onun bu desteğini hissediyoruz. Ancak bu sorun bölge genelinde yaşandı ve hükümetin bölge genelinde hükümetin çok net bir karar alması gerekiyor. Bölge esnafının pozitif olarak desteklenmesi gerekiyor.
‘Küçük işletmelerimizi büyütelim’
Sürekli olarak hızla artış gösteren bir genç nüfusumuz var ve bu genç nüfus iş imkânı için Batıya gitmek zorunda kalıyor ve bu da işsizlik, istihdam sorununun ülke geneline yayılmasına sebep oluyor. Oysa biz diyoruz ki, gelişim yerinde olsun ve küçük işletmelerimiz, özellikle de küçük imalathanelerimiz desteklenmeli ve organize sanayi bölgelerine taşınmalı. Yani, bizim dışarıdan sanayici beklemememize de gerek olmadığı kanaatindeyim. Biz küçük işletmelerimizi büyütelim. Yerli bir imalatçının burada 5 – 10 yıllık bir yatırımı varsa ve bölgede yaşananlara rağmen burayı terk etmiyorlarsa, üretimlerine devam ediyor, istihdam sağlıyorlarsa kesinlikle bunların desteklenmeleri gerekiyor. Bölge esnafının, sanatkârının eli, vücudu zaten taşın altındadır ve bölge sanayisinin geliştirilmesi için bu kesimlerin ciddi olarak desteklenmesi gerekmektedir. Çünkü bölgede yerleşik olan esnaflar yarın bir bomba patlasa da bölgeyi terk edip gitmezler. Şuan Organize Sanayi Bölgesinde yer tahsis edilen yatırımcılar var ama henüz bir yatırım yok. Çünkü büyük sermaye çok ürkektir ve hala bir beklenti, durgunluk içindedir. Hepimizin beklentisi bölgede kalıcı bir huzur ve güven ortamının sağlanmasıdır. Ondan sonra da mevcut işletmelerin desteklenmesidir. Aksi halde dışarıdan büyük yatırımcıların bölgeye gelmesini beklememiz hayalden öte bir şey olmaz.
Hükümetin bölgeye ilişkin olarak aldığı ekonomik tedbirler, Cazibe merkezleri, teşvikler vs… hala da yererli düzeyde değil mi?
‘Bölge halkı huzur istiyor, çatışma istemiyor’
Hükümetin çıkardığı teşvik yasaları, bölgeye sağladığı katkılar tarihin en büyük destekleridir. Cazibe merkezleri çok önemli bir projedir. Bunların hayata geçmesi gerçekten de bölge ekonomisini katlayacaktır anacak uygulamadaki sorunların giderilmesi ve bölgenin huzur ve güven ortamına kavuşmasının kalıcılaştırılması yaşamsal önemdedir. Bizim temel sorunumuz budur. Evet, devlet otoritesinin bölgede sağlanması gerekir ve bir devlet olur bunu her zaman ifade ediyoruz. Ancak bölgedeki sorunun salt güvenlik tedbirleriyle de çözülmeyeceği açıktır. Geçmiş dönemlere göre bir takım adımlar atıldı, demokratik yasalar çıkartıldı ancak bu sorunun görüşmelerle, müzakerelerle çözülmesi gerektiği ortadadır. Güvenlik tedbirleri ile bu sorun 10 yıl 20 yıl ötelense de bu daha sonra yine önümüze çıkacaktır. Yani, Kürt sorununun çözümünde kalıcı bir tedbirin, siyasi bir kararın alınması gerektiği kanaatindeyim. Tabii ki, siyasiler bu konuda daha iyi bilirler ama bu sorunun sadece güvenlik tedbirleri ile çözülemediğini 40 yıldır tecrübe etmekteyiz. Tarihin en ağır tahribatını da son iki yılda bölgede yaşadık. Bu kayıp sadece bölgenin değil tüm bir ülkenin kaybıdır. Umut ediyoruz ki, siyasetçilerimiz sorunun temeline iner ve siyasi mercilerde bu sorunu mecliste, siyaset arenasında çözerler. Bu sorunun silahla çözülmeyeceği gerçeği ortadadır. Örgütün de artık Kürt sorununun salt silahla çözülmeyeceğinin bilincinde olması gerekiyor. Bölge halkı huzur istiyor, çatışma istemiyor. Kendi sorunumuzun sadece çatışmalarla çözüleceğine inanmıyoruz. Devletin nasıl sadece güvenlik tedbirleri ile bu sorunu çözemeyeceğine inanıyorsak, örgütün de eylemlerine son vermesini ve silahları gömmesi gerektiğini düşünüyoruz. Sorunun siyasi alanda tartışılmasına zemin hazırlanması gerektiğini düşünüyorum. Buna mutlaka fırsat verilmesi lazım. Yani, eğer Kürt sorununun çözümü için silah kullandığı iddiasında ise bir kesim, halkın sesine kulak vermesi lazım. Bölge halkı çatışma istemiyor. Bölge halkı şiddet istemiyor, bombaların patlamasını istemiyor, kentinde bölgesinde huzur ve güven istiyor.
Referandum sonuçlarının piyasalar üzerinde olumlu bir etkisi oldu mu, size yansıyan nedir?
‘Silvan Barajının bitirilmesi bütün bölgenin ekonomisine çok olumlu katkıları olacaktır’
Evet, ekonomik piyasada büyük bir beklenti oluştu, dövizde bir iniş söz konusu ama temel tüketim maddelerine baktığımızda %30 oranında bir yükselişin olduğunu da görmekteyiz. Diyarbakır için konuşursak tarım ve inşaat alanına baktığımızda özellikle de inşaat anında ciddi bir hareketliğin yaşanmadığını görüyoruz. Referandum sonuçlarının olumlu yansımalarını henüz tam olarak hissedebilmiş değiliz. Ancak Silvan Barajının bitirilmesi bütün bölgenin ekonomisine çok olumlu katkıları olacaktır. Silvan Barajının bitmesi demek tarım yan sanayisinin bölgede gelişmesi demektir, istihdamın atması demektir. Onun için Silvan Barajının biran önce hayata geçmesi, sulama kanallarının bitmesi ekonomiye, istihdama, esnaf ve sanatkârlara, yatırımcıya büyük fırsatlar sağlayacaktır.
‘Otellerimizdeki doluluk oranı ancak %65-70’lere çıktığı zaman’
Yine, turizm bölgesiyiz ve esnafımıza sıcak para sağlayacak önemli bir kalemdir. Turizm açısından özellikle Sur ilçemizde bir hareketlilik yaşanıyor ama yoğunluk sadece lokantalarda bir yemek yeme ile sınırlı kalıyor. Burada önemli olan dışarıdan gelen turistleri konaklamalarıdır. Otellerimizdeki doluluk oranı şuan %35- 40’lar düzeyindedir. Diyarbakır’da 4 bin civarında bir yatak kapasitesi vardır ve otellerimizdeki doluluk oranı ancak %65-70’lere çıktığı zaman turizmde bir hareketlilikten bahsedebiliriz. Şuan ciddi bir yabancı turist potansiyeli de yansımamaktadır. Gelenler daha çok ilçelerden ve çevre illerden gelenlerdir. Hatta kent içinden bile Sur’u merak ederek gelenlerden kaynaklı bir iç hareketlilik var ve tabii ki, bu konaklamaya yansımadığı için biz henüz turizmin hareketlendiğini söyleyemeyiz. Bir başka husus ise Sur’daki güvenlik tedbirlerinin gelen turistlere hissettirilmemesi gerekiyor. Çünkü il dışından gelen bir turistin bu görüntüleri görmesi onları ürkütüyor. Evet, güvenlik tedbirleri gereklidir ancak bunun hissettirilmeden yapılması gerektiği kanaatindeyim. Turizmin canlandırılması için bu konuyu özelikle yetkililerimizin değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum.
Diyarbakır ve bölgede işsizlik oranı nedir?
‘Son 5 ayda açılan 700 işyerinden 86 tanesi kahvehanedir’
Açıkçası elimizde bu veriler yok ve resmi verilerin de çok sağlıklı olmadığı kanaatindeyim. Bir başka yönden bu sorunuzu yanıtlayabilirim, bizim Kahveciler Odamız var ve yeni açılan işyerleri içinde en kahvehanelerin oranı oldukça yüksektir. Son 5 ayda açılan 700 işyerinden 86 tanesi kahvehanedir. Kahvehaneye olan ihtiyacın artması işsizlik oranının yükseldiğinin de bir göstergesidir. Yeni açılan işyerlerimize baktığımızda ağırlıklı olarak hizmet sektörüdür ve imalata yönelik bir atış yok. Hizmet sektörü de istihdamı etkiliyor ama gelişmemizi sağlayacak olan üretim sektörüdür bu alanda faaliyet gösteren imalathanelerdir. Kent genelinde ilçeler dahil kayıtlı bin 200 civarında bir kahvehane ve kafe var ve bu rakam son bir yıl içinde %15 artmıştır. Bu konuya girmişken şunu da açmak istiyorum; KOSGEB ile yaptığımız görüşmelerde bundan sonra imalatçılara desteği öncelikli hale getirme niyetindeyiz. KOSGEB’e müracaat eden girişimcilerimizde öncelik imalat sektörünün olmalıdır, çünkü ancak imalat ile büyüyebiliriz. Onun için bundan sonra imalatçılarımız KOSGEB’ten daha çok destek alacaktır. Bundan sonra hizmet sektörü ikinci planda kalacak. KOSGEB tarafından bu kara alındı ve biz de bu kararı destekliyoruz.
Kayıt dışı esnaftan bahsederken telaffuz ettiğiniz rakam neredeyse esnafın yarısı, kayıt dışı neden bu kadar fazla?
Kayıt dışı çalışan esnaf desteklerden yararlanamıyor!
Türkiye genelinde birçok kentte kayıt dışılık var ama Büyükşehir statüsündeki hiçbir kentten bu oran Diyarbakır’daki kadar yüksek (%40) değil. Bunda da bölgede yaşanan olayların çok etkisi var. Önceki yerel yönetimlerle merkezi hükümet kurumları arasındaki diyalogsuzluğun etkisi çok büyük. Çünkü bir işyerinin vergisi, işyeri ruhsatı, oda kayıt belgesi olmazsa olmazlardan. Eğer gıda üretimindeyse, lokantaysa, tatlıcıysa Tarım İl Müdürlüğünün olması gerekiyor. Yani, bu dört kurumun birlikte çalışması gerekiyor. Bugüne kadar bu birliktelik sağlanmadı. Burada kayıt dışında olan esnafımız da zarar görüyor. Kayıt altında ise birçok haktan faydalanabiliyor. Örneğin Sur’da basit usuldeki 1137 esnafımız valiliğin desteği ile 3 bin TL’lik bir destek aldı. Sur’da binin üzerinde de kayıt dışı esnafımız var ve bunlar hiçbir yardımdan yararlanamadı.
‘Gerekirse, resen esnaflarımızı kayıt etme yetkimiz var’
Bir başka nokta ise kayıtlı ve kayıt dışı esnaflar arasında haksız bir rekabet oluşuyor. İki tane işletme yan yana bir kayırlı biri kayıtsız; bir vergi ödüyor, stopaj ödüyor, eleman çalıştırıyor sigorta ödüyor ama diğeri hiçbir şey ödemiyor. Bununla ilgili çalışmalarımız başladı, gerek Valilik gerekse de belediyelerde. Kayıt dışı esnafın kayıt altına alınması ile ilgili Vergi Dairesi ile çalışmalarımız var. Gerekirse resen esnaflarımızı kayıt etme yetkimiz var. Biz bugüne kadar bu yola başvurmadık çünkü esnafımız zor durumda kalacak, icra vs… Ya biz esnafı kayıt altına alacağız ya da belediyeye bildirdiğimizde belediye mühürlemek zorunda kalacaktır. Biz bugüne kadar bölgenin hassasiyetinden dolayı kayıtsız esnafın üzerinde bu yetkimizi kullanmadık ama burada da kayıtlı esnafa bir haksızlık oluyor. Umarım bölge esnafı bu duyarlılığı gösterecek ve kayıt dışılığa son verecektir. Örneğin, fırınlarımız var ve buralarda bir denetim yok. Ekmek için tarife veriyoruz ve 320 gram ekmeğin fiyatının 1. 25 TL olması gerektiğini söylüyoruz. Kayıt dışı esnafımız 320 gram ekmeğin gramajını düşürüyor ve fiyatı ucuz gösteriyor. Çünkü tarifeye tabi değil, kayıt altında değil. Kayıt altında olan ve ekmeği tarifeye uygun olan esnafla kayır dışında olan esnaf arasında haksız bir rekabet yaşanmış oluyor. Burada vatandaşa da haksızlık yapılıyor.
‘Denetim yetkisi Büyükşehirde’
2005 yılına kadar kayıt dışı esnafa karşı ceza yetkisi Esnaf ve Sanatkârlar Odasındaydı ama bu yetki Büyükşehir yasası ile birlikte bu denetim yetkisi Büyükşehir Belediyesine verildi. Bizim bugüne kadar kayıt dışılıkla mücadele adına hazırladığımız birçok rapor Valiliğe, Belediyeye, Tarım İl Müdürlüğüne ulaştırılmıştır anacak bölgede yaşan olaylardan dolayı bunlar hep ikinci planda kalıyor ve bir türlü uygulanma fırsatı bulamıyor. Yani, hep dönüp dolaşıyoruz bölgenin huzur ve güven ortamına kavuşmasına geliyoruz.”